Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ayıplı Mal Davasında Onarım Bedeli ile Değer Kaybı Tazminatı İlişkisi

Mehmet Akif TUTUMLU

I. Genel Olarak

Bazı ürünlerde ayıbın giderilmesine rağmen alıcının zararı tam olarak giderilmemiş olabilir. Söz gelimi, satıma konu yeni aracın motorunun tamamen değiştirilmesi suretiyle ayıplı husus giderilmiş olabilir. Ancak bu durum aynı zamanda araçta değer kaybı (düşüklüğü) yaratmış olur, zira alıcı (tüketici) aracı satmak istediğinde piyasa değerinin altında bir fiyatla satmak zorunda kalacaktır. Böyle bir durumda acaba hem onarım bedeli hem de değer kaybı bedelini (tazminatını) aynı anda talep (dava) edebilecek midir? Konu hakkında temin ettiğimiz Yargıtay kararı ile değerlendirmelerimizi aşağıdaki paragraflarda sunuyoruz.

II. Yargıtay İçtihatları

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 16/09/2019, E. 2016/21615, K. 2019/8292:

“Davacı, davalı borçlu şirketin İstanbul İli Sarıyer İlçesinde inşa ettiği x adıyla bilinen projeden y Tipi 66 no.lu bağımsız bölümdeki villayı satın aldığını ve bedellerini de eksiksiz olarak ödediğini ancak dava konusu villada birçok ayıp ve eksikliklerin bulunduğunu, İstanbul 10. Sulh hukuk mahkemesinin 2012/33 D.İş sayılı dosyası ile yapılan tespitte dış cephede çatlaklar olduğunun, pencere mermerlerinde sızıntı olduğunun, havuz kaplamalarının kesik ve kusurlu olduğunun, balkon döşemesinin tekniğe uygun olmayışından iç duvarlarda rutubetlenme olduğunun, istinat duvarının eksik yapıldığının ve tehlikeli olduğunun, pencere ve balkon korkuluklarının paslanmış olduğunun, bitişik villalar arasında ısı ve ses izolasyonu olmadığının, çatıda ısı yalıtımı olmadığının tespit edildiğini ve yapılması gereken işlerin masraf tutarının 51.000,00 TL, nefaset tutarının 30.295,00 TL olmak üzere toplam 81.295,00 TL alacak ile eksikliklerin giderilebileceğinin tespit edildiğini, kusurlu ve eksik imalatların kendisi tarafından onarımının yaptırıldığını, söz konusu bedellerden misliyle harcama yapıldığını, bu bedellerin tahsili için davalı hakkında başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu beyan ederek davalının haksız itirazlarının iptaline, icranın devamına, haksız itiraz nedeniyle %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptaline, İstanbul 24. İcra dairesinin 2012/18157 esas sayılı takip dosyasında takibin, 71.346,00 TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek %9 yasal faiz oranından az olmamak üzere (artan oranlarda) devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

Dava, satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı konutta oluşan değer kaybının ve ayıp ve eksiklikler nedeniyle davacı tarafça yapılan onarım neticesinde ödenen bedellerin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davalı, ayıp ve eksik bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almaktadır.

Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.

Ayıp; yasa ya da sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır. Maddenin 2. fıkrasında; “Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.” denilmektedir.

Dava konusu bağımsız bölümün satışına dair sözleşme, bağımsız bölümün teslim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve davada uygulanması gereken 4077 sayılı TKHK’nın 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; malın ayıplı olması durumunda tüketici, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.

Hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporunda; davacı tarafın talebi üzerine İstanbul 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/33 D.İş sayılı dosyası ile tespiti yapılan dış cephede çatlak olması, pencere mermerlerinden sızıntı olması, havuz kaplamalarının kesik ve kusurlu olması, balkon döşemesinin tekniğe uygun olmayışından iç duvarlarında rutubetlenme olması, istinat duvarının eksik yapılması ve tehlikeli olması, pencere ve balkon korkuluklarının paslanmış olması, villada ısı ve ses izolasyonu olmaması, çatıda ısı yalıtımının olmaması hususlarının kullanımla ortaya çıkan gizli ayıp niteliğinde olduklarını, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen 24/11/2012 tarihli fatura ile dava konusu edilen ayıplı işlerin tamamlatılmış olduğunu, tespit dosyasında ayıplar için hesap edilen tutarların kadri maruf olup gizli ayıpların toplam değerinin dava tarihinde 44.000,00 TL kadar olabileceği, nisbi yönteme göre değer kaybı hesap edilecek olursa da değer azalmasının 27.346,00 TL olabileceği beyan edilmiş, mahkemece de; “Seçimlik haklarının kullanılması sebebi ile ortaya çıkan tüm masraflar tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren tarafça karşılanır, tüketici bu seçimlik haklarından biriyle birlikte 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Hükümleri uyarınca tazminatta talep edebilir, zira tüketici ayıplı malın onarımını yaptırdıktan sonra satmak istediğinde ayıplı olduğu için onarım görmüş bir mal vasfında satacağı için ayıplı mal ayıbı oranında değer kaybına uğrayacaktır. Bu sebeple davacı değer kaybına ilişkin ve onarım bedeline ilişkin taleplerinde haklıdır.” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve hem onarım bedelinin hem de ayıp nedeniyle bedel indirimi talebinin kabulüne karar verilmişse de yukarıda açıklandığı üzere 4077 Sayılı Kanun’un 4/2. maddesinde malın ayıplı olması durumunda tüketicinin seçimlik haklarının nelerden ibaret olduğu sayılmış olup, tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahip olduğunu düzenlenmiştir. Bu durumda, mahkemece, tüketicinin hangi seçimlik hakkını kullanmak istediğinin belirlenmesi ve söz konusu onarımların davacının taşınmazında bir değer kaybına yol açıp açmadığı ve davacının kanunun aradığı şekilde bu onarımlar nedeniyle onarım bedelleri hariç bir zararı bulunup bulunmadığı hususlarında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeyle ve yanılgılı gerekçeyle davacının bedel indirimi talebinin de kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. “

Araçtaki ayıbın giderilmesinden sonra değer düşüklüğü hususunun araştırılması

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 22.9.2020, E. 2020/4254, K. 2020/4590:

“Davacı, 25.12.2012 tarihinde dava konusu otomobili satın aldığını, aracın teslim alındıktan sonra bir yıl içerisinde dört beş defa farklı arızalar nedeniyle servise götürüldüğünü, bu haliyle aracın gizli ayıplı olduğunu ileri sürerek dava konusu otomobilin ayıpsız misli ile değişimine, bunun mümkün olmaması halinde ise sözleşmenin iptali ile araç için ödenen bedelin iadesine ve bunun yanında araç için ödenmiş olan kasko bedeli ile davacı tüketicinin uğramış olduğu 826,00 TL maddi zararın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar, açılan davanın haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.

İlk derece yargılama makamınca, davanın kabulü ile dava konusu aracın Ford Otosan A.Ş.’ye iadesi ve ayıpsız olan aynı nitelikli misliyle değiştirilmek suretiyle davacıya teslimine, İcra iflas kanunun 24. maddesinin infazda dikkate alınmasına, Davacının 1.050,00 TL kasko bedeli talebi ile 826,00 TL araç kiralama bedeli talebinin reddine karar verilmiş; tarafların istinaf talebi İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince incelenerek; Davalıların istinaf taleplerinin reddine, Davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile Soma 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16/11/2016 gün ve 2014/403 E., 2016/347 K., sayılı kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, Dava konusu aracın F. A.Ş.’ye iadesi ve ayıpsız olan aynı nitelikli misliyle değiştirilmek suretiyle davacıya teslimine, İcra İflas Kanunun 24. maddesinin infazda dikkate alınmasına, Davacının 1.050,00 TL kasko bedeli talebi ile 826,00 TL araç kiralama bedeli talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karar, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, sıfır km satın aldığı araçtaki üretimden kaynaklanan teknik bir hata nedeniyle satılanın ayıpsız misli ile değişimi istemi ile eldeki davayı açmıştır. Satışa konu araç üzerinde yaptırılan hükme esas alınan bilirkişi raporu ile dava konusu otomobilin kapı fitillerinin yıpranmış ve yerlerinden çıkmış olduğu, fitillerin özelliklerini yitirdiği ve bütün kapı fitillerinin komple değiştirilmesi gerektiği, bu nedenle aracın üretimden kaynaklı gizli ayıplı olduğu, aracın kullanımı sırasında ortaya çıkan diğer arızalarının ise yetkili servis tarafından garanti kapsamında yapılan parça değişimi ve onarımlar ile keşif tarihi itibariyle giderilmiş olduğu mütalaa edilmiştir.

Mahkemece, bu bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş ise de; binlerce farklı mekanik ve dijital parçanın bir araya getirilmesi suretiyle üretilen dava konusu ürünün tamiri mümkün bir parçasında oluşan giderilebilir bir arızanın dava konusu aracın ayıpsız misli ile değişimini gerektirip gerektirmediği hususunda yanılgıya düşülmüştür. 6502 sayılı yasanın 11/1. maddesinde, malın ayıplı olması durumda tüketicinin seçimlik hakları düzenlenmiştir. Bu seçimlik haklarda tüketici; bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici seçimlik haklarından herhangi birisini kullanabilecektir. Ne var ki tüketici bu hakkını kullanırken objektif iyiniyet kuralları içerisinde hareket etmek zorundadır.

6502 sayılı yasa 11/3. maddesinde “Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.” düzenlemesi mevcuttur.

Görüleceği üzere yasa koyucu, 11. maddenin birinci fıkrası ile tüketicinin seçimlik haklarını sıralama yoluyla düzenlemiş, bu seçimlik haklardan “ücretsiz onarım” ve “malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi” seçimlik haklarının kullanılması halinde karşı taraf için hakkaniyete aykırı olarak orantısız güçlüklerin ortaya çıkması halini ise tüketici insiyatifinde olan seçim hakkının bir istisnası olarak aynı maddenin üçüncü fıkrasında hüküm altına almıştır.

Bu açıklamalar ışığında somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi incelemesinde, dava konusu araçta ortaya çıkan arızaların kapı fitilleri dışındakilerin yetkili servis tarafından gerçekleştirilen onarımlar ile giderilmiş olduğunu bildirilmiştir. Hal böyle olunca mahkemece, davacının seçimlik haklarından misli ile değişim hakkını kullanmasının TMK’nın 2. ve 6502 sayılı yasa 11/3. maddeleri uyarınca hakkaniyete ve taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesine aykırı olacağından, aracın kapı fitillerine ilişkin ayıbın giderim ve var ise araç değeri üzerinde oluşturacağı değer düşüklüğü Bilirkişi marifetiyle tespit edilerek bu ayıp nedeniyle seçimlik hakkından bedel indirim uygulanmasının uygun olacağı değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken yazılı şekilde ayıpsız misli ile değişimine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (oybirliğiyle)”

III. Değerlendirme ve Görüşümüz

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 11/6. maddesinde, tüketicinin seçimlik haklarından1 biri ile birlikte 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminatta2 talep edebileceği hüküm altına alınmıştır.

Burada sorun, değer kaybı adı altında istenen tazminatın 6098/TBK bağlamında bir tazminat mı olduğu yoksa seçimlik haklardan biri mi (yani bedel indirimi niteliğinde mi) olduğudur. Şayet bedel indirimi niteliğinde kabul edilirse, tüketici aynı anda hem onarım bedelini hem de bedel indirimi bedelini talep edemeyecektir. Zira tüketici, seçimlik haklardan sadece birini kullanma hakkını haizdir. Kararda bu husus değerlendirilmemiştir.

Hemen belirtelim ki değer kaybı kavramı ile kastedilen, tüketicinin ayıplı mal nedeniyle kullandığı seçimlik hakları ile karşılanamayan maddi zararlardır. Başka bir deyişle, ayıp nedeniyle malın ticari (piyasa) değerinin düşmesi nedeniyle alıcının uğradığı maddi zararın karşılanması için talep edilen tazminat, değer kaybı tazminatı olarak adlandırılmaktadır.

Bu açıklamaya göre sorunun çözümünde şu ölçütün esas alınması gerektiğini düşünüyoruz: Onarımla maldaki ayıp tamamen giderildikten sonra alıcının (tüketicinin) karşılanması gereken bir zararı bulunmuyorsa TBK anlamında bir tazminat istenemez.3Ancak onarımla maldaki ayıp giderildikten sonra, onarım nedeniyle malın ticari (piyasa) değeri düşmüş ise alıcı (tüketici), TBK m.227/II bağlamında satıcıdan değer kaybı tazminatı talep edebilir.4 Şu hâlde maldaki ticari değer kaybının seçimlik haklarla (bedel indirimi, onarım bedeli) giderilmesi mümkün olmadığından,5 alıcı (tüketici), ayıplı mal satışından dolayı, hem seçimlik haklardan birini hem de değer kaybı tazminat talebini aynı anda satıcıya yöneltebilir.