Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Bağlı Şirket Yönetim Kurulu Üyesinin Bilgi Alma Hakkı

Right to Obtain Information of the Subsidiary Company Board Member

Ayşe ŞAHİN

TTK’nın şirketler topluluğuna ilişkin hükümlerinde, topluluk içinde topluluk ilişkileri hakkında bilgi almaya yönelik özel düzenlemeler (TTK 199-200) mevcut olmakla birlikte, bu özel düzenlemeler, bazı istisnalar dışında, hâkim şirket etrafında, hâkim şirket ile ilgili menfaat sahipleri lehine kurgulanmıştır. Buna karşılık bağlı şirket pay sahibi veya yönetim kurulu üyesinin, topluluk ilişkileri ve işlemleri hakkında bilgi alma hakkını düzenleyen özel bir düzenleme mevcut değildir. Kanun’daki bu yaklaşım karşısında, kanun koyucunun bağlı şirket pay sahibi veya YK üyesine, hâkim şirkete yönelik olarak, topluluk ilişkileri konusunda bilgi alma olanağı tanımak istemediği için mi böyle bir düzenlemeye yer vermediği, yoksa, bağlı şirket YK üyesinin TTK 392 hükmüne dayalı olarak topluluk hakkında bilgi alma olanağını kullanmasını mı öngördüğü sorusu sorulabilecektir. Bu soru bağlamında, ilk olarak bağlı anonim şirket YK üyesinin topluluk şirketleri hakkında bilgi almaya dair korunmaya değer menfaatinin bulunup bulunmadığı hususu ele alınacaktır. Devamında genel hüküm niteliğindeki TTK 392 hükmünün ne ölçüde bağlı şirket YK üyesinin, topluluk ilişkileri ile ilgili bilgi alma hakkına yasal temel oluşturabileceği hususu incelenecektir. Son olarak, TTK 392 hükmünün bu amaca yönelik olarak “genişletilerek” uygulanmasına ilişkin hukuki sorular ele alınacak, hükmün, bağlı şirket ile hâkim şirket arasındaki bilgi akışını sağlamak bakımından ne kadar efektif olduğu değerlendirilecektir.

Bağlı Şirket Yönetim Kurulu, Bilgi Alma Hakkı, Bilgi Akışı, TTK 392, TTK 199, Şirketler Topluluğu.

Although there are special legal regulations (Turkish Commercial Code TCC 199-200) for obtaining information regarding companies within a group, these special regulations, with some exceptions, are designed around the controlling company and in favor of the stakeholders of to the controlling company. On the other hand, there is no special regulation concerning the right of the subsidiary company shareholder or board member to obtain information about community relations and transactions. In view of this approach in the Law, can be asked the question whether it is because the legislator does not prefer to provide such right for board member of the subsidiary company, or it is because the legislator favor the use of the right to obtain information on the basis of the article 392 of the TCC. In the context of this question, first of all it will be evaluated whether board member of the subsidiary company has a worthwhile interest in obtaining information concerning group companies. Subsequently, it will be examined to what extent TCC 392, which is a general provision, can constitute a legal basis for the right to obtain information about group of companies, of the subsidiary board member. Finally, legal questions regarding the application of the TCC 392 in the above mentioned context will be discussed and the efficiency of the provision in ensuring the flow of information between the subsidiary and the parent company will be evaluated.

Subsidiary/Affiliated Company Board of Directors, Right to Obtain Information, Information Flow, TCC 392, TCC 199, Group of Companies.

Giriş “Çıkar Çatışmaları”

6102 s. Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun ve 6362 s. Sermaye Piyasası Kanunu’nun ortaklıklar hukukuna ilişkin birçok hükmünün temelinde menfaat ihtilaflarını ve çıkar çatışmalarını düzenleme, önleme veya çözme amacı bulunmasına karşılık “menfaat ihtilafı”, yasal bir terim olarak Kanunda düzenlenmemiş veya tanımlanmamıştır. TTK’nın 393. maddesinde hem “menfaat çatışması”, hem “menfaat uyuşmazlığı” kavramlarına yer verilmiş, bunun dışında TTK’da menfaat ihtilafı terimine yer verilmemiş; Sermaye piyasası hukuku alanında Kurumsal Yönetim İlkeleri Tebliği (KYİ)’nin özellikle ilkelere ilişkin ek’inde1 pek çok maddede “çıkar çatışması” kavramına ilkesel düzlemde yer verilmiştir.

Şirketler hukukunda menfaat ihtilafları veya çatışmaları, tarafları, konuları ve niteliklerine göre kategorize edilebilir.2 Menfaat çatışmalarının kategorize edilmesi, çözüm yolunun ve çatışmaların sınırlandırıcı etkilerinin belirlenmesine yardımcı olabilir. En başta şirket yönetimi ve çoğunluk pay sahipleri ile azınlık pay sahipleri arasındaki menfaat çatışmaları şirket uyuşmazlıkları içinde önemli bir yer tutar. Şirketler hukukunda söz konusu olan azınlık-çoğunluk pay sahipleri arasındaki menfaat çatışmaları, şirketler topluluğunda, hâkim şirket ile bağlı şirketin grup dışı pay sahipleri, alacaklıları arasındaki çatışmalar görünümünde ortaya çıkmaktadır.3 TTK’nın şirketler topluluğuna ilişkin hükümleri, en temelde bu menfaat çatışmalarının çözümlenmesi ve özellikle hâkim şirket ile bağlı şirket menfaatleri çatışmasında bağlı şirket yönetim kurulları ve bağlı şirket ile ilgili menfaat sahiplerinin korunması amacına yönelmiştir.4 Çalışmamız bu çerçevede toplulukta bağlı şirket yönetim kurulu üyelerinin karşı karşıya olduğu menfaat çatışmaları ve bilgi alma hakkının bu çatışmaları çözmedeki işlevi ile ilgilidir.

Yönetim kurulu (YK) yönünden bir ayrım yapılacak olursa, TTK m.393 hükmünde düzenlenen müzakereye katılma yasağında olduğu gibi, belirli bir olay veya karar bağlamında ortaya çıkan, münferit ve geçici nitelikte menfaat ihtilafları bulunabileceği gibi, yönetim kurulu üyesinin, hukuki statüsü ve temsil ettiği menfaatler nedeniyle, sürekli olarak menfaat çatışması ile karşı karşıya kalmasına neden olan bir konumda bulunması söz konusu olabilir.5 Bu anlamda menfaat çatışmaları, bağımsız bir anonim şirket yönetim kurulunda, özellikle kamu veya özel hukuk tüzel kişilerinin temsilcisi konumunda olan veya TTK 360 hükmü gereğince atanan temsilci üyeler açısından veya hâkim şirket menfaati ile bağlı şirket menfaatleri çatışmasında kalan bağlı şirketin YK üyeleri açısından söz konusu olabilir.6

I. Çıkar Çatışmalarının Çözümünde Bilgi Alma Hakkı

Kısmi hâkimiyet durumunda bağlı şirket YK üyelerinin TTK m.369 gereğince bağlı şirketin menfaatlerini gözetmekle yükümlü olmalarının yanı sıra, uygulamada çoğu zaman olduğu üzere topluluk politikaları ve grup menfaatini de dikkate almalarının gerekmesi, bağlı şirket YK üyeleri açısından, (kanunen olmasa da fiili durumda) çift yönlü “sadakat borcunu” gündeme getirir.7 Özellikle grup içindeki menfaatlerin aynı yönde olmadığı hallerde, örneğin hâkim şirketin bankadan alacağı bir kredi için, bağlı şirket YK’ya, bağlı şirkete ait bir taşınmaz üzerinde ipotek tesis edilmesi için karar almaya yönlendirmesi gibi münferit işlemlerde ya da grubun finansal açıdan zayıfladığı hallerde bağlı şirketten finansal destek sağlanması vb. durumlarda8 bağlı şirket YK üyesinin çatışan menfaatler karşısında, ne şekilde hareket etmesi gerektiği bir sorun teşkil eder.9 Hâkim şirketin yönlendirdiği ancak bağlı şirket menfaatine olup olmadığı şüpheli görünen ya da bağlı şirketi kayba uğratacak nitelikteki karar ve işlemler konusunda bağlı şirket YK üyelerinin nasıl hareket edeceği, talimat doğrultusunda hareket ederlerse, bağlı şirketin pay sahipleri ve alacaklılarına karşı sorumluluklarının doğup doğmayacağı topluluk hukukunun sorularından biri olmuştur.10 Bağlı şirket YK üyesinin, iki menfaat arasında ikilemde kalmasına TTK 202/5 hükmü gerekçesinde işaret edilmiştir: “Uygulamada, bağlı şirket yönetim kurulu üyeleri, kendilerinin sorumluluğunu gerektirebileceğini düşündükleri için yapmaktan çekinecekleri bazı tasarrufları, yukarıdan gelen talimat nedeniyle yapmak zorunda kalabilmektedirler. Böyle bir durumda kalan yönetim kurulu üyesi, kanundan doğan sorumluluğunu bertaraf edemez.”

Dolayısıyla hâkim şirketin yönlendirmesi veya talimatı ile alınan, bağlı şirketi kayba uğratacak nitelikteki karar ve işlemlerden dolayı, şartları varsa, bağlı şirket YK üyeleri TTK m.553 gereğince bağlı şirket pay sahipleri ve alacaklılarına karşı sorumlu tutulabileceklerdir.11 Ayrıca uygulamada bazı hallerde ilk değerlendirmede hangi işlemin bağlı şirketin yararına sonuç vereceği, onu kayba uğratacağı açıkça belli olmayabilir.12 İşte hem hâkim şirkete karşı hem de bağlı şirketin menfaat sahiplerine karşı sorumluluğu gündeme gelebilecek olan bağlı şirket YK üyelerinin, hâkim şirketin yönlendirmesi karşısında, talimatları değerlendirmeleri ve ne yönde hareket edeceklerini belirlemeleri ve bu ikilemi sağlıklı bir şekilde çözebilmeleri bakımından bilgi alma hakkı önem arz etmektedir.13

Bu ikilem özellikle, hâkim şirket yönetiminde/yönetim kurulunda yer almayan veya hâkim şirketin temsilcisi durumunda olmayan bağlı şirket yönetim kurulu üyeleri açısından gündeme gelebilecektir.14 Bağlı şirket YK’da, uygulamada çoğu zaman olduğu üzere hâkim şirket YK’dan üye/üyeler bulunabilir veya yönetim kurulları aynı kişilerden oluşabilir.15 Çifte organ üyeliği bulunan bu üyeler aynı zamanda hâkim şirketin YK üyesi de oldukları için, grubun finansal durumu ve grup politikaları konusunda geniş bilgi sahibidirler, hâkim şirket ile bağlı şirket arasındaki bilgi akışını sağlayarak yeknesak bir yönetim gerçekleştirilmesine yardım ederler.16 Diğer yandan bağlı şirket YK’da “grup dışı”17 olarak nitelendirilebilecek grup organizasyonuna dâhil olmayan üyeler de bulunabilir, bunlar olağan yoldan veya bağlı şirketteki hak sahiplerince TTK m.360 gereğince aday gösterilmek suretiyle veya birikimli oy sistemi ile genel kurulda seçilmiş olabilirler.18 Grup dışı üyelerin hem hâkim şirkette hem de bağlı şirkette “çifte organ üyeliği” bulunan üyeler ile bilgiye erişim konusunda aynı olanaklara sahip olmamaları bilgi asimetrisine neden olmakta, grup dışı YK üyeleri, karar organı olarak değil, onay mekanizması gibi algılanabilmekte, yetersiz bilgilendirilmektedirler veya stratejik kararların bu üyelere bildirilmediği durumlar söz konusu olabilmektedir.19

Daha genel perspektiften topluluğun işleyişi açısından bakıldığında, grubun iktisadi ve idari bütünlüğü sağlanacak şekilde ortak bir politika altında yönetilebilmesi, grup içindeki şirketler ile hâkim şirket ve bağlı şirket arasında bilgi paylaşımını ve akışını gerektirir.20 Grubun doğru şekilde yönetilebilmesi için hâkim şirketin bağlı şirkete ilişkin bilgileri alabilmesi gerekir.21 Gruptaki bilgi paylaşımı, kayıp ve zararları önleyici bir işlev görür, bağlı şirkette bir yönetim sorunu varsa, hâkim şirket derhal müdahale ederek büyük zararların oluşmasını önleyebilir. Bu nedenle özellikle bağlı şirketten, hâkim şirkete yönelik olarak bilgi paylaşımı ve raporlama gerekir. Bu gereklilik yasal düzenlemelere yansımıştır. Şirketler topluluğuna ilişkin TTK hükümlerinde, bazı istisnalar dışında,22 topluluk içinde bilgi almaya yönelik özel hükümler (TTK 199-200) hâkim şirket ve hâkim şirket ile ilgili menfaat sahipleri merkez alınarak kurgulanmış,23 TTK 199/4 hükmünde hâkim şirket yönetim kurulu üyesine bağlı şirketler hakkında rapor hazırlanmasını talep etme olanağı tanınmış,24 TTK 200 hükmünde hâkim şirketin pay sahibine benzer kapsamdaki bilgileri talep etme hakkı tanınmış,25 TTK m.199/1-3’te bağlı şirket yönetim kuruluna bağlılık raporu hazırlama yükümlülüğü yüklenmiştir. Topluluğun hâkim şirket tarafından yönetiliyor olması,26 bu yönetim şeklinden kaynaklanan ihtiyaç ve hâkim şirket ve onun YK üyelerinin sorumluluklarının öngörülmüş olması (TTK 202, 206, 209), hâkim şirket yönetiminin bağlı şirkette yürütülen işler hakkında bilgi almasına yönelik özel mekanizmaları şekillendirmiştir.27

Buna karşılık bağlı şirketin veya bağlı şirket yönetim kurulunun veya YK üyesinin, hâkim şirket veya diğer bağlı şirketler hakkında, topluluk ilişkileri ve işlemlerine yönelik bilgi alma olanaklarına dair özel bir düzenleme mevcut değildir.28 Bağlı şirket YK üyesinin bilgi alma hakkı açısından, TTK’nın anonim şirket YK üyesinin bilgi alma ve inceleme hakkına ilişkin 392. maddesi uygulanma alanı bulacaktır. TTK 392 hükmü, kural olarak YK üyesinin, üyesi olduğu anonim şirketin iş ve işlemleri, defter ve belgeleri ile sınırlı ve bireysel nitelikteki bilgi alma hakkını düzenlemektedir.29