Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Gebeliğin Sona Erdirilmemesi Nedeniyle Suç Mağduru Çocuğun Kişilik Hakkının İhlali

Violation of the Personality Right of the Crime Victim Child Due to Non-Termination of Pregnancy

Emel BADUR

Türk Hukuku’nda gebeliğin sona erdirilmesine ilişkin temel düzenleme, Nüfus Planlaması Hakkında Kanun’da yapılmıştır. Bununla birlikte Türk Ceza Kanunu’nun 99/6. maddesinde, kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması haline ilişkin özel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenlemeyle, isteğe bağlı olarak gebeliğin sona erdirilmesindeki yasal sınır olan 10 haftalık süre, gebeliğin kadına karşı işlenen bir suç sonucu oluşması açısından 20 haftaya çıkarılmıştır. Anılan düzenlemede, suçun mağdurunun çocuk olması durumuna ilişkin özel bir hükme yer verilmemiştir. Mağduru olduğu suç sonucunda gebe kalan çocuğun, gebeliğinin sona erdirilmemesi nedeniyle kişilik hakkının ihlal edildiği, Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kararına da konu olmuştur.

Gebeliğin Sona Erdirilmesi, Anayasa Mahkemesi, Çocuk, Kişilik Hakkı, AİHM.

The main regulation regarding termination of pregnancy in Turkish Law is regulated in the Law of Population Planning. However, there is a special regulation in the article 99/6 of Turkish Penal Code regarding the situation of woman who became pregnant as a result of crime she’s victim of. With this regulation, the 10-week period, which is the legal limit for termination of pregnancy, has been increased to 20 weeks in terms of the pregnancy as a result of a crime committed against women. In the aforementioned regulation, no special provision is made regarding the situation that the victim of the crime is a child. The child, who became pregnant as a result of the crime of which she was a victim, has been the subject of individual application decision of Turkish Constitutional Court violation her right to personality due to the failure to terminate her pregnancy.

Termination of Pregnancy, Constitutional Court, Child, Personality Right, ECHR.

GİRİŞ

Türk Hukuku’nda gebeliğin sona erdirilmesine dair temel düzenleme, 1983 yılında yürürlüğe giren 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun’da (NPHK) yapılmıştır. Bu Kanun’un amacı yasa koyucu tarafından, “Amaç” kenar başlıklı 1. maddede, “nüfus planlaması esaslarını, gebeliğin sona erdirilmesi ve sterilizasyon ameliyelerini, acil müdahale halleri ile gebeliği önleyici ilaç ve araçların temin, imal ve saptanmasına ilişkin hususları düzenlemek” olarak belirlenmiştir. Başka bir ifadeyle NPKH’nın kabulünün amaçlarından biri de gebeliğin sona erdirilmesine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir. Bu amaç çerçevesinde Kanun’un 5. ve 6. maddelerinde gebeliğin sona erdirilmesine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Ancak anılan maddelerde gebeliğin, kadının mağduru olduğu bir suç sonucunda gerçekleşmesi durumuna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Anılan eksiklik, Türk Ceza Kanunu’nun çocuk düşürtme suçuna ilişkin 99. maddesinin 6. fıkrasında, bir cezasızlık sebebi olarak düzenlenerek giderilmeye çalışılmış ve kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması halinde, süresi 20 haftadan fazla olmamak ve kadının rızası alınmak koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmeyeceği kaleme alınmıştır. Ancak, bu cezasızlık sebebinin uygulanabilmesi için, gebeliğin uzman hekimler tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi gerekir.

Dikkat edileceği üzere TCK’nın 99/6. maddesinde yapılan düzenlemede, suç mağduru olarak gebe kalan kişinin çocuk olması veya gebeliğin sona erdirilmesi için öngörülen 20 haftalık süre içinde suçun işlendiğinin kesin hükümle saptanmasının gerekli olup olmadığı gibi hususlara ilişkin belirlemelere yer verilmemiştir. Benzer şekilde suç mağduru olarak gebe kaldığı iddiasını ileri süren kişinin (veya çocuğun), suç mağduriyetine ilişkin iddialarının doğrulanması amacını taşıyan veya 20 haftadan fazla olmayan gebeliğinin sona erdirilmesi için aranan bir izin ya da karar mekanizması da öngörülmemiştir.