Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İdari Yargılama Hukukunda Yargılamanın Yenilenmesi Sebebi Olarak Anayasa Mahkemesinin Bireysel Başvuru Kararları

Individual Application Decisions of the Turkish Constitutional Court as a Reason of Renewing the Trial in Administrative Justice Law

Talha ERDOĞMUŞ

Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen hükmün hak ihlali veya hukuka aykırılık taşıdığının sonradan tespit edilmesi halinde, kanunda sayılan durumlarda başvurulabilecek olağanüstü bir kanun yoludur. İdari yargılama hukuku bağlamında, yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) m. 53’te sayılan durumlarla sınırlı olup olmadığı süregelen bir tartışmadır. Bu bağlamda, doktrinde ve yargı kararlarında, istisnaları bulunmakla beraber, yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin sınırlılığı ve içtihat yoluyla genişletilemeyeceği görüşü kabul görmektedir. Fakat 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkânı tanınmasıyla tartışma farklı bir boyut kazanmıştır. 6216 sayılı Kanunun m. 50/2 hükmüne göre, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru neticesinde ihlal kararı vermesi halinde, ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilebilmektedir. Burada önceki tartışmadan farklılaşan, İYUK m. 53 hükmünde sayılmayan sebebin, içtihat yoluyla değil ayrı bir kanuni düzenlemeye dayanılarak yargılamanın yenilenmesi sebepleri arasına dahil edilip edilemeyeceği sorusudur. Bu durumda, 6216 sayılı Kanun m. 50/2’de yer alan “yeniden yargılama” ile kastedilenin teknik anlamda bir yargılamanın yenilenmesi olup olmadığı tartışılmaktadır. Özellikle İYUK m. 53/1-ı’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından bireysel başvuru neticesinde ihlal kararı verilmesinin bir yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak sayılması karşısında, Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurular yönünden bu soru daha anlamlı hale gelmektedir.

Yargılamanın Yenilenmesi, Anayasa Mahkemesi, Bireysel Başvuru, Yeniden Yargılama, 2577 sayılı İYUK m. 53, İdari Yargılama Hukuku.

The renewal of trial is an extraordinary legal remedy that can be applied in limited situations provided by the law (numerus clausus) against the finalized court decisions (res judicata) which are found to be violating the rights or illegal. Within the context of administrative justice, whether the reasons for the renewal of trial are limited in Art. 53 of Procedure of Administrative Justice Law No. 2577 (IYUK No. 2577) or not have been debating. In that sense, in the doctrine and judicial decisions, it is accepted that the reasons for the renewal of trial are limited and cannot be expanded through case law. However, with Law on The Establishment and Rules of Procedure of The Constitutional Court of Turkey No. 6216, the debate has gained an altered dimension with the opportunity of individual application to the Constitutional Court. According to Art. 50/2 of Law No. 6216, if the Constitutional Court decides on the violation as a result of the individual application, the file can be sent to the relevant court for retrial in order to eliminate the violation and its consequences. Here, distinguishing from the previous discussion, the question is focusing on whether the reason which is not designated in Art. 53 of IYUK No. 2577 but held in Law No. 6216 can be evaluated among the reasons for the renewal of trial. Therefore, it is discussed whether “retrial” in Art. 50/2 of Law No. 6216 may be considered as the renewal of a trial in technical terms. Especially, this question becomes more momentous in terms of individual applications to the Turkish Constitutional Court while regarding that the decision of violation as a result of the individual application by the European Court of Human Rights (ECHR) is considered as a reason for the renewal of trial in Art. 53/1-I of IYUK No. 2577.

Renewal of Trial, Turkish Constitutional Court, Individual Application, Retrial, Art. 53 of IYUK No. 2577, Administrative Justice.

Giriş

Yargılamanın yenilenmesi, mehaz Fransız Yargılama Usulü Kanunundan iktibas edilerek Tanzimat döneminin 1879 tarihli Usul-ü Muhakemat-ı Hukukiye Kanununda ilk olarak düzenlenmiştir. Akabinde, 1982 tarihli 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda “yargılamanın yenilenmesi” olarak yeniden isimlendirilene kadar idari yargılama usulüne ilişkin tüm temel kanunlarda iade-i muhakeme veya muhakemenin iadesi isimleriyle var olan köklü bir hukuki kuruma dönüşmüştür.1 Tarihsel süreçte idari yargılama hukuku alanında yargı teşkilatı ve kanun yolları yönünden önemli değişiklikler yapılmasına rağmen yargılamanın yenilenmesi kurumunun özü itibariyle değişikliğe uğramadan muhafaza edilmesi dikkat çekicidir.

Yakın geçmişte, 28 Haziran 2014 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile idari yargılama hukuku alanında önemli değişiklikler yapılmış, olağan kanun yollarına istinaf eklenerek üç aşamalı bir sisteme geçilmiş ve karar düzeltme kanun yolu ortadan kaldırılmıştır. Yargılamanın yenilenmesi kurumu ise değişikliklerden etkilenmeden varlığını sürdürmektedir. Tüm bu tarihi serencama bakıldığında yargılamanın yenilenmesi kurumunun idari yargılama hukuku için yerleşik ve köklü bir anlam ifade ettiği sonucuna varılabilecektir.

Köklü bir hukuki kurum olmasına rağmen yargılamanın yenilenmesi sınırlı sayıda durum için başvurma imkânı tanınan ve oldukça az sayıda başvuruya konu edilen bir kanun yoludur.2 Bu durumun ilk sebebi yargılamanın yenilenmesinin olağanüstü bir kanun yolu olmasıdır. İkinci sebebi ise bu kanun yoluna yalnızca kanunda sayılan hallerde başvurulabilmesidir. Zira, yargılamanın yenilenmesi kanun yoluna başvuru sebeplerinin sınırlı sayıda olduğu (numerus clausus) ve kıyas yoluyla genişletilmesinin mümkün olmadığı yönünde hem medeni yargılama hukuku hem ceza muhakemesi hukuku hem de idari yargılama hukuku alanlarında fikir birliği bulunduğu ifade edilmektedir.3 Danıştay da yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin kıyas yoluyla genişletilemeyeceği görüşündedir.4 İdari yargılama hukuku özelinde bu sınırlı sebeplerin sayıldığı temel hüküm İYUK m. 53’tür. Madde hükmünde, kararın esası ve hukuka uygunluğunu etkileyecek nedenlerin sonradan anlaşıldığı çeşitli durumlar sayılarak, bu durumlardan birisinin gerçekleşmesi halinde kesinleşen hükmün kaldırılması ve yeniden bir yargılama yapılarak karar verilmesi için esas hakkında karar veren mahkemeye başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.

2010 yılındaki Anayasa değişiklilerinin ardından Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun açılması ve akabinde yürürlüğe giren 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un m. 50/2 hükmünde ihlal tespit edilen hallerde, “ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir.” ibaresine yer verilmesiyle yargılamanın yenilenmesi kurumu açısından yeni bir tartışma doğmuştur. Tartışmanın özü, 6216 sayılı Kanunun m. 50/2 hükmünde geçen “yeniden yargılama” ibaresinden yola çıkarak, bireysel başvuru sonucunda ihlal kararı verilmesinin ayrıca düzenlenmiş bir yargılamanın yenilenmesi sebebi sayılıp sayılamayacağı sorusuna dayanmaktadır. Bu soru, idari ve diğer yargılama hukuku alanlarında yargılamanın yenilenmesi sebepleri yönünden geçerlilik bulan sınırlı sayı ilkesi ve kıyas yoluyla genişletme yasağının bir istisnasını teşkil edip etmediği yönünden önem arz etmektedir. Bu soru bağlamında netleştirilmesi gereken diğer bir husus ise 6216 sayılı Kanunun m. 50/2 hükmünde yer verilen “yeniden yargılama” usulünün teknik olarak yargılamanın yenilenmesi sayılmasının mümkün olup olmadığıdır. İdari yargılama hukuku açısından bu tartışmanın önemi, İYUK m. 53’te yer almayan ve fakat bir başka kanunda belirtilen durumun diğer bir yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabulüne ilişkindir.

Bu çalışmada öncelikle, yargılamanın yenilenmesi kurumunun amacı ve kapsamı üzerinde durulacaktır. Ardından, İYUK m. 53/1-ı’da AİHM tarafından ihlal kararı verilmesinin bir yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak sayıldığı dikkate alınarak, AİHM ve Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru ve sonuçlarının idari yargılama hukukuna etkisi değerlendirilecektir. Son bölümde ise, her iki yöndeki görüşlere ve gerekçelerine değinilerek neden Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru neticesinde ihlal kararı verilmesinin ayrıca bir yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilmesi gerektiği gösterilmeye çalışılacaktır.

Çalışmamızda bu tartışma esas olarak, idari yargılama hukuku ve İYUK m. 53 hükmü çerçevesinde ele alınacaktır. Öte yandan, aynı tartışma medeni usul hukuku ve ceza muhakemesi hukuku yönünden de güncelliğini sürdürmekte olduğundan ilgili bölümlerde bu alanlardaki doktriner görüşlerden de yararlanılacaktır.

I. Yargılamanın Yenilenmesi Kurumunun Amacı ve Kapsamı

Yargılamanın yenilenmesi, kesin hükme dönüşmesiyle birlikte gerçeğe uymasa dahi hukuki gerçeklik halini alan bir kararının sahip olduğu dokunulmazlık ve değişmezlik imtiyazının ortadan kaldırılmasına imkân veren olağanüstü bir kanun yoludur.5 Bir diğer ifadeyle, yargılamanın yenilenmesi, adaletin sağlanması amacıyla kesin hüküm halini alan ve kural olarak dokunulmaz hale gelen kararlara karşı yeni bir başvuru imkanı tanımaktadır.6 Bu sayede, yargılama sürecinde meydana gelen çeşitli ağır hata ve eksiklikler sebebiyle hukuka aykırı şekilde maddi anlamda kesinleşen hüküm ortadan kaldırılmakta ve daha önceden kesin olarak karara bağlanmış bir uyuşmazlık hakkında yeniden yargılama ve inceleme gerçekleştirilmektedir.7 Böylece, hukuka aykırılık taşıyan kesin hükmün hukuk aleminde varlığını sürdürmesi önlenmektedir.

Türk hukukunda kesinleşme kriterini esas alan görüşe göre istinaf ve temyiz olağan kanun yolları; yargılamanın yenilenmesi ise olağanüstü kanun yoludur.8 Bu kritere göre kanun yolları, nihai kararın kesinleşmesini önleyen olağan (temyiz ve istinaf) ve kesinleşen karara karşı başvurulan olağanüstü (yargılamanın yenilenmesi) kanun yolları olarak birbirinden ayrılmaktadır. Kesinleşen hükmün kaldırılmasının yoluysa yeni ve bağımsız bir davadır.9 Daha detaylı ifadesine göre yargılamanın yenilenmesi, kesin hüküm halini alarak neticelenen daha önceki süreç haricinde gelişen çeşitli durumlara bağlı olarak dosyanın yeniden ele alınmasını sağlayan dava biçiminde görülen bir hukuki çaredir.10 Bu sebeple, şeklen henüz kesinleşmemiş kararlara karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacaktır.

Yargılamanın yenilenmesi olağanüstü nitelikte bir kanun yolu olduğu için ancak kanunla öngörülen sınırlı sayıda durum için bu yola başvurulabilmektedir. Aksi halde, kesin hükümden beklenen uyuşmazlığın nihai olarak sonlandırılması ve hukuki durumda istikrar sağlanması amaçları gerçekleşmeyecektir.11 İdari yargılama hukuku açısından, yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin yer aldığı kanun hükmü İYUK m. 53’tür. Madde hükmünde belirtilen “aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir.” ibaresiyle yargılamanın yenilenmesi sebepleri sayma yoluyla gösterilmiştir. Sayılan bu sebeplerden birisinin gerçekleşmesi durumunda asıl davanın yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurmada menfaati olan tarafının, bu yola başvurabileceği ifade edilmektedir.12

Yargılamaların yenilenmesi taleplerinin hangi mercie yöneltileceği ise bir diğer sorudur. İYUK m. 53/2 hükmünde yargılamanın yenilenmesi yönündeki taleplerin “esas hakkında karar veren mahkeme” tarafından karara bağlanacağı belirtilmektedir. Esas hakkında karar veren mahkeme, ilk derece mahkemesinin verdiği kararın istinaf edildiği ve fakat bu başvurunun bölge idare mahkemesi tarafından reddedildiği durumlarda ilk derece mahkemesidir. Buna mukabil, istinaf başvurusunun kabul edildiği ve ilk derece mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulması halinde artık esas hakkında karar veren mahkeme bölge idare mahkemesidir. Nitekim doktrinde de bu yaklaşım benimsenmekte13 ve Danıştay’ın da görüşünün bu yönde olduğu ifade edilmektedir.14

Örnek Danıştay kararında görüleceği üzere,15 İYUK’ta ayrı bir yargılama usulüne tabi tutulan ivedi yargılama ve merkezi sınavlara ilişkin durumlarda ise klasik temyiz incelemesinden farklı olarak Danıştay’a gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yapma yetkisi tanınmış olduğundan, belirtilen durumlar için yargılamanın yenilenmesine konu edilecek karar Danıştay tarafından işin esasına girilen temyiz kararı olacaktır.16 Buna ek olarak Danıştay Kanunu m. 24 ve diğer ilgili kanunlarda yer alan hükümlere göre, Danıştay’ın ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı davalarda esastan verdiği kesinleşen kararlar için de yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilebilecektir.17 Fakat, yargılamanın yenilenmesi talebi temyiz merciinin onama, bozma veya ret kararlarına karşı istenemeyecektir.18 Ayrıca, temyiz kararlarının yanı sıra ara kararlar, yürütmenin durdurulması kararları, ilk inceleme aşamasındaki kararlar, davanın açılmamış sayılması kararı, davayı sonuçlandıran taraf işlemleri, yargısal olmayan kararlar, görev ve yetki uyuşmazlığına ilişkin kararlar, uyuşmazlığı esastan çözmeyen kararlar ve yargılamanın yenilenmesi üzerine verilen kararlar yönünden yargılamanın yenilenmesi talep edilemeyecektir.19 Ara kararlarda olduğu gibi, davayı sonuçlandıran taraf işlemleri feragat, sulh ve kabul yönünden de yargılamanın yenilenmesinin talep edilemeyeceği ifade edilmektedir.20

Kesinleşen tüm kararların sürekli olarak yeniden yargılamaya tabi tutulmasının hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleriyle bağdaşmayacağı şüphesizdir. Bu sebeple kanun koyucu, kesin hüküm etkisini bütünüyle işlevsiz kılmamak için yargılamanın yenilenmesi nedenlerini kanunda sayma yoluna gitmiştir. Bununla birlikte, kesin hüküm, sınırlı sayı ilkesi, hukuki belirlilik ve güvelik ilkeleri ile adalet ve hakkaniyet arasında bir denge kurma ihtiyacı yargılamanın yenilenmesi yolunun amacı olarak ifade edilebilir. Bu amaca uygun bir kapsamın, sınırlarını belirginleştirmek önemli olmakla beraber mutlak bir katılık içine hapsedildiği takdirde beklenen dengenin kurulabilmesi zor gözükmektedir.

Yargılamanın yenilenmesi sebepleri 6100 sayılı HMK m. 375 ve 5271 sayılı CMK m. 311 hükümlerinde olduğu gibi idari yargılama hukuku alanında temel kanun olan İYUK’un m. 53/1 hükmünde sayılmış bulunmaktadır. Doktrinde, yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin kanunda sayma yoluyla sınırlandığı ve içtihatla genişletilemeyeceği konusunda görüş birliği bulunduğu belirtilmektedir.21 Yargılamanın yenilenmesi kanun yolunun kesin hükmü kaldıran bir etkiye sahip olduğu dikkate alındığında sınırlı sayı ilkesine tabi kılınması isabetli gözükmektedir. Ancak yargılamanın yenilenmesi yoluyla amaçlanan kesin hükmün koruyucu etkisinden yararlanan bir hukuka aykırılığın giderilmesi olduğu için, hukuki kurumun amacına uygun kuşatıcı bir yaklaşıma sahip olunmalıdır. Bu bağlamda, kesin hüküm ilkesinin kural ve yargılamanın yenilenmesinin istisna olduğu unutulmadan sayılan sebeplerin genişletici bir yoruma tabi tutulabileceği ifade edilmektedir.22 Genişletici yaklaşımın sınırı ise kesin hüküm ve hukuka aykırılık dengesinin gözetilmeye devam etmesidir. Bu nedenle, İYUK m. 53/1’de sayılmayan bir durumun yargılamanın yenilenmesi sebepleri arasına katılabilmesi için yine bir kanun maddesiyle düzenlenmesi gerekmektedir.

İdari yargılama hukuku bağlamında, yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin içtihat yoluyla genişletilmesine ilişkin tartışma 2017 yılındaki Anayasa değişikliğiyle kaldırılan AYİM’in 1990’lı yıllara ait bir kararından doğmuştur.23 Tartışma, AYİM 1. Dairesinin 28.12.1993 tarihli E. 1993/815, K. 1993/1205 sayılı kararda, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun m. 64 hükmünde sayılmamış olmasına rağmen, hükme esas alınan kararın Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesini ayrıca bir yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul etmesi üzerine ortaya çıkmıştır. Ancak AYİM’in sonraki tarihli kararlarında bu yaklaşımından vazgeçtiği ve görüş değişikliğine gitmesinde Yargıtay karalarının etkili olduğu anlaşılmaktadır.24 Belirttiğimiz gibi doktrinde, yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin sayma yoluyla belirlendiği ve kıyas yoluyla genişletilmesinin mümkün olmadığı görüşü hakimdir.25 Bu görüşü destekler şekilde, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Kıta Avrupası hukuk sistemi yaklaşımına göre, yargılama hukukuna ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu ve içtihat yoluyla genişletilemeyeceği hatırlanmalıdır.26 Danıştay kararlarında da olağanüstü bir kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin kanunda sayılan durumlarla sınırlı kabul edildiğine vurgu yapılmalıdır.27 Dolayısıyla, yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin belirlenmesi için kanunilik ölçütü esas alınmaktadır.

İYUK m. 53/1 hükmüne baktığımızda, yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabilecek durumların madde hükmünde sayılanlarla sınırlandığına dair kesinlik belirten açık bir ifade bulunmadığı göze çarpmaktadır. Buna karşılık, yargılamanın yenilenmesi usulünün düzenlendiği İYUK m. 55/3 hükmünde yargılamanın yenilenmesi taleplerinin “kanunda sayılan” nedenlere dayanmaması halinde reddedileceği açıkça belirtilmiştir. Bu aşamada, İYUK m. 55/3 hükmünde zikredilen “kanunda sayılan” ibaresi üzerinde durmak gerekir. Doktrinde yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin İYUK’ta sayılanlar ile sınırlı anlaşılmaması gerektiği ve “kanunda sayılan” ibaresinin kanun koyucu tarafından bilinçli bir tercih olduğu belirtilmektedir.28 Zira, 2577 sayılı İYUK kapsamında kanun koyucunun münhasıran İYUK’u işaret ettiği durumlarda, İYUK m. 55/5’te olduğu gibi, açıkça “bu kanun” ifadesine yer verdiği ancak İYUK m. 55/3’te yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin kanunda sayılmasını kurala bağlarken münhasıran “bu kanun” ifadesini kullanmadığına dikkat çekilmektedir.29 Bu yaklaşımı destekler biçimde farklı yazarlar da İYUK haricinde başka kanunlarda yer alan hükümlerle yargılamanın yenilenmesi sebebi belirlenmesinin mümkün olduğu sonucuna varmaktadır.30

Hukuk güvenliği, belirlilik ilkesi ve adalet dengesini gözeten ve kanunilik ölçütünü esas alan bir yaklaşımla denebilir ki, idari yargılama hukuku açısından yargılamanın yenilenmesi sebepleri İYUK veya İYUK dışında bir kanunla düzenlenebilen ancak içtihat yoluyla genişletilemeyen bir sınırlılığı ifade etmektedir. Diğer bir ifadeyle, kanaatimizce, kanunilik ölçütü esas alınmak koşuluyla yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin İYUK gibi temel yargılama hukuku kanunları dışındaki kanunlarla da düzenlenebilecektir.