Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Eşler ve Yakın Akrabalar Arasındaki İvazlı Tasarrufların Bağışlama Sayılmasıyla İlgili İİK m. 278/3-1 Hükmüne İlişkin Bir Değerlendirme

An Assessment Regarding Art. 278/3-1 of the CEB Assuming Onerous Disposals of Spouses and Relatives as Donation

Efe DIRENİSA

İcra ve İflâs Kanunu’nun 278. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci bendinde borçlunun eş veya belli bir dereceye kadar olan yakın akrabalarıyla gerçekleştirdiği bazı ivazlı tasarrufların bağışlama sayıldığı ve iptal edileceği düzenlenmiştir. Söz konusu hüküm borçlular için herhangi bir usûlî güvence içermemekte ve onların savunma haklarını ölçüsüz bir şekilde sınırlamaktadır. Anayasa Mahkemesi de 15.11.2018 tarihli ve 30596 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 11.07.2018 tarihli ve 9/84 sayılı kararıyla, somut norm denetimi başvurusu yoluyla önüne gelen İcra ve İflâs Kanunu’nun 278. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci bendini denetlemiş; hükümde yer alan ve konu bakımından yetkisi kapsamında olan “neseben veya” ibaresini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir. Bu karar sonrası İcra ve İflâs Kanunu’nun 278. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci bendinin henüz bir norm denetimine konu edilmemiş kısmının hem yerindeliği hem de Anayasa’ya uygunluğu tartışmalı hâle gelmiştir. Bu çalışmada ilk olarak İcra ve İflâs Kanunu’nun 278. maddesinin üçüncü fıkrası ele alınacak, ardından Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararı ve bu karar sonrası hükmün yürürlükteki hâli ispat hakkının sınırlanmasında dikkate alınması gereken kriterler kapsamında değerlendirilecektir. Son olarak yapılması gereken yeni düzenlemeye ilişkin çözüm önerisinde bulunulmaya çalışılacaktır.

Tasarrufun İptali Davası, Bağışlama, İvazlı Tasarrufların İptali, Karine, Varsayım, Adil Yargılanma Hakkı, Mülkiyet Hakkı, İspat Hakkı, Ölçülülük.

First subparagraph of the third paragraph of the article 278 of the Code of Enforcement and Bankruptcy (“CEB”) regulates that some onerous acts of disposal carried out between the debtor and his/her spouse or several relatives shall be deemed as donation and canceled. The provision in question does not contain any procedural safeguard for debtors and restricts unproportionally their defense rights. In its judgment dated 11.07.2018 and numbered 9/84 published in the Official Gazette dated 15.11.2018 and numbered 30596, The Constitutional Court has found the phrase “relative by blood or” of this provision unconstitutional and annulled that on said ground. After that decision, the expediency and constitutionality of the remainder of the first subparagraph of the third paragraph of article 278 of the CEB has become controversial. Within this context, in this article, third paragraph of article 278 of the CEB will be interpreted specifically, then the Constitutional Court judgment and the current version of said provision will be discussed in the light of the criteria which restrictions to right to prove must be in conformity with. Lastly, some suggestions will be asserted regarding the new provision which has to be adopted.

Action for Rescission, Donation, Annulment of Onerous Disposals, Conjectio, Presumption, Right to a Fair Trial, Right of Property, Right to Prove, Proportionality.

Tasarrufun iptali davası 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun1 277 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre belli şartlar altında, borçlunun tasarruf yetkilerinin kısıtlanmamış olduğu dönemde gerçekleştirdiği şüpheli tasarrufların alacaklılar yönünden iptal edilmesi mümkündür. Bununla birlikte, takip hukuku bakımından alacaklıların bu tasarrufların kendilerini zarara uğratma kastını içerdiğini ispat edebilmeleri çoğunlukla zordur. Bu nedenle tasarrufun iptaline ilişkin düzenlemelerde alacaklıların lehine ispat kolaylığı sağlayan birtakım hükümler kabul edilmiştir.

Alacaklıların ispat yükünü hafifletmek için getirilen düzenlemelerden birisi de borçlunun eşi ve yakın akrabaları ile gerçekleştireceği ivazlı tasarrufların bağışlama hükmünde olacağı ve iptal edileceğini öngören İcra ve İflâs Kanunu’nun 278. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci bendidir. Bu hükme göre alacağın doğumundan sonra olmak kaydıyla borçlunun hacizden, haczedilecek mal bulunmaması hâlinde aciz belgesi verilmesi tarihinden veya iflâsın açılmasından önceki iki yıllık dönemde, hükümde sayılmış olan yakınları ile yaptığı ivazlı tasarruflar bağışlama sayılarak iptal edilir. Bu tasarrufların iptal edilmesi bakımından ivazın olması gereken tutarda olup olmadığının (gerçek değeri yansıtıp yansıtmadığının), alacaklının lehine olup olmadığının veya alacaklılara zarar verme kastının bulunup bulunmadığının bir önemi yoktur. Dolayısıyla bu düzenleme alacaklılar için oldukça lehe olmakla birlikte, borçlu için önemli bir temel hak kısıtlaması niteliği taşır. Nitekim hükmün bu yönüyle Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne somut norm denetimi başvurusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi konu bakımından kendi yetkisi kapsamında kalan “neseben veya” ibaresini Anayasa’nın 13. 35. ve 36. maddelerine aykırı bularak iptal etmiştir. Bu karar söz konusu hükmün bir bütün olarak Anayasa’ya aykırı olup olmadığı konusunda önemli bir tartışmaya sebebiyet vermiştir.

Bu çalışmada İcra ve İflâs Kanunu’nun 278. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci bendi yukarıda değinilen yönleriyle değerlendirilecektir. Bu kapsamda öncelikle anılan madde takip hukuku bakımından incelenecektir. Söz konusu maddeyle ilgili 11.07.2018 tarihli ve 9/84 sayılı Anayasa Mahkemesi kararı2 irdelendikten sonra yürürlükteki düzenlemenin durumu ve yapılması gereken yeni düzenlemede bulunması gereken unsurlar ele alınacaktır.