Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Vatandaşlığın Kazanılması Çerçevesinde KKTC ve TC Vatandaşlık Hukuklarına İlişkin Karşılaştırma

Comparison of the Turkish Republic of Northern Cyprus and the Turkish Republic Laws within the Frame of Acquisition of Citizenship

Ramadan SANIVAR

Vatandaşlık, gerçek kişileri devlete bağlayan hukuki bağı ifade eden bir kavramdır. Günümüzde herhangi bir ülkenin vatandaşlığının nasıl kazanılacağı, o ülkenin mevzuatında belirtilmiş durumdadır. Bir başka ifadeyle, ülkeler vatandaşlığın kazanılması konusunda bir takım kriterler öngörmekte ve bu kriterler ülkeler arasında benzerlik ve/veya farklılıklar gösterebilmektedir. Nitekim Kara Avrupası Hukukunun etkisindeki Türk hukuku ile Anglo-Sakson Hukukunun etkisindeki KKTC hukuk sistemini değerlendirdiğimizde vatandaşlığın kazanılmasına ilişkin uygulanan mevzuatlarda benzerlik ve/veya farklılıklar tespit edilmektedir. Bundan hareketle, çalışmamızda her iki ülkenin vatandaşlık ile ilgili yasal düzenlemeleri ve uygulaması ayrıntılı biçimde incelenmiş ve mukayesesi yapılmıştır.

Vatandaşlık, Devlet, Türk Hukuku, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Mevzuat.

Citizenship is a concept that expresses the legal bond binding real persons to the state. Today, how the citizenship of any country can be acquired is specified in the legislation of that country. In other words, countries prescribe some criteria for acquiring citizenship and these criteria may show similarities and/or differences between countries. As a matter of fact, when we evaluate the Turkish law under the influence of the Civil Law system and the Turkish Republic of Northern Cyprus legal system under the influence of Common Law, similarities and/or differences are desigtnated in the legislation applied for the acquisition of citizenship. Based on this, in our study, the legal regulations and practices of both countries regarding citizenship are reviewed in detail and a comparison is made.

Citizenship, State, Turkish Law, Turkish Republic of Northern Cyprus (TRNC), Legislation.

Giriş

Günümüzde “Devlet” kavramı, belirli bir insan topluluğundan ayrı ve bağımsız olarak düşünülemez. Belirli bir ülke, bu ülke üzerinde sürekli olarak yerleşmiş bir insan topluluğu ve ülke üzerinde egemenlik kurmuş olan bir kamu gücü, “Devleti” oluşturan temel öğelerdir.1 Bugüne değin niteliği çokça değişen “vatandaşlık” kavramının bütün devletler tarafından kabul edilen tek bir tanımını vermek mümkün değildir.2 Ancak uluslararası doktrinde vatandaşlığın niteliğine ilişkin en çok kabul gören görüş, vatandaşlığın; bir gerçek kişi ile belirli bir devlet arasında kurulan karşılıklı hak, görev ve yükümlülük ilişkilerini belirleyen “hukuksal bağ (legal bond)” olduğudur.3 Modern hukuk sistemlerinde vatandaşlığın tespiti yapılırken kural olarak, sadece bu “hukuksal bağ” dikkate alınmaktadır. Kişinin kendini sosyolojik, psikolojik, ekonomik vb. sebeplerle bir devlete yakın hissetmesinin, o devletle arasında vatandaşlık adı altında kurulan bu hukuksal bağ olmadığı sürece, tek başına herhangi bir hukuki etkisi bulunmamaktadır.4

Bir kişi üzerinde, birden fazla devletin vatandaşlık iddiasında bulunması, diğer bir ifadeyle, kişinin birden fazla vatandaşlığı olması, “çifte vatandaşlık” olarak adlandırılmaktadır. Diğer yandan, kişinin ikiden fazla vatandaşlığı olması halinde, “çifte vatandaşlık” terimi, kapsam açısından yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle, kişinin birden fazla vatandaşlığı olması halini ifade ederken, “çifte vatandaşlık” deyimi yerine, “çoklu vatandaşlık (multi nationality)” deyiminin kullanılması yerinde olmaktadır.5

“Vatandaşlığın Kazanılması Çerçevesinde KKTC ve TC Vatandaşlık Hukuklarına İlişkin Karşılaştırma” başlıklı bu çalışmamız iki bölümden oluşmaktadır. Söz konusu çalışmanın temel amacı, vatandaşlığın nasıl kazanıldığını ve/veya kazanma yöntemlerini ortaya koyarak KKTC’de ve TC’de yürürlükte olan vatandaşlık hukuku hükümlerini kıyaslamak ve bu bağlamda benzerlik veya farklılıklarını belirtmektir. Çalışmamız içerisinde “vatandaşlık” kavramının kullanılmasının yanı sıra “yurttaşlık” kavramı tercih edilecektir.

Öncelikle birinci bölümde, KKTC ve TC vatandaşlık hukukları hakkında genel bilgiler verilecek, günümüzde yürürlükte olan mevzuatları dikkate alınacaktır. Özellikle her iki ülkenin anayasalarında yer alan vatandaşlığa ilişkin hükümler karşılaştırılarak vatandaşlık konusundaki temel ilkeler tespit edilecektir.

İkinci bölümde “Doğumla Kazanma; Kan Bağı Esasına, Toprak Esasına”, “Sonradan Kazanma; Yetkili Makam Kararıyla, Seçme Hakkı Yoluyla” başlıkları altında çalışmamızın esas konusu “Vatandaşlığın Kazanılması” ele alınacaktır. Bu konudaki ayrımlar baz alınarak Türk hukuk sistemi ve KKTC hukukuna ilişkin yasal düzenlemelerin arasındaki benzerlik ve/veya farklılıklar açıklanacaktır. Yine detaylı biçimde “Yetkili Makam Kararıyla Vatandaşlığın Kazanılması” başlığı altında “Olağan Telsik”, “Olağanüstü Telsik”, “Yeniden Kazanma”, “Evlenme” ve “Evlat Edinilme” Yollarıyla kazanma yöntemleri üzerinde durulacaktır. Ayrıca her iki ülkede vatandaşlığın ispatı ve idarenin vatandaşlığa ilişkin verdiği kararlara karşı başvurulacak yargı yolu konusu da kısaca incelenecektir.

I. KKTC ve TC Vatandaşlık Hukuklarına İlişkin Mevzuat/Anayasal Düzenlemelerde Vatandaşlık

Öncelikle Kara (Kıta) Avrupası hukukunun (Civil Law) etkisindeki Türk hukukuna bakıldığında; vatandaşlığı, etnik ve dini unsurlardan arındırılmış bir şekilde, kişi ile belirli bir devlet arasında kurulan hukuksal bağ olarak tanımlayan ilk düzenlemenin 1869 tarihli Tabiiyet-i Osmaniye Kanunnamesi olduğu görülmektedir.6 Bu kanunnamenin yürürlüğü, TC’nin kuruluşunun ardından hazırlanan 27.11.1928 tarihli ve 1312 sayılı Türk Vatandaşlık Kanununun (TVK) yürürlüğe girmesiyle birlikte son bulmaktadır. 1312 sayılı TVK, 11.02.1964 tarihli ve 403 sayılı TVK’nın yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kaldırılmaktadır. 403 sayılı TVK’nın yürürlüğüne son veren günümüzde yürürlükte olan TVK ise, 29.05.2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunudur.7 Ayrıca 5901 sayılı TVK’nın uygulanmasına ilişkin 11.02.2010 tarihli 2010/139 sayılı Bakanlar Kurulu kararı uyarınca çıkarılan TVK’nın Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik de (TVK Uygulama Yönetmeliği) günümüz Türk vatandaşlık hukukunun temel milli kaynaklarından biridir. Bunun dışında, 19.09.2006 tarihli ve 5543 sayılı İskan Kanununda da, Türk vatandaşlığının kazanılmasına ilişkin bazı özel hükümler mevcuttur. 1921 ve 1924 anayasaları ile günümüzde yürürlükte olan 1982 Anayasası’nda vatandaşlığın tanımına ve Türk vatandaşlığının kazanılması ile kaybına ilişkin genel ilkelere yer verilmektedir.8

KKTC vatandaşlık hukukuna ilişkin temel mevzuatı değerlendirmeden önce; Kıbrıs adasında yaşanan siyasi çalkantıların vatandaşlık hukuku üzerindeki etkilerine değinmekte fayda görmekteyiz. Şöyle ki; Kıbrıs adasının İngiliz kontrolünde olduğu dönemde, adada yaşayan Türklerin vatandaşlığı sorunu 1923 tarihli Lozan Antlaşması’nın 21’inci maddesiyle çözüme kavuşturulmaya çalışılmıştır. Söz konusu hüküm uyarınca, İngiltere’nin adayı ilhak ettiği tarih olan 05.11.1914 tarihinde adada yerleşmiş bulunan Kıbrıs Türklerinin İngiliz vatandaşlığına geçmiş sayılacakları kabul edilmiştir. Ancak söz konusu Kıbrıs Türklerine bir seçme hakkı tanınmış ve kendilerinin dilerlerse bu antlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içerisinde Türk vatandaşlığına geçebilecekleri belirtilmiştir. Adil/Hakkaniyetli olmayan bu düzenlemeyle Türk vatandaşlığını seçen Türklerin 12 ay içerisinde adayı terk etmeleri gerektiği kararlaştırılmıştır.9

Adada bağımsız bir Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmasına yönelik imzalanan 1958 Zürih, 1959 Londra ve 1960 Lefkoşa Antlaşmalar dizisinde, vatandaşlık ile ilgili sorunların, 1960 tarihli Kıbrıs Cumhuriyeti Kuruluş Antlaşması’nın 6’ncı maddesi uyarınca, bu antlaşmanın (D) ekinde düzenlenen vatandaşlıkla ilgili hükümlere tabi kılınması kabul edilmiştir. Söz konusu hükümler, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde düzenlenen 28.07.1967 tarihli ve 43 sayılı Kıbrıs Yurttaşlık Kanunu yürürlüğe girene kadar uygulanmaya devam etmiştir. Adada yaşanan çatışmalar nedeniyle Kıbrıs Türkleri 28.12.1967 tarihinde Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi’ni ilan etmiş fakat daha sonra 03.09.1974 tarihli ve 5549 sayılı kararla bu yönetimi Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi’ne dönüştürmüştür. Böylece Kıbrıs Türkleri 43 sayılı Kıbrıs Yurttaşlık Kanununu kabul etmeyerek 3/1975 sayılı Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi Yurttaşlık Kanununu yürürlüğe sokmuştur. 3/1975 sayılı bu Kanun ise 13.02.1975 tarihinde ilan edilen KTFD (Kıbrıs Türk Federe Devleti) döneminde yürürlükten kalkmıştır. 15.11.1983 tarihinde (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) KKTC’nin kurulmasıyla birlikte, 07.05.1985 tarihinde KKTC Anayasası Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.10

Günümüzde Anglo-Sakson (Common Law) hukukunun etkisindeki KKTC’de yürürlükte bulunan vatandaşlık hukukuna ilişkin temel mevzuat, KKTC Anayasası’nda yer alan ilgili hüküm ve 25/1993 sayılı (58/1995, 5/2006 ve 21/2015 sayılı değişiklik yasasıyla değiştirilmiş ve birleştirilmiş şekliyle) KKTC Yurttaşlık Yasasından oluşmaktadır. Ayrıca KKTC Yurttaşlık Yasasının uygulanmasına ilişkin 329 sayılı Tüzük de (KKTC Uygulama Tüzüğü) mevcuttur. Burada şunu önemle vurgulamak gerekmektedir ki; KKTC Uygulama Tüzüğü’nün, TVK Uygulama Yönetmeliği’nin kapsamıyla kıyaslandığında çok daha dar bir alanı düzenlediği açıktır. Çünkü KKTC Uygulama Tüzüğü’nün amacı 3’üncü maddede belirtilmektedir: “... İşbu tüzük sadece KKTC yurttaşlığının kazanılması ve kaybedilmesinde kullanılacak başvuru formu resmi belge ve buna benzer evrakın şeklinin tespiti ile kişilerle ilgili soruşturma ve ihbar yönetiminin tespitine ilişkin düzenlemeler getirmektedir”. Bunlara ek olarak günümüzde bugüne değin yeni bir KKTC Yurttaşlık Yasası hazırlanması yönünde tasarı çalışmaları da bulunmaktadır.11

Hem Türk hukukunda hem KKTC hukukunda, vatandaşlık hususu ile ilgili ihtilaflar, idari yargı denetimine tabi tutulmaktadır. Bu kapsamda, idari yargı organlarınca verilmiş ilgili kararlar Türk vatandaşlık hukuku bakımından, Yüksek İdare Mahkemesince verilmiş ilgili kararlar da KKTC vatandaşlık hukuku bakımından kaynak olarak kabul edilmektedir.12

Türk hukukunda; gerek 29.10.1923 cumhuriyetin ilan edildiği tarihten sonra düzenlenen ilk Anayasa niteliğindeki 1924 Teşkilat-Esasiye Kanununda gerek 1961 Anayasası’nda Türk vatandaşlığının tanımına ve vatandaşlığın kazanılması ve kaybına ilişkin temel ilkelere yer verilmiştir. 1961 Anayasası’nda, 1924 Anayasası’ndan farklı olarak, ilk defa vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili idarenin verdiği kararlara ve yaptığı işlemlere karşı yargı yolunun açık olacağına dair özel bir hüküm getirilmiştir. Günümüzde yürürlükte olan 1982 Anayasası’nda ise vatandaşlığa ilişkin hüküm, Anayasa’nın 4’üncü Bölümünde yer alan “Siyasi Haklar ve Ödevler” başlığı altındaki 66’ncı maddede yer almaktadır. “Türk vatandaşlığı” başlığını taşıyan hüküm şu şekilde kaleme alınmaktadır; “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. (1), Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür. (2), Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir. (3), Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz. (4), Vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu kapatılamaz. (5)” 1’inci fıkrada vatandaşlığın tanımı yapılmakta devamında ise vatandaşlığın kazanılmasında ve kaybında benimsenen temel ilkelere yer verilmektedir.13 Anayasa’daki açık düzenleme gereği Türk vatandaşlık hukukunda vatandaşlığın doğum yoluyla kazanılması konusunda kan bağı esasının (jus sanguinins) kabul edildiğini ilk nazarda söylemek mümkündür.14 Ancak vatandaşlığın kazanılması veya kaybına ilişkin detaylı düzenlemelerin ilgili Kanunda yer alabileceği de açıkça belirtilmektedir. Ayrıca idarenin keyfi uygulamalarda bulunmasının önüne geçebilmek amacıyla idari kararların yargısal denetime tabi olacağını ileri süren Anayasa, vatandaşlıktan çıkarılmanın sınırlarını çizmektedir. 5’inci fıkradaki vatandaşlıktan çıkarma (yoksun bırakma) durumunda yargı denetiminin olduğuna ilişkin özel bir hükmün yer almasının yanında TC AY m.125/1’de; “idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğuna” dair genel bir hükmü de düzenlemektedir.15

KKTC hukukunda ise; 05.05.1985 tarihinde halkoylamasına sunulup kabul edilen KKTC Anayasası’nda vatandaşlığa ilişkin hüküm, TC 1982 Anayasası’nda olduğu gibi Anayasa’nın 4’üncü Bölümünde yer alan “Siyasi Haklar ve Ödevler” tahtında, “Yurttaşlık” başlıklı m.67’de düzenlenmektedir. Söz konusu hüküm şu şekilde kaleme alınmaktadır; “1’inci fıkra (a) bendi 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Kuruluş Andlaşmasına bağlı “D” eki uyarınca Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşlığını kazanan ve 15.11.1983 tarihinde KKTC’de yerleşik bulunan; ve (b) bendi 15.11.1983 tarihinden önce KTFD yurttaşlığına kabul edilen herkes, KKTC yurttaşıdır. 2’nci fıkra; 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Kuruluş Andlaşmasına bağlı “D” eki uyarınca Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşı olma hakkına sahip olup Kuzey Kıbrıs’ta yerleşik olmayan Türk asıllı Kıbrıslı’ların, KKTC yurttaşlığını kazanma hakları saklıdır. 3’üncü fıkra (a) bendi; Yurttaşlığa hak kazandığı halde bu hakkını kullanmadan ölen bir baba veya ananın çocukları ile bu gibi kişilerin dul eşleri, başvuru yoluyla KKTC yurttaşlığını alabilirler. (b) bendi; Babası veya anası KKTC yurttaşı olan ve 15.11.1983 tarihinden sonra Kuzey Kıbrıs’ta doğan çocuk, KKTC yurttaşıdır. (c) bendi; 15.11.1983 tarihinden sonra KKTC yurttaşı olmayan ana veya babanın, KKTC’de doğan çocuklarının yurttaşlığa alınmaları, uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak yasa ile düzenlenir. 4’üncü fıkra; KKTC yurttaşı veya Kıbrıs’lı Türk baba veya anadan doğum yoluyla kazanılan yurttaşlıktan kimse çıkarılamaz. 5’inci fıkra; Yurttaşlık, bu maddenin yukarıdaki kuralları saklı kalmak koşuluyla, yasanın gösterdiği koşullarla kazanılır ve ancak yasada belirtilen durumlarda kaybedilir. Yasal koşullarla bu Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihe kadar kazanılmış olan yurttaşlık hakkı saklıdır.

Görüleceği üzere, 1982 TC Anayasası’ndaki düzenlemeden farklı olarak KKTC Anayasası vatandaşlığın tanımını yapmamakta daha çok kimlerin KKTC vatandaşı olarak kabul edileceğini belirlemeye odaklanmaktadır. Doktrinde bazı hukukçular, KKTC Anayasası’nda ayrıntılı ve zor anlaşılan hükümlerin yer aldığını eleştirmekte, vatandaşlığın kazanılması konusundaki detaylı düzenlemelerin ilgili Kanunlarda olması gerektiğini ileri sürmektedir.16 KKTC Anayasası 67’nci maddenin 1’inci ve 2’nci fıkralarında, söz konusu siyasal çalkantıların doğal bir sonucu olarak devletlerin ardılığı (halefiyeti) meselesi dikkate alınıp düzenlenmektedir. Çünkü devletler arasında ardıllık (halefiyet) durumunun ortaya çıktığı hallerden biri; var olan bir devletin egemenliği altında bulunan ülkenin bölünmesi yoluyla iki ya da daha çok sayıda devletin oluşmasıdır.17 Kıbrıs adasında söz konusu hal yaşandığı cihetle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğinin bir kısmı KKTC tarafından kullanılır hale gelmektedir. İşte bu nedenle KKTC Anayasası, önceki egemen devletin vatandaşlığındaki kişilerin artık kendi vatandaşlığına geçmiş sayılacağına ilişkin hükümler getirmektedir.

1982 TC Anayasası’nda olduğu gibi, KKTC Anayasası’nda da temel ilke olarak 67’nci maddenin 3’üncü fıkra (b) bendi gereği vatandaşlığın doğum yoluyla kazanılması konusunda kan bağı esasının (jus sanguinis) tercih edildiği görülmektedir. Ancak 67’nci maddenin 3’üncü fıkra (c) bendine bakıldığında, 1982 TC Anayasası’ndan farklı olarak toprak esasına (jus soli)18 ilişkin de bir hüküm yer almaktadır. Söz konusu hükümde, toprak esasına göre doğum yoluyla vatandaşlığın kazanılmasının, kan bağı esasına göre ikincil bir ilke olduğu, bu ilkeye göre vatandaşlık kazanılmasının, ancak uluslararası hukuka uygun olarak kanunlarda yer alan düzenlemelere göre mümkün olacağının belirtilmiş olmasından anlaşılmaktadır.

Vatandaşlıktan çıkarılma konusunda ise; KKTC Anayasası, 1982 TC Anayasası’nda olduğu gibi idarenin keyfi uygulamalarının önüne geçmek adına bir sınır çizmektedir. Fakat sınırın kapsamı ile ilgili iki ülke hukuklarında farklılık mevcuttur. KKTC Anayasası 67’nci maddenin 4’üncü fıkrasında “kan bağı esasına göre doğum yoluyla vatandaşlık kazanmış” kişilerin vatandaşlıktan çıkarılamayacağını belirtirken, 1982 TC Anayasası vatandaşın “vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadığı” sürece vatandaşlıktan çıkarılamayacağını hüküm altına almaktadır. Ayrıca vatandaşlıktan çıkarılma konusunda 1982 TC Anayasası’ndan farklı olarak KKTC Anayasası, “vatandaşlıktan çıkarılma ile ilgili idarenin verdiği kararlara karşı yargı yolu açıktır” şeklinde özel bir hükme yer vermemektedir. KKTC Anayasası 152’nci madde 1’inci fıkrada tıpkı 1982 TC Anayasası 125’inci maddenin 1’inci fıkrası gibi “idarenin her türlü eylem ve işlemleri yargı denetimine tabi tutulur” diyerek genel nitelikli bir hüküm düzenlemektedir.19 Kanaatimizce KKTC bir hukuk devleti olarak kabul edildiğinden Anayasası’nda da, TC’de olduğu gibi özel bir hükme yer verilmesi gereklidir. Bir diğer husus 1982 TC Anayasası’nda olduğu gibi, KKTC Anayasası, 67’nci maddenin 5’inci fıkra hükmü ile kanunilik ilkesi gereği vatandaşlığın kazanılması ve kaybına ilişkin detaylı düzenlemelerin kanunlarda yer alacağı görüşünü benimsemektedir.20

II. KKTC ve TC Vatandaşlık Hukuklarında Vatandaşlığın Kazanılması/Vatandaşlığın İspatı ve Yargı Yolu

Vatandaşlık türlerini 2 grupta ele almak mümkündür. Bunlar; Öz (asli) vatandaşlık ve sonradan kazanılmış (müktesep) vatandaşlıktır.21

Türk hukukunda vatandaşlığın kazanılması, “doğumla” ve “sonradan” olmak üzere ikili bir ayrıma tabi tutulmaktadır. Türk vatandaşlığının doğumla kazanılması konusunda genel ilke “kan bağı esası” (jus sanguinis) olmasına rağmen kanun koyucu istisnai olarak “toprak esası”ndan (jus soli) hareketle vatandaşlık tesis edilmesini de öngörmektedir. Türk vatandaşlığının sonradan kazanılması ise, “yetkili makam kararıyla” ve “seçme hakkı yoluyla” olmaktadır. Ayrıca yetkili makam kararıyla Türk vatandaşlığının kazanılması da kendi içerisinde “Telsik”, “Olağanüstü Telsik”, “Türk Vatandaşlığının Yeniden Kazanılması”, “Evlenme” ve “Evlat Edinme” yoluyla kazanma şeklinde bir ayrıma tabi tutulmaktadır. Kaldı ki 5901 sayılı TVK 5’inci madde; “Türk vatandaşlığı, doğumla veya sonradan kazanılır” şeklinde açıkça düzenleme yapmaktadır.22

Aynı şekilde, KKTC hukukunda da 25/1993 sayılı KKTC Yurttaşlık Yasası, “Yasa Yolu ile Yurttaşlığın Kazanılması” başlıklı ikinci kısım incelendiğimizde; vatandaşlığın doğumla veya sonradan kazanıldığı görülmektedir.