Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Hukukunda Kısırlaştırma Suçu

The Crime of Sterilisation Under Turkish Law

Alparslan ÖZALTUĞ

Kişinin bedenine yönelik tıbbi müdahalelerde gösterdiği rıza yasal düzenlemelerdeki şartları da taşımak kaydıyla müdahalede bulunanın eylemini hukuka uygun hale getirir. Bununla beraber kişinin rıza göstermek suretiyle her hakkı üzerinde mutlak tasarruf yetkisine sahip olmadığı yasal düzenlemelerce öngörülmüştür. Çalışmamız kapsamında inceleyeceğimiz kısırlaştırma suçunu oluşturan kısırlaştırma eylemi de kişinin bedeni ve üreme yetisi üzerinde meydana getirdiği etkiler yönüyle önemli ve geri dönüşü güç sonuçlar doğurmaktadır. Bu yönüyle kişinin kısırlaştırma müdahalesine gösterdiği rıza ile beraber diğer bazı koşulların da oluşmasıyla ilgili müdahale hukuka uygun olacaktır. Bu çalışmada kısırlaştırma tanımı verildikten sonra kısırlaştırma suçunun unsurları; ilgili yasal düzenlemeler ve doktrinde tartışılan hususlarla ele alınarak incelenecektir.

Kişilere Karşı Suçlar, Üreme Yeteneği, Kısırlaştırma, İnsan Onuru, Beden Politikaları.

The consent of a person aiming any medical treatment, is deemed a justification for any such intervention to the body of a person as long as the legal conditions exist. However, people’s right to have a say on own body is limited by means of legislations. The consequences of sterilisation have considerable and irreversible effects on the concerned person. Therefore such intervention to the concerned person’s body shall be justified only under certain conditions accompanying to a valid consent of the concerned person. In this study, firstly the definition of crime of sterilisation will be defined. Subsequently the components of the crime will be examined in accordance with the legislations and academic discussions respectively.

Offenses Against Individuals, Reproductive Capability, Sterilisation, Human Dignity, Body Politics.

Giriş

Kişilerin kendi geleceklerini tayin hakkının bir görünümünü üreme hakkı oluşturmaktadır. Buna göre; bir kimse, aile kurma ve soyunu devam ettirme noktasında kişiye sıkı sıkıya bağlı hakka sahip olup bu hakkı kullanıp kullanmamayı tercih etme serbestine sahiptir. Bu hakkın bir görünümünü kişinin hakkı aktif biçimde kullanarak üremesini oluşturur. Bu hakkın diğer bir görünümünü ise kişinin bu hakkı kullanmama tercihinde bulunarak ürememeyi tercih etmesi ve aynı zamanda hukukun öngördüğü diğer şartların da varlığı ile beraber üreme yetisini kaybetme tercihi oluşturur. İşte bu üreme yetisinin kaybının geri dönülmez ve ömür boyu sürecek etkilerinin olması sebebiyle, kişinin üreme hakkı üzerindeki otonomisini korumak için gerek Nüfus Planlaması Hakkındaki Kanun (NPHK) gerekse Türk Ceza Kanunu (TCK) çeşitli düzenlemeler içermektedir.

Bu çalışmada; meselenin daha çok ceza hukuku boyutu irdelenerek kısırlaştırma suçu incelenecek ve kişinin üreme hakkının hukuka aykırı olarak sona erdirilmesi ve bunun cezai boyutları incelenecektir. Çalışmada öncelikle kısırlaştırma (sterilizasyon) kavramı tanımlanacak ve benzer bir kavram olan kastrasyon ile farkı ortaya konarak bu suç tipinin korumak istediği hukuki değer incelenecektir. Bunun akabinde suç tipi; maddi ve manevi unsurları yönüyle irdelenerek doktrindeki görüşlere ve yeri geldiğinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Yargıtay kararlarına değinilecektir. Hukuka aykırılık unsuru noktasında, genel hukuka uygunluk sebepleri ile beraber yürürlüğü hâlihazırda durdurulmuş olan 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun (“CGTİHK”) 108/9. maddesine dayanılarak çıkarılan Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlarda Hükümlü Olanlara Uygulanacak Tedavi Hakkında Yönetmelik (“Yönetmelik”); Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (“AİHS”), T.C. Anayasası ve ceza hukukunun temel prensiplerine göre hukuka uygunluk yönünden değerlendirilecektir. En sonda ise; kusurluluk, suçun özel görünüş biçimleri ve yaptırım başlıkları altında suç tipiyle ilgili açıklamalara yer verilecektir.

I. Kısırlaştırma Kavramı

Kısırlaştırma suçu; TCK’nın Özel Hükümlerinin yer aldığı İkinci Kitap, Kişilere Karşı Suçları düzenleyen İkinci Kısım, Altıncı Bölümde 101. maddede düzenlenmiştir. Madde metni şu şekildedir:

Madde 101- (1) Bir erkek veya kadını rızası olmaksızın kısırlaştıran kimse, üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiil, kısırlaştırma işlemi yapma yetkisi olmayan bir kimse tarafından yapılırsa, ceza üçte bir oranında artırılır.

(2) Rızaya dayalı olsa bile, kısırlaştırma fiilinin yetkili olmayan bir kişi tarafından işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Sterilizasyon; TDK tarafından “arınıklık” olarak tanımlanmıştır.1 Bununla beraber kavram tıp literatüründe; kişiyi, cinsel olarak üremeden yoksun kılan süreç ya da hareket olarak tanımlanmaktadır.2 Bir başka tanım ise; tıbbi bir müdahale ile kişinin üreme organlarının alınması ya da üreme yeteneğinden yoksun kılınmasıdır.3 Bu yönleri ile sterilizasyon aynı zamanda gebeliğin önlenmesini kalıcı olarak sağlayan bir yöntemdir.4

Nüfus Planlaması Hakkında Kanun 4/1 maddesinde kısırlaştırmanın tanımı verilmiştir. “Sterilizasyon, bir erkek veya kadının çocuk yapma kabiliyetinin cinsi ihtiyaçlarını tatmine mani olmadan izalesi için yapılan müdahale demektir.”

Hemen ifade etmek gerekir ki yasa metninde kullanılan sterilizasyon sözcüğü kısırlaştırma kavramına karşılık gelmektedir. Benzer şekilde kısırlaştırma kavramını ifade etmek için vasektomi sözcüğü de kullanılmaktadır.5

Kanundaki tanımı dikkate aldığımızda kısırlaştırma; kişinin cinsel isteklerini tatmin etmesini önlemeyecek şekilde üreme yetisinin sürekli olarak ortadan kaldırılmasına (yok edilmesine), kanuni deyimiyle ifade edersek “izale” edilmesine yönelik tıbbi müdahaledir.6

Kısırlaştırmanın tanımını verdikten sonra kısırlaştırmaya benzeyen ve fakat kısırlaştırmadan kimi yönleriyle ayırılan kastrasyon (hadımlaştırma) kavramına da ayrı bir başlık altında değinmeyi uygun görüyoruz.

Kastrasyon kavramı ise kanunda tanımlanmamış olmakla beraber doktrinde kabul edildiği kadarıyla kişinin cinsel salgı bezlerine yapılan müdahale ile üreme yetisinin son bularak cinsel isteklerinin ve dolayısıyla cinsel davranışlarda bulunmasının kısmen ya da tamamen kaldırılmasıdır.7

Kısırlaştırmadan farklı olarak kastrasyonda kişinin üreme yetisi ile beraber cinsel istekleri de sona ermektedir.8 Bu yönüyle kastrasyon, kısırlaştırmaya göre çok daha ağır sonuç doğurmaktadır. Şu halde kastrasyonun kısırlaştırmayı da kapsayan daha geniş bir kavram olduğu söylenebilir.9