Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Taşınmaz Yükünün Türk/İsviçre Hukuk Sistemindeki Yeri ve Güncel Fonksiyonu Üzerine

The Status and Current Function of Incumbrance on Real Estate in Turkish/Swiss Legal System

Hülya ATLAN GÜRER

Kanunda bir sınırlı ayni hak olarak düzenlenmiş olan taşınmaz yükü, gerek Türk Hukuk uygulaması gerekse mehaz İsviçre Hukuk uygulamasında yer edinebilmiş bir kurum değildir. Tarihsel arka planı olan bu sonuç yıllar içerisinde de bir değişime uğramamış ve başvurulan hukuki bir araç haline getirilememiştir. Diğer sınırlı ayni haklarla, özellikle taşınmaz rehniyle benzerlik taşıyan taşınmaz yükünün atıl bırakılmasındansa alternatif bir güvence aracı olarak hukuk uygulamasına kazandırılması gerektiğine ilişkin öneri, şüphesiz karşısında durulacak bir iddia değildir. Ne var ki taşınmaz yükünün kurulabilmesi için gerek maddi gerekse şekli yönden aranan kanuni koşullar, taşınmaz yükünün güncel ihtiyaçlara uyarlanarak hukuk uygulamasında aktif bir rol oynamasını engellemektedir. Uygulanabilirliği oldukça kısıtlı olan taşınmaz yükünün alternatif bir araç olarak canlandırılması yerine, irtifak hakkı gibi alternatif hukuki imkânlardan yararlanılması daha pratik bir yöntem olacaktır. Sunduğu sınırlı fonksiyonun başka hukuki imkânlarla da ikame edilebilir olması karşısında taşınmaz yükü, değerini yitirmiş bir kurum olarak nitelendirilebilir. Taşınmaz yükünü ayrıntılı olarak düzenleyen kanun hükümlerinin adeta kadük kaldığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Sınırlı Ayni Haklar, Taşınmaz Yükü, Edim Yükümlülüğü, Ayni Güvence, Yararlanan ve Yüklü Taşınmaz.

Incumbrance on real estate, which is regulated as a limited real right in the law, does not take part in both the Turkish Law practice and its origin the Swiss Law practice. This result, which has a historical background, has not changed over the years and has not been transformed into a legal instrument. The proposal that the immovable property, which is similar to other limited real rights, especially the immovable mortgage, should be brought into law practice as an alternative assurance rather than remain inactive, is undoubtedly cannot be objected. However, the legal conditions required both tangible and formal, in terms of establishing the incumbrance on real estate, prevent them from playing an active role in legal practice by adapting it to the current needs. Instead of reviving the incumbrance on real estate as alternative legal instrument, which has very limited applicability, it would be more practical to use other instruments such as easement rights. Although the limited function it offers can be substituted with other legal instruments, the incumbrance on real estate can be described as an instrument which has lost its value. It would not be wrong to say that the provisions of the law, which regulate the incumbrance on real estate in detail, become in fact obsolete.

Limited Real Rights, Incumbrance on Real Estate, Obligation of Performance, Real Estate Assurance, Beneficiary and Charged Immovable Property.

Eşya hukukuna hâkim olan sınırlı sayı ve tipe bağlılık ilkesi gereği sınırlı ayni haklar Türk Medeni Kanunu’nda tek tek belirtilmiştir. Bunlardan biri olan taşınmaz yükü, taşınmaz malikini yük alacaklısına karşı bir şey vermeye veya yapmaya zorlayan, bu edimler yerine getirilmediği takdirde alacaklıya taşınmazı paraya çevirme yetkisi tanıyan bir haktır. Böylece bir yandan yüklü taşınmaz malikinin bir edimi yerine getirme borcu altına girmesi, diğer yandan da bu borca karşılık olmak üzere taşınmazının bir ayni güvence oluşturması söz konusu olmaktadır. Yüklü taşınmaz maliki borçlu olduğu edimi yerine getirmezse alacaklı, taşınmaz rehninde olduğu gibi, yüklü taşınmazı paraya çevirerek alacağını elde etme olanağına sahiptir.

Kanunda düzenlenmiş olmakla birlikte şimdiye kadar uygulamasına pek rastlanılmayan taşınmaz yükünün kanundaki ve ayni teminat sistemi içerisindeki yeri ile güncel ihtiyaçlara karşılık verecek bir hukuki kurum olup olmadığının belirlenmesi, bu kurumun fonksiyonel kılınması, özellikle de alternatif bir teminat aracı olarak hukuk uygulamasına kazandırılmasının olanaklı olup olmadığının cevabını vermede etkili olacaktır. Bu nedenle çalışmamızda ilk olarak taşınmaz yükü kavramı ve kanun sistematiğindeki yeri ile diğer sınırlı ayni haklarla ilişkisi belirlenmeye çalışılacak; hangi edimlerin taşınmaz yüküne konu edilebileceği, taşınmaz yükünün içeriğinin kanunen ne şekilde belirlenmiş olduğu üzerinde durulacaktır. Bu tespitlerin ardından taşınmaz yükünün hangi işlevi yerine getirebileceği, şimdiye kadarki uygulama alanı da incelenerek belirlenmeye çalışılacaktır. Bu anlamda taşınmaz yükünün güncel bir değere sahip olup olmadığı, yerine getirdiği - kısıtlı - fonksiyonun başkaca hukuki imkânlarla sağlanıp sağlanamayacağı, dolayısıyla taşınmaz yükünün kanunda muhafaza edilmeye devam edilmesinin yerindeliği araştırılacaktır.

Taşınmaz yükü, hak sahibine, taşınmazı güvence oluşturmak üzere bir taşınmazın malikinden belli bir edimi yerine getirmesini isteme yetkisi veren bir sınırlı ayni haktır1. TMK m. 839 (ZGB Art. 782) hükmünden de anlaşılan bu tanımdan, taşınmaz yükünün çift yönlü bir karakter sergilediği görülmektedir. Bir yandan yüklenilen edimin yerine getirilmesine ilişkin kişisel bir alacak hakkı söz konusu iken, diğer taraftan bir taşınmazın bu edim yükümlülüğüyle yüklenmesi, alacağın bu taşınmazla güvence altına alınması söz konusudur2. Başka bir ifadeyle hak sahibi, içerik yönünden iki farklı yetkiye sahiptir. O her şeyden önce yüklü taşınmaz malikinden/borçludan, borçlanılan edimin yerine getirmesini talep edebilir. Yerine getirilmemesi halinde ise yüklü taşınmazı paraya çevirmek suretiyle alacağını yüklü taşınmazın değerinden alma yetkisini elde eder3.