Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Güncel Yargı Kararları Işığında İşçi Yakınlarının İş Kazası Nedeniyle Manevi Tazminat Talepleri

Moral Compensation Claims of Worker Relatives on Work Accident in the Light of Current Judicial Decisions

M. Türkalp SEÇKİN

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 56/2’de ağır bedensel zarar ve ölüm halinde ölen kişinin yakınlarının manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir. “Ağır bedensel zarar” ibaresinin tanımı mevzuatımızda yer almadığından bu hususta yargı kararları belirleyici olmaktadır. Bir kusursuz sorumluluk nedeni bulunmadıkça işveren bakımından asıl olan kusur sorumluluğudur. Yargıtay 818 sayılı Borçlar Kanunu döneminden bu yana işçi yakınlarının, iş kazası sonrasında meydana gelen manevi zararın doğrudan mağduru olduklarını kabul etmektedir. İş kazasına uğrayan işçi, manevi tazminat talebinde haksız fiil hükümlerine dayanabileceği gibi işveren ile arasında var olan iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeye aykırılık hükümlerine dayanma hakkına da sahiptir. Uygulamada işveren ile aralarında sözleşmesel bir bağ bulunmayan işçi yakınlarının da manevi tazminat taleplerinde sözleşmeye aykırılık hükümlerine dayanabilecekleri gibi bir yaklaşımın geliştiği görülmektedir. Halbuki sözleşme sorumluluğu ve sözleşme dışı sorumluluk ayrımının yapıldığı hukuk sistemimizde, sözleşme sorumluluğu açısından farklı konumlarda olan kişilerin aynı hukuki statüye tabi kabul edilmeleri ancak açık bir kanuni düzenlemenin varlığı ile mümkün olmalıdır. Bu konuda açık bir kanuni düzenleme bulunmadığından dolayı işçi yakınlarının manevi tazminat taleplerinin haksız fiil sorumluluğu çerçevesinde ileri sürülmesi gerekmektedir.

Manevi Tazminat, İş Kazası, Ağır Bedensel Zarar, İşçi Yakını, İşçi.

It is stated in the article 56/2 of the Turkish Code of Obligations (Act no.6098), that relatives of the person who suffered from severe injury or died can claim moral compensation. Since the definition of the phrase “severe injury” is not included in our legislation, judicial decisions are determinant in this matter. Unless a strict liability regulation exists, the bottom line is that employer’s liability is bounded by tort rules. The Supreme Court of Appeals acknowledges that workers’ relatives have been the direct victims of the moral damage occurred after a work accident since the period of the Turkish Code of Obligations (Act no.818). The worker who suffered from a work accident has the right to rely on the provisions of tort in his claim as well as the provisions of breach of contract related to the employment’s relationship with the employer. In practice, it is seen that an approach has been developed in which workers’ relatives, who do not have a contractual relationship with the employer, also can rely on incongruent provisions for their moral compensation claims. However, in our legal system contractual liability and non-contractual liability are differentiated. Individuals in different positions in terms of contractual liability should be accepted as subject to the same legal status only with the presence of a clear legal regulation. Since there is no clear legal regulation on this issue, the claims for moral compensation of workers’ relatives should be alleged within the scope of tort liability.

Moral Compensation, Work Accident, Severe Bodily Injury, Worker Relative, Worker.

Giriş

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu1 m.56’da ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, işçinin yakınlarına da manevi tazminat talep etme hakkı tanınmıştır. Kanunkoyucu madde metninde “yakın” tabirini bilinçli olarak kullanmak suretiyle aile üyeleri dışındaki kimselerin de manevi tazminat talep edebilmelerine imkân sağlamıştır. “Sübjektif görüş” bağlamında manevi tazminat, kişilik hakkına hukuka aykırı bir tecavüzden doğan acı, elem ve ızdırabın giderilmesidir. Ancak tazminatın niteliğine verilen anlam zaman içinde “objektif görüş” yönünde ilerleme kaydetmiştir. Kimi durumlarda manevi tazminat talebi için kişinin olaya bağlı olarak acı, ızdırap, elem duymasından ziyade kişi varlığında meydana gelen objektif eksilme veya kaybın yeterli olduğu kabul edilmektedir. Böylelikle ayırt etme gücünden yoksun kimseler, tüzel kişiler ve hatta cenin dahi manevi tazminat hakkına sahip olabilmektedirler.

Mevzuatta “ağır bedensel zarar tabiri” tanımlanmamıştır. Doktrin ve yargı kararlarında “ağır bedensel zarar” tabirine yüklenen anlam değişiklik gösterebilmektedir. Manevi tazminatın hesaplanmasında yararlanılan somut ölçütler bulunmadığından yargı kararlarında tazminat miktarının takdirinde de farklılıklar olabilmektedir. Günümüzde manevi tazminatın da maddi tazminata benzer şekilde hesaplanması gerektiği yönünde görüşler ileri sürülmektedir. Yargıtay’ın geçmiş yıllarda işverenin işçiye karşı olan tazminat sorumluluğunun kusursuz sorumluluğa dayandığına dair görüşü, günümüzde kusur sorumluluğunun esas alındığı yönünde değişmiştir. Nitekim işverenin kusursuz olduğu durumlarda tazminat taleplerinin reddedilebildiği görülmektedir.

İşverenin kusursuz sorumlu olduğu haller ise mevzuatta sayılanlar ile sınırlıdır. İşçinin, manevi tazminat talebinde haksız fiil veya sözleşmeye aykırılık hükümlerinden birine dayanması mümkündür. Ancak işveren ile aralarında sözleşmesel bir bağ bulunmayan işçi yakınlarının manevi tazminat taleplerinde de TBK m.72/1 yerine m.146’da yer alan zamanaşımı süresinin kabul edildiği görülmektedir. Halbuki işveren ile aralarında sözleşmesel bir bağ bulunmayan işçi yakınlarının manevi tazminat taleplerini haksız fiil sorumluluğu kapsamında ileri sürmeleri mümkündür. Çalışmamızda işçi yakınlarının iş kazası nedeniyle manevi tazminat talepleri, genel bir değerlendirme ile birlikte güncel Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları bağlamında ele alınmıştır.

I. İşçi Yakını Kavramı

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.56/2’de ağır bedensel zarar ve ölüm halinde ölen kişinin yakınlarının manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenirken “yakın” ibaresi kanunkoyucu tarafından bilinçli olarak tercih edilmiştir. Nitekim kanun maddesinin gerekçesinde, eski 818 sayılı Borçlar Kanununda2 ölüm halinde, yalnızca “ölünün ailesi” yararına olmak üzere manevi tazminata öngörüldüğü halde, tasarıda “ölenin yakınları” yararına olmak üzere manevi tazminata karar verilebileceği belirtilerek, hükmün kapsamının genişletildiği ifade edilmiştir. Adalet Komisyonu gerekçesinde de yakın kavramının belirlenmesinde, ölen yahut ağır bedensel zarara uğrayanla yakın olduğu iddia olunan kişi arasında düzenli ve yoğun bir ilişkinin ve olay sebebiyle bedellendirilebilecek ağır bir teessürün varlığının gözetilmesi gerektiği ifade edilmiştir.3

Türk Borçlar Kanunu m.56/2, madde gerekçesi ve Adalet Komisyonu gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde ağır bedensel zarar veya ölüm halinde manevi tazminat talep edebilecek yakınların aile üyesi, akraba, destekten yoksun kalan veya mirasçı olmasının aranmayacağı açıktır. Yakın, ölüm veya yaralanma neticesinde derin bir üzüntü duyabilecek şekilde zarar görenle sürekli, yoğun ve düzenli bir duygusal ilişki içinde olan kimsedir.4 Yargıtay’a göre bedensel zararın ağır olduğu hallerde, aksi kanıtlanmadığı sürece, kazaya uğrayan kimse ile aralarında çok yakın bir bağ bulunanların ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır şekilde bozulduğunun kabulü, hayatın olağan akışı gereğidir.5

Bu bağlamda çok yakın kavramına dahil olabilecek anne, baba, çocuk, eş ve kardeş gibi kimselerin zarar gören ile yakın ilişki içinde olduklarına dair bir karinenin varlığı kabul edilebilir. İşçi ile aralarında manevi tazminat talebini gerektirecek ölçüde yakın bir bağ olduğunu iddia eden nişanlı, arkadaş, büyükanne ve büyükbaba gibi kişilerin ise ispat yükü altında olduklarını söylemek mümkündür.6 İşçinin ayırt etme gücü bulunmayan yakınlarının, hatta olay tarihinde anne karnında olan ceninin manevi tazminat talebinde bulunup bulunamayacakları sübjektif veya objektif teorinin tercih edilmesine göre değişkenlik gösterecektir.7

Manevi tazminat talepli davalarda, davacı sayısı ile ilgili bir kısıtlama bulunmamaktadır. Yargıtay 21. HD’nin 2013 tarihli kararında, ölen işçinin eşi, 3 çocuğu, annesi, babası ve 5 kardeşine manevi tazminat ödenmesine hükmedilmiştir.8 İşveren toplamda 11 kişiye karşı manevi tazminat ödemek durumunda kalmıştır. Kararda davacı sayısının çok olmasının tazminat miktarlarının takdirinde herhangi bir etkisinin olup olmadığı üzerinde de durulmamıştır. Kusursuz sorumluluk hallerinde işverenin herhangi bir kusuru bulunmasa dahi manevi tazminattan sorumlu tutulabileceği ihtimali karşısında, kalabalık ailelere mensup kimselerin işverenlerce işe alımda tercih edilmeme riski ile karşı karşıya kalabileceği kanaatindeyiz. İşverenin bu tarzda bir yaklaşımı ise ayrımcılık yasakları kapsamında değerlendirilmelidir.

İş kazalarında Sosyal Güvenlik Kurumu, yalnızca maddi zararı karşılamaktadır.9 Her ne kadar işverenler karşılaşabilecekleri manevi tazminat talepleri bakımından “özel işveren sorumluluk sigortası” yaptırma imkânına sahip olsalar da netice olarak zorunlu bir sigorta türü değildir. En azından kusursuz sorumluluk halleri bakımından Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde manevi tazminatı da kapsayan özel bir sigorta düzenlemesi yapılmasının, işçilerin söz konusu ayrımcı davranış ile karşı karşıya kalmaları ihtimalini azaltacağı kanaatindeyiz.

II. İşçi Yakınlarının Manevi Tazminat Talep Etme Şartları

İşçi yakınlarının manevi tazminat talep etme şartları incelenirken, işçinin uğradığı zararın veya ölüm gerçekleşmiş ise ölümün meydana geliş şekli değerlendirilmelidir. Manevi tazminat talebinde bulunulabilmesi için saldırının hukuka aykırı olması, saldırı neticesinde bir zararın meydana gelmiş olması, saldırı ile zarar arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve işverenin kusurunun veya kusursuz sorumluluk hallerinden birinin bulunması gerekmektedir.10 Ayrıca TBK m.56’da yer alan “olayın özelliklerinin göz önünde tutulması” tabiri de bu başlık altında değerlendirilmelidir.

İş kazası neticesinde manevi zarar; işçi ile işçi yakınları, yani farklı kişiler üzerinde doğmakta, buna bağlı olarak da işverenin işçinin veya işçi yakınlarının manevi tazminat taleplerine bağlı hukuki sorumluluğu değişmektedir. Çünkü aşağıdaki detaylı olarak açıklanacağı üzere11 işçi ile işveren arasında, işçi yakınlarından farklı olarak sözleşmesel bir bağ bulunmaktadır. Bu nedenle, manevi tazminat taleplerinde işçi ve işçi yakınları bakımından uygulanması gereken kuralların bazı noktalarda ayrıştığını; zamanaşımı süreleri, kusur oranının tespiti, ispat gibi konularda işçi ve işçi yakınlarının manevi tazminat taleplerinin farklı kurallara tabi olduğunu söylemek mümkündür. Aşağıda iş kazası neticesinde manevi tazminat talep etme şartları söz konusu farklara değinilerek incelenecektir.