Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Ticaret Ortaklıklarında Bölünme Kavramı, Türleri ve İşleyiş Süreci

Spin-Off Concept, Types and Operation Process in Commercial Partnerships According to Turkish Commercial Code No. 6102

Gizem YILMAZ

Ekonominin gelişerek uluslararası bir boyut kazanması şirket yeniden yapılandırılmalarına ait yasal bir düzenleme ihtiyacını beraberinde getirmiştir. Nitekim küçük işletmelerin uluslararası sahada faaliyet gösterebilmesi, büyümeleri veya yeniden yapılandırılmaları ile mümkün olabilmektedir. Ancak bazen bu uğurda yapılan birleşme ve tür değiştirme işlemleri başarılı sonuçlar vermeyebilir. Bu gibi durumlarda, büyümenin kontrol altına alınabilmesi için bölünmeler gerçekleştirilmektedir. Böylece sermayenin bölünerek daha küçük veya farklı şirketler altında verimli bir şekilde yönetilmesi sağlanabilmektedir. Bu anlamda bölünme, sermaye şirketlerinin devamlılığının sağlanmasına hizmet etmektedir. Kara Avrupası ve Anglosakson hukuk sistemlerinde yer bulan bölünme kurumu, Türk hukukunda ancak mevzuatın Avrupa Birliği’ne uyumlu hale getirilmesi çerçevesinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile özel hukuk anlamında ayrıntılı düzenleme alanı bulabilmiştir. Huzurdaki çalışma ise, taşıdığı öneme rağmen henüz Türk Ticaret Hukuku’nda yeni sayılabilecek bölünme modelinin TTK m.159-179 arasındaki düzenlemeler çerçevesinde incelenmesini konu edinmekte, bölünme kurumuna yönelik çeşitli yorum, eleştiri ve öneriler getirmektedir.

Bölünme, Sermaye Şirketlerinde Yeniden Yapılandırma, Kısmî Küllî Halefiyet, Yavru Şirket, Ortaklıktan Ayrılma Hakkı, Bölünmeden Sorumluluk.

The development of the economy and acquiring an international dimension brought about the need for a legal regulation for company reconstructions. As a matter of fact, the ability of small businesses to operate in the international field is possible with their growth or restructuring. However, sometimes mergers and entity changes performed with this purpose may not yield successful results. In such cases, spin-offs are performed in order to take the growth under control. So that it can be ensured that the capital may be managed efficiently under smaller and different companies by dividing. In this sense, the spin-off serves to ensure the continuity of capital companies. The spin-off institution, which has a place in the legal systems of European Civil Law and Common Law, was able to find a detailed regulation area with the Turkish Commercial Code No. 6102 which entered into force within the framework of harmonizing the legislation with the European Union. The present study, on the other hand, discusses the examination of the spin-off model, which can be considered new in Turkish Commercial Law despite its importance, within the framework of the regulations between Articles 159-179 of the Turkish Commercial Code and brings comments, criticisms and suggestions for the spin-off institution.

Spin-Off, Stock Corporation Reconstruction, Partial Complete Succession, Subsidiary Company, Right to Leave Partnership, Liability in Spin-Off.

I. Giriş

Ulaşım imkânları ve teknolojinin gelişmesiyle üretim ve hizmet sektörünün sınırlar ötesi bir nitelik kazanması kaçınılmaz olmuştur. Bu üretimi ve hizmeti sunan, genel olarak sermaye şirketleridir. Dünya ekonomisinin lokomotifi olan sermaye şirketlerinin, ürün, üretim ve hizmetlerini uluslararası boyuta taşıyabilmesi için merkezden ya da çekirdek faaliyet konusundan ayrılması gerekebilir. Şirketlerin farklı ülkelerde farklı faaliyet alanlarında hizmet sunabilmesi ise, genellikle yeniden yapılandırılmasıyla mümkün olur. Sermayenin yani ortaklıkların yeniden yapılandırılmasına duyulan bu ihtiyacın nasıl karşılanabileceğine dair dünya üzerinde yapılan özel (maddî) hukuk çalışmaları neticesinde oluşan hâkim görüş, yeniden yapılandırma modellerinin birleşme, bölünme ve tür değiştirme şeklinde gerçekleştirilebileceği yönündedir.

Yeniden yapılandırma modellerinden çalışmamız kapsamında inceleyeceğimiz bölünme modeli, Kara Avrupası hukuk sisteminde özel hukuk anlamında kapsamlı olarak ilk defa Avrupa Topluluğu1 tarafından çıkarılan 17.12.1982 tarih ve 82/891/EEC sayılı VI. Konsey Yönergesiyle2 düzenlenmiştir. Yönergeyi takip eden Topluluk üyesi ülkelerin hukuk sistemlerinde de bu alanda kapsamlı mevzuat çalışmaları yapılmış ve iç hukukları Yönerge ile uyumlu hale getirilmiştir. Böylece, Anglosakson hukuk sisteminin geçerli olduğu ABD ve Birleşik Krallık’ta uygulanmakta olan bölünme kurumu, Almanya ve İsviçre gibi Avrupa ülkelerinin hukuk sistemlerinde de ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Türkiye’de ise şirket yeniden yapılandırmaları, 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girmesinden önceki dönemde dar kapsamda ve sadece vergisel anlamda düzenlenmekteydi. Gerek uygulamada gerek öğretide çokça eleştirilen bu durum, Türk özel hukukunda da yeniden yapılandırma modelleri hakkında özel ve ayrıntılı düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu göstermiştir. Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde mevzuatın Birlik hukukuna uyumlaştırılması gerekliliği, bu ihtiyacın karşılanması için önemli bir fırsat doğurmuştur. Bu vesileyle Türkiye de, tıpkı diğer AB üyesi devletler gibi ticaret hukukuna dair mevzuatını yenilemiş ve şirket yeniden yapılandırmalarını, İsviçre Birleşme Kanununu esas alarak TTK’de ayrıntılı bir şekilde düzenlemiştir. Temmuz 2004’te yürürlüğe giren İsviçre Birleşme Kanunundaki (Fusionsgesetz) birleşme, bölünme ve tür değiştirmeye ilişkin hükümlerde, Avrupa Ekonomi Topluluğu’nun 78/855 ile 82/829 sayılı yönergeleri dikkate alınmıştır.3

Huzurdaki çalışmada, bölünme sürecine ilişkin incelemelere geçmeden önce, bölünmenin Türk Ticaret Kanunundaki düzenlemesine kavuşmasından önceki uygulamasına kısaca değinilecektir. Türk hukukunda, vergi mevzuatıyla vergisel boyutu düzenlenen şirket yapılandırmaları, Türk Ticaret Kanunuyla özel hukuk anlamında bir tanıma, unsurlara, işleyiş sürecine ve sonuçlara kavuşturulmuştur. Bu kurumun işleyiş sürecinin mevcut düzenlemelere göre nasıl gerçekleştirildiği ise, çalışmanın esas konusunu oluşturmaktadır. Yeniden yapılandırma modellerine ilişkin ortak hükümler, TTK m. 176 ve devamında yer alan bölünmeden sorumluluk hükümleri, bölünmenin sonuçları ve TTK m. 191-193 arasında düzenlenen davalar ise, çalışmanın kapsamı dışında olduğundan incelemeye alınmayacaktır.

II. Bölünmenin Düzenlendiği Mevzuat Hükümlerinin Zaman Yönünden İncelenmesi

6102 sayılı TTK’nın tatbikatı, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunla4 düzenlenmiştir. 6103 sayılı Uygulama Kanununun “Eski hukukun ve Türk Ticaret Kanununun uygulanacağı hâller” başlıklı 2’nci maddesinin birinci fıkrasının a ve b bentlerinde;5 TTK’nın yürürlüğe girmesinden önce meydana gelen olayların ve gerçekleşmiş hukukî fiillerin bağlayıcılıklarına ve hukukî sonuçlarına, bu sonuçlar TTK yürürlüğe girdikten sonra meydana gelmiş olsa dahi, söz konusu olayın gerçekleştiği tarihteki yürürlük kanunu hükümleri uygulanır, denilmektedir. Dava, 6102 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra açılmış olsa dahi mahkeme, uyuşmazlığı çözerken işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte olan önceki kanun hükümlerini uygulamakla yükümlü olacaktır.6 Söz konusu düzenlemeye göre, bölünmeye ilişkin işlemlerle ilgili bir uyuşmazlık çıktığında, bu işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerinin uygulanması gerekir.7

Bölünme kurumu, esasen doğurduğu hüküm ve sonuçlar itibarıyla bir ortaklıklar hukuku meselesi olsa da 6102 sayılı Kanuna kadar maddî hukuk yönünden kapsamlı bir düzenlemeye sahip olmamıştı.8 Günün ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bazı kanun, kararname ve tebliğlerde bölünmeye ilişkin hükümlere yer verilmiş olsa da bu düzenlemelerin hiçbiri, bölünmenin ortaklıklar hukukunda nasıl cereyan edeceğini göstermeye yeterli değildi.

Hukukumuzda, bölünme kurumuna ilişkin hükümler veya kararlar içeren düzenlemelere bakıldığında, ilk olarak 08.06.1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin 3’üncü maddesi9 ve Sigorta Murakabe Kanununun “Birleşme, Devir ve Portföy Devri” başlıklı 24’üncü maddesiyle10 karşılaşılmaktadır. Bu düzenlemeleri, tarım satış kooperatiflerinin ayrılması amacıyla düzenlenen 30.04.1985 tarihli ve 3186 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun 25’inci ve 26’ncı maddeleri takip etmektedir.11 Akabinde, bir Bakanlar Kurulu Kararnamesiyle bölünme kararı verildiği görülmektedir. 12.08.1993 tarihli ve 93/4789 sayılı Kararnameyle12 Türkiye Elektrik Kurumu, “Türkiye Elektrik Üretim ve İletim Anonim Şirketine” ve “Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketine” bölünmüş ve böylece iki ayrı devlet teşekkülü oluşturulmuştur.13 Özelleştirme Kanununun, 27.11.1994 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak 4046 sayılı Kanunla değiştirilen 20’nci maddesinde de anonim şirketlerin aynî sermaye koyarak mevcut aktiflerini devretmek suretiyle bölünebilmesine imkân verilmiştir.14

Bu düzenlemelerin yanı sıra, vergi hukuku ile ilgili kurallar bakımından da bölünmeye yer verildiği görülmektedir. Kurumlar Vergisi Kanununda15 4684 sayılı Kanunla16 yapılan değişiklikle 38’inci maddede17 bölünme kurumu düzenlenmiş, bölünme işleminin kurumlar vergisinden muaf tutulacağı belirtilerek yeniden yapılanmanın masrafsız şekilde gerçekleştirilmesi düzenlenmiştir.18 Bu Kanundan sonra kabul edilen 13.06.2006 tarih ve 5520 sayılı KVK’nın 19’uncu maddesinde ise bölünme kurumu, “Devir, Bölünme ve Hisse Değişimi” başlığı altında, önceki Kanundan daha açık ve net bir şekilde ifade edilmiştir.19 Ancak bu düzenlemeler, hiç şüphesiz bölünmenin maddî hukuk cephesini içermemektedir.

Bölünmeye dair maddî hukuk anlamında yeterli bir mevzuat oluşturulana kadar uygulamadaki ihtiyaca cevap vermek ve böylece bölünmenin işlerliğini sağlamak amacıyla Maliye Bakanlığı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından ortaklaşa çıkarılan “Anonim ve Limited Şirketlerin Kısmî Bölünme İşlemlerinin Usul ve Esaslarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğle”20 ile Kurumlar Vergisi Kanunundaki hükümler dayanak alınarak kısmî bölünmenin maddî hukuk cephesi düzenlenmiştir.21 Ticaret Sicil Müdürlüklerinin işini bir nebze kolaylaştıran22 bu Tebliğ’in ardından, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından 21.11.2003 tarihli ve 60/193 sayılı “Halka Açık Anonim Ortaklıkların Bölünmelerinde Uyulacak Esaslar” kararı gündeme getirilmiştir.23

Görüldüğü üzere, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda bölünme düzenlenmemiş ve bu boşluk, yukarıda bir kısmına yer verdiğimiz hükümler dairesinde doldurulmaya çalışılmıştır. Sermaye Şirketlerinin Bölünmesi Tebliğ kapsamında öngörülmüşse de aynî sermaye koymak suretiyle gerçekleştirilecek bu bölünmenin, yalnızca kısmî bölünme olarak gerçekleştirilebildiğini belirtmek gerekir.24 Söz konusu bölünme usulü,25 gerek ticaret hukuku anlamında bir içeriğe sahip olmaması gerek 6102 sayılı TTK’nın kabulüyle geçerliliğini yitirmiş olması sebebiyle eldeki çalışmada ayrıca incelenmeye gerek görülmemiştir.