Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Hukukunda Arabuluculuğun Gelişimi

Development of Mediation in Turkish Law

Canan KÜÇÜKALİ

Mahkeme içi arabuluculuk uygulaması için İstanbul Adliyesinde pilot mahkeme hakimi olarak projede görevlendirildiğim sıralarda arabuluculuk kurumuna biz uygulayıcılar gibi Türk toplumu da çok uzaktı. Ancak geçen bu süre zarfında toplum arabuluculuk kurumunu tanıyarak benimsemiştir. Günümüzde, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak arabuluculuk, artık tüm mahkemelerde birçok uyuşmazlıkta ihtiyari veya zorunlu dava şartı olarak uygulanmaktadır. Ülkemizin de İmzaladığı Singapur sözleşmesi ile yurt dışında yapılan arabuluculuk anlaşmasının icrası da mümkün hale gelmekle tüm ülkelerin alternatif uyuşmazlık çözüm yolu olan arabuluculuk metodundan faydalanmasının tüm dünya yargı sistemine büyük fayda sağlayacağı şüphesizdir.

Arabuluculuk, Alternatif Uyuşmazlık Çözümü, İhtiyari Arabuluculuk, Zorunlu Arabuluculuk.

When I was appointed as a pilot court judge in the project in Istanbul Courthouse for the in-court mediation practice, the Turkish society was also very distant from the mediation institution like us the practitioners. However, in the course of time, the society has recognized and adopted the mediation institution. Today, the mediation, as an alternative dispute resolution method, is now applied in all courts as a voluntary or compulsory litigation condition in many disputes. There is no doubt the entire world judicial system will gain from the mediation method, which is an alternative dispute resolution method of all countries, by enabling the execution of the mediation agreement made abroad which has been enured with the Singapore Convention, also signed by our country.

Mediation, Alternative Dispute Resolution, Voluntary Mediation, Mandatory Mediation.

Giriş

Kişinin değişik güdülerinin birbiriyle çelişmesi sonucu istekleri çatışma doğurduğu gibi bu istekler dış dünyadaki kişilerin istekleri ile de çatışabilir. Bu durumda kişi arzuları, güdüleri, istekleri ve amaçları açısından karşısındaki kişi ile uyuşmazlığa düşer.

Çatışma, sınırlı kaynakların paylaşılamaması, kişinin temel psikolojik ihtiyaçların giderilememesi veya değişik kültürel, milli veya dini değerlere sahip olmaktan kaynaklanabilir.1

Kişiler arasındaki bu çatışmadan doğan uyuşmazlıklar farklı dönemlerde farklı yöntemlerle çözülmeye çalışılmıştır. Arabuluculuk bu yöntemlerden birisidir. Arabuluculuk tarafların kendi aralarında uzman kişiler yardımıyla çözüm ürettiği yargılamaya kıyasen daha ucuz ve daha kısa sürede sonuç alınabilen tarafların kabul edeceği alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir.

Latince ikiye bölmek, yarısına bölmek anlamına gelen “mediare” sözcüğünden türetilen, arabuluculuk - “mediation” terimi “to mediate” fiilinden türetilmiştir.2 Arabuluculuk kavramı sözlük anlamı olarak aracılık etme, arayı bulma, tavassut, ortayı bulma, ikisinin ortası şeklinde tanımlanmaktadır.

Klasik dava temelli uyuşmazlık çözümlerinin gitgide önemini yitirmesi ile birlikte artık alternatif uyuşmazlık çözümleri ile ihtilaf çözümü, yine klasik taraf avukatlığı dışında menfaat temelli ve müzakere süreci yürüterek ihtilaf çözümüne yönelik avukatlık devreye girmektedir. Arabuluculuk daha da kurumsallaşıp topluma yayıldıkça, bir arabuluculuk piyasası ortaya çıkmakta ve aynı zamanda profesyonelleşme ile birlikte rekabet ortamının arttığı bir pazar haline gelmektedir.

Arabuluculuk görüşmelerinde uzlaşma kültürü ile tarafların menfaatleri doğrultusunda çözümler bulunur. Bu metod sayesinde sosyal ve ekonomik ilişkilere zarar verilmeden tarafların ihtiyaçlarına en uygun çözüm ile kazan kazan ilkesi sayesinde uyuşmazlıklar mahkemeye göre daha hızlı ve kısa sürede çözümlenebilir.3 Bunun sonucu olarak zaman israfı olmaksızın kişilere zamandan tasarruf yapma imkânı verir. Bunun yanı sıra ülkemizdeki mahkemelerin iş yükü ve yoğun dava dosyaları göz önüne alındığında, bu yöntem ile yargının da yükü hafiflemektedir. Eşitlik üzerine kurulu ve yargılama sürecine göre esnek olan uygulama ile taraflar arabulucularını kendileri seçebildikleri gibi süreci istedikleri zaman sonlandırmak veya devam ettirmekte serbesttirler. Arabuluculuk görüşmelerinde sonucu taraflar denetler ve üretir.4

Yargılamaların aleni olmasının aksine bu süreç gizli ve özeldir.5 Arabuluculuk sürecindeki beyanlar ve belgeler daha sonrasında kullanılamaz.6 Arabuluculuk ticari ilişkilerin kurulması ve onun devamı, aynı zamanda yeni bir ilişki kurma fırsatı yaratır. Arabuluculuk sürecinde zamanaşımı işlemez. AB arabuluculuk Direktifinde de bu düzenlenmektedir.

Büyük miktarlara ilişkin uyuşmazlıklarda arabuluculuk anlaşma belgesi resmi işlemlerde kullanılırken maktu vergi ödenmesi nedeniyle kişilere vergi kolaylığı sağlar. Arabuluculuk müessesesi sulh olmak, tahkim, uzlaşma, fasilitasyon gibi uyuşmazlıkların çözümü yollarından farklı bir çözüm yoludur.7 Arabuluculuk sürecinin esnek olması, masraflardan ve zamandan tasarruf edilmesi, arabuluculuk sürecinde uzman kişilerden yardım alma, uyuşmazlık çözümünde tarafların sürece doğrudan katılmasının sağlanması gibi avantajları bulunmaktadır. Bu yöntem gönüllülük esasına dayanır.8 Bir uyuşmazlıkta yargıya gidilmesinin pahalı olması ve uyuşmazlık taraflarının iş ilişkilerinin bundan olumsuz etkilenmemesi arzusu kişileri arabuluculuğa teşvik eder.9 Kazan kazan ilkesi temelinde her iki tarafın da kazançlı olması sonucu tarafların psikolojik yıpranması önlenir.

Arabuluculuk yöntemi tarafların uyuşmazlıkta kendi çözümlerini bulmalarında bir köprü oluşturan kolaylaştırıcı arabuluculuk (facilitative mediation) şeklinde veya arabulucunun çözüm önerileri sunabileceği değerlendirici arabuluculuk (evaluative mediation) şeklinde olabilir.10 İhtiyari arabuluculuk kolaylaştırıcı arabuluculuğa yatkın olup burada arabulucunun uzman olması gerekmemekte, pasif pozisyonda iletişimi sağlayıcı ve görüşmeleri kolaylaştırıcı rol almaktadır.11

Kolaylaştırıcı arabuluculuğu benimseyen yazarlar, uyuşmazlığa düşen tarafların hukuk danışmanlarının yardımıyla, üçüncü kişiden daha iyi kendi durumlarını değerlendirebilecekleri ve arabulucudan daha iyi çözümler geliştirebileceklerini kabul etmektedir.12

Değerlendirici arabuluculukta ise, arabulucu daha aktif olarak taraflara çözüm önerisi sunabilmekte, uyuşmazlıktaki zayıf ve güçlü yönleri göstererek değerlendirme yapabilmekte tarafları etkileyebilmektedir.13 Hukukumuzda şu an kolaylaştırıcı arabuluculuk uygulanmakta iken Türkiye Büyük Millet Meclisinde bekleyen kanun tasarısı ile değerlendirici arabuluculuğa geçilmek istenilmektedir. Arabulucu arabuluculuk faaliyetine başlarken Arabuluculuk Kanununun 11’inci ve 14’üncü maddelerinde düzenlendiği gibi, “tarafları arabuluculuk süreci, esasları, işleyişi ve sonuçları hakkında şahsen ve doğrudan aydınlatma” ile yükümlüdür.14 Kanaatimizce, arabulucuların 5 yıllık hukukçu olması zorunluluğu nedeniyle, iyi eğitimli ve deneyimli arabulucuların değerlendirici arabuluculuk sürecini daha iyi yönetebilecekleri kesindir.

Arabulucuya başvuru sonrasında düzenlenen anlaşma belgesi bir maddi hukuk sözleşmesi niteliğindedir. Görüşmeler sonrasında anlaşma belgesi düzenlenmesi zorunlu değildir. Anlaşma belgesi adi senet niteliğindedir. Arabuluculuk son tutanağının Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Dairesine gönderilmesi istatistik amaçlıdır.

Zorunlu arabuluculukta tarafların gönüllü olmayışı olumlu sonuç alınmasını engelleyebilmekte, zayıf olan tarafın haklarından vazgeçmesine yol açacağı savunulur.15 Mahkeme içi arabuluculukta, özel hukuk alanında uyuşmazlığın alternatif uyuşmazlık çözümü yollarını kullanmaya uygun olması halinde hâkim taraflara bu çözüm yolunu önererek teşvik eder.

Uyuşmazlığı arabuluculukla çözmek istediğinizde karşı tarafla bir araya gelmek için bir anlaşmanın olması gerekir. Buna taraf veya vekili başvurabilir. Arabuluculuğun başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi için arabulucunun uyuşmazlığı iyi analiz ederek çıkan sonuçları taraflara bildirilmesi, taraflar arasında güven ortamını sağlaması, şüpheyi ortadan kaldırarak netlik sağlaması, anlaşmanın sağlanması için farklı teklifleri taraflara sunması gerekir. Arabulucu kutuplaşmanın taraflara yarar sağlamayacağını anlatarak gerçeğin ortaya çıkması için taraflara anlamlı ve düşündürücü sorular sorması gerekir.16

Arabulucunun aldığı eğitim ve yeteneği tarafların anlaşmaya yönelik niyetleri arabuluculuk sürecinin başarılı sonlanmasını sağlar. Arabuluculuk müzakereleri safhasında ilk olarak anlaşılabilirlik, yani görüşmelerdeki konuşmaların yeterince anlaşılır olması gerekir. Masaya oturan tarafa ne demek istiyorsun? sorusu ile onun iyi bir şekilde anlaşılması sağlanmalıdır. Diğer bir konu ise taraf gerçekleri mi söylüyor? Konuşmacı güvenilir bilgi ile gerçekleri yeterince tasvir ediyor mu? Bu husus incelenmeli, konuşmacılar yanıltıcı olmayan samimi ve özgün açıklamaları ile niyetlerini açıklamalıdır. Tarafa gerçekten bunu mu kastediyorsun? Şeklinde soru sormak suretiyle tarafın açıklama yapması sağlanmalıdır.17

I. Dünyada Arabuluculuk

Arabuluculuk 1970’li yıllardan itibaren ABD de uygulanmaya başlamış daha sonra diğer ülkelerde de toplumun gündeminde yer almıştır.18 İngiltere ve Avrupa Birliği üyeleri de ABD sonrasında bu yöntemi benimsemiştir. AB’nin 2008/52 sayılı Arabuluculuk Direktifi19 uyarınca ülkeler 21 Mayıs 2011 tarihine kadar direktif hükümlerini iç hukuklarına aktarmaları gerekmekteydi. Direktif, gereği tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular dışındaki uyuşmazlıkların sınır ötesi olan özel hukuk ve ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk uygulanmaya başlanmıştır.20 Direktif yabancı unsurlu anlaşmaların Avrupa Birliği ülkelerinde “tanınma ve tenfizi, gizlilik ilkesinin garanti altına alınması, zamanaşımı” vb. düzenlemeler yapmaktadır. Söz konusu Direktif’in 3. maddesi; arabuluculuğu “gönüllülük esasına dayanan ve arabulucu yardımı ile iki veya daha fazla tarafın uyuşmazlıklarını bir anlaşmaya varmak suretiyle neticelendirmeyi amaçladıkları yapısal süreç” olarak açıklamıştır. Avrupa Konseyinin, Özel hukuk ve Ticari uyuşmazlıklarda alternatif uyuşmazlık çözümüne ilişkin dokümanı olan Green Paper; “yabancı unsurlu uyuşmazlıklarda olağan yargılama sistemlerinin yüksek maliyetli ve/veya uzun sürebildiğini ve bu durumun düşük ekonomik güce sahip tarafların adalete erişimine engel oluşturabileceğini; buna karşılık arabuluculuğun seri ve ekonomik bir alternatif uyuşmazlık yolu olarak çözüm getirebileceğini” vurgulamaktadır.21

01.01.2000 yılında yürürlüğe giren “Alman Medeni Usul Kanunu’nun Uygulanması hakkındaki Kanun” & 15a maddesi mahkemeye gitmeden önce zorunlu arabuluculuk yöntemine gidilecek alanları belirlemiştir. Alman Medeni Usul Kanunu & 278/5-c.2’de mahkeme bağlantılı arabuluculuğu kapsamını geniş tutarak yer vermiştir.22

İngiliz hukukunda arabuluculuk için iyi bir arabuluculuk eğitimi almak ve bu alanda iyi bir eğitim almış uzman bir kişinin gözetimi altında stajını tamamlamak gerekir. İngiltere’de karşılıklı çatışma ve yıpranmayı önlemek amacıyla mahkemeler alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını kullanma yoluna gitmektedir. Özellikle aile uyuşmazlıklarında taraflar mahkemeye başvurmadan önce uzman bir arabulucuyla görüşmeleri önerilir.23 İngiltere’de uyuşmazlıkları için mahkemeye gidenler zamandan kazanma ve az maliyetle uyuşmazlıklarını çözebilmek amacıyla 2004 yılı sonlarında kurulan yardım hattına başvurmaktadırlar.24 Amerikan hukukunda da İngiliz hukukunda olduğu gibi arabulucu olmak için hukuk eğitimi alınması şart değildir.

II. Ülkemizde Arabuluculuk

6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu25 ile ülkemizde arabuluculuk yöntemi uygulanmaya başlamıştır.26 Ülkemizde 2013-2017 arasında uygulanan ihtiyari arabuluculuk 2018 yılından itibaren, hem zorunlu hem ihtiyari arabuluculuk olarak uygulanmaya başlanmıştır.27 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununda 01.01.2018 itibarıyla yürürlüğe girmiş olan “dava şartı olarak arabuluculuk” getirilmiştir. Dava şartı olarak arabuluculukta, uyuşmazlık tarafları bir araya getirilerek alanında uzman arabulucular marifetiyle kendi çözüm yöntemlerini geliştirmeleri sağlanmaktadır.

Dünyada çoğunlukla farklı meslek sahipleri de arabulucu olabilirken, ülkemizde 6325 sayılı Kanun m.20/2-b uyarınca, hukuk fakültesi mezunları arabulucu olabilmektedir. Bunun dışında arabuluculuk kurumlarında eğitim almak ve Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Dairesindeki sicile kayıt olmak gerekir. Bunun gerekçesi olarak, hukuk fakültesi mezunlarının çok fazla olması ve bu mezunların istihdam edilmesi gerektiği gösterilmektedir.

Ülkemizde, ilk olarak iş mahkemelerinde uygulanan zorunlu arabuluculuk yöntemi tazminat talepli davalarda uygulanmaya başlanmıştır. 12.10.2017 tarihli 7036 sayılı Kanunun 3’üncü maddesi ile yapılan düzenlemeyle, ülkemizde işçi ve işveren uyuşmazlıkları bakımından 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren “dava şartı” olarak zorunlu arabuluculuk uygulanmaya başlanılmıştır. Arabuluculuk Kanunu’nda yapılan bu düzenlemeye uygun olarak da Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği, çıkarılmıştır.28

İş Mahkemeleri Kanunu m.3 hükmünde, toplam 22 fıkra halinde “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı altında arabulucuya başvuru zorunlu hale getirilmiş ve dava şartı olmuştur. Kanunun 3’üncü maddesiyle, “kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda”, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak getirilmiştir. Ayrıca maddenin yirmiikinci fıkrasında “arabuluculuğa başvuru usulü, arabulucunun görevlendirilmesi ve arabuluculuk görüşmelerine ilişkin diğer hususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceği” düzenlenmiştir. Dava şartı arabuluculuk sisteminde iş uyuşmazlıklarında tarafların %70 oranında anlaşma ile görüşmeleri sonlandırdıkları görülmektedir.29

06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkındaki 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe giren Kanunun, ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuğa ilişkin m.20 ve m.21 hükümleri ile bir kısım uyuşmazlıklar için dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı hâline getirilmiştir.30 7155 sayılı Kanunun 20’nci maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi; “Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmünü getirmiştir. Dava açıldıktan sonra arabulucuya başvurulması dava şartını sağlamaz.31

Türk Ticaret Kanunu m.4/1-d hükmü gereği; “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri, ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bu kapsama girmemektedir.”

Ticaret Kanununda düzenlenen konulardan kaynaklanan ihtilaflarda uyuşmazlık tarafları tacir olsun olmasın ticari uyuşmazlık sayıldığından zorunlu arabuluculuğa tabidir. Yargıtay, Ticari davalarda dava konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerinin yanı sıra zorunlu arabuluculuğa tabii olmayan talepler bulunduğu takdirde dava açılmazdan önce arabulucuya başvurulmasının gerekmediğini, dava şartı olmadığına hükmetmiştir.32 Kanaatimizce Türk toplumunu arabuluculuk kurumuna alıştırmak amacıyla bu geçiş döneminde bir süre bu tür davalarda diğer taleplere bakılmaksızın konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebi varsa zorunlu arabuluculuğa başvurulma şartı yerinde olacaktır.

Son olarak 28 Temmuz 2020 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile “73/A” maddesi eklenmiştir. Söz konusu maddeyle, bu yıl için parasal sınır olan 11.330,00 TL ve üzerindeki tüketici uyuşmazlıklarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiştir. Madde istisna olarak “Hakem heyetinin görevi kapsamında kalan uyuşmazlıklar, hakem heyeti kararlarına itiraz, ihtiyati tedbir kararlarının alınması, üretimin veya satışın durdurulması ve malın toplatılması talepleri, tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından kaynaklanan uyuşmazlıkları” dava şartı arabuluculuk kapsamı dışında bırakmıştır. Kanunun m.73/A-2 hükmü ise 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu m.18/A-1’deki; “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez.” genel düzenlemesinin tüketici aleyhine uygulanmayacağını belirtmektedir.

Arabuluculuk Kanununun ilk 18 maddesi uygulamaya yönelik maddeler olup; sonraki maddeleri şekil şartlarını düzenlemektedir. Arabuluculuk görüşmeleri sonucunda taraflar anlaşmaya vardığında Sulh hukuk mahkemesi hâkimi anlaşma tutanağının icra edilebilirlik şerhi verilmesi için konunun arabuluculuğa elverişli olup olmadığı ve cebri icraya elverişli olup olmadığına bakar.

Arabuluculuk görüşmeleri sonucunda nihai anlaşma yazıya dökülerek sonrasında yetkili hâkim veya mahkemece onaylanması sonrasında bu belge bir mahkeme ilamı niteliği taşır.33 Tahkimden farklı olarak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar da arabuluculuğa elverişlidir.

İtirazın iptali talepli açılan davalarda da dava açılmadan önce zorunlu arabulucuya gidilmesi gerekmektedir.34 Tüketici mahkemelerinde açılan itirazın iptali talepli davada ise gerekmez.35

Doktrinde, zorunlu arabuluculuğun iradilik, gönüllülük ilkesine aykırı olduğunu hukuk ve demokrasi temel ilkelerine aykırı olduğunu ileri süren görüşler36 gibi uzlaşma kültürünün güçlü olmadığı toplumlarda davaların gecikmesine neden olabileceği görüşü savunulmaktadır.37 Ayrıca zorunlu arabuluculukta taraflar, Kanunun getirdiği zorunluluk nedeniyle eşit bir biçimde masaya otururken; ihtiyari arabuluculukta bir tarafın başvuruda bulunması karşı tarafta başvuranın masada daha zayıf olacağı hissi oluşturacağı savunulmaktadır.38 Gerçekten de Kanunun 2’nci maddesinde arabuluculuğun ihtiyari olması temel ilkesi ve 3’üncü maddedeki iradilik ilkesi ile zorunlu arabuluculuk çelişmektedir. Bu nedenle 2018 yılında m.3/1’e ek cümle getirilmiştir.

Bunun yanı sıra, Arabuluculuk Kanunu m.18/5’te yer alan; “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz” hükmünün, hakkında bir mahkeme hükmü olmayan hususlara kesin hüküm etkisi doğuracak şekilde bir mahiyet kazandırılmasının usul hukuku ilkelerine aykırı olduğuna yönelik eleştiriler mevcuttur.39 Bu değerlendirmelerde, Kanuna bu şekilde bir hüküm getirilmesinin arabulucunun ve arabuluculuk müessesesinin karakteristiğini değiştirecek bir etkisi olacağını savunurlar.40

Hukukumuza, 2013 yılında giren arabuluculuk kurumu Ticari davalarda da uygulanmaya başlanmakla ihtilafların büyük bir kısmında mahkeme sürecinde dava dosyalarının azalmasına katkı sağlamaya başlamıştır. Bu nedenle, Fikri Mülkiyet uyuşmazlıkları da bu kapsama dahil olmuştur. Yapılan çalışmalar ile tüketici, aile gibi birçok alanda kapsama katılarak alanın genişletilmesi düşünülürken fikri uyuşmazlıklarda da, sadece tazminat talepleri değil tecavüz, ref, men gibi birçok talebin arabulucu ile çözülmesine hiçbir engel bulunmamaktadır.

Arabulucuya başvuru sonrasında düzenlenen anlaşma belgesi bir maddi hukuk sözleşmesi niteliğindedir. Görüşmeler sonrasında anlaşma belgesi düzenlenmesi zorunlu değildir. Anlaşma belgesi adi senet niteliğindedir. Son tutanağın arabuluculuk dairesine gönderilmesi istatistik amaçlıdır.

Arabuluculuk Kanunu, ilk maddeleri uygulamaya yönelik maddeler olup 18’inci ve devamı maddeleri şekil şartlarını düzenlemektedir. Arabuluculuk görüşmeleri sonucunda düzenlenen anlaşma tutanağı hâkim önüne geldiğinde icra edilebilirlik şerhi için hâkim konunun arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığına bakar. Bu şerh verilmesi yetkisi de Kanunun 18’inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince mahkemelerin iş yoğunluğu dikkate alınarak sulh hukuk mahkemelerine verilmiştir. Davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise şerh davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilecektir. Tahkimden farklı olarak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar da arabuluculuğa elverişlidir.

Uyuşmazlığın arabuluculukla çözülmesi konusunda tarafların bir araya gelmek için bir anlaşması gerekir. Arabuluculuk için karşı tarafla iletişim de uyuşmazlığın kısa bir özeti, detayları, nerede arabuluculuk görüşmesi yapılması istenildiği hususunda bir iletişim yapılır. Arabulucu taraflarla irtibata geçer ve uygun günü ve yeri belirler.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/a-2 gereğince; “davacının, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Mahkemeye arabuluculuk son tutanak aslı elektronik imzalı olarak uyap kanalı ile de sunulabilir41 şeklindedir.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu42 ihtiyari arabuluculuk konusuna uygun olarak hazırlandığından, zorunlu arabuluculuğun uygulanmaya başlaması nedeniyle Kanunda yeni düzenlemeler yapılması gerekmektedir.

6325 sayılı HUAK m.18/4 ve 5 uyarınca taraflar ve vekilleri birlikte imzaladıkları anlaşma metni ilam niteliğinde belgedir. Anlaşma belgesine geçirilen ve anlaşılan hususlarla ilgili olarak dava açılamaz. Zira tarafların arabuluculuk müzakere sürecinde anlaştıkları hususlar bağlayıcı nitelikte olacaktır.