Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Tüketici Sözleşmelerinde Haksız Şartlar

H. Tamer İNAL

Tüketici sözleşmelerinin taşıdığı haksız şartlar alanında; bir sözleşme şartı önceden iktisadî açıdan kuvvetli olan tarafından hazırlanmışsa ve özellikle haksız şart hükmünün, standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse; işbu sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilecektir. Taraflar arasında müzakere edilmeksizin düzenlenen iltihakî (katılma-standart - tip) sözleşmelerin tarafları arasında yapılan sözleşmeye katılanın, iktisadî açıdan zayıf konumda olması nedeniyle, müzakere edilmeyen sözleşme haksız şartlar taşıyabilmektedir. Ancak, sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına, haksız şart hüküm ve sonuçlarının uygulanmasını engellemeyecektir.

Tüketici Sözleşmesinde Haksız Şart, Genel İşlem Şartları, İltihakî Akit, Tüketicinin Korunması, Kredi Kartı.

The professional holding the monopoly over a service draws up the standardized contract and the consumer who adheres to the contract is the economically weak party and does not have the right to take part in the negotiations and in the preliminary contract work that contains abusive clauses which are frequently opposite to the consumer’s interests. Thus, a uniformed and efficient protection of the consumer is highly necessary. In this way, when a contract is not the result of the negotiations between the two parties, it has to undergo the juridical norms which prevent the abusive clauses that are invalid and inappropriate. The clauses which have the purpose of creating a significant imbalance between the professional and the consumer are considered abusive.

Abusive Clauses in Consumer Contracts, Terms For General Procedures, Contract of Adhesion, Protection of the Consumer, Credit Card.

7.11.2013 tarihli ve 6502 sayılı yeni Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun1, m.86 hükmü gereğince, 23.2.1995 tarihli ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. Diğer mevzuatta Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna yapılan atıflar, 6502 sayılı TKHK hükümlerine yapılmış sayılacaktır. Ancak, 6502 sayılı TKHK hükümleri, yayımlanması tarihi olan 28.11.2013 tarihinden, altı ay sonra yürürlüğe girmiş olacaktır (6502/TKHK m.87). Bu suretle, 28.5.2014 tarihinden itibaren, 6502/TKHK hükümleri uygulanacaktır.

Avrupa Birliği Konseyi’nin tüketici kredisi sözleşmeleriyle ilgili, üye devletlerin hukuklarını, düzenlemelerini ve idarî hükümlerini birbirine yakınlaştırması hakkında 2008/48/CE2 sayılı Yönerge’sinin Art.3/a hükmünde, tüketicinin, Yönerge Art. 2.2 (a-b-c-d-e-f-g-h-i-j-k-l) hükmünde yer alan oniki işlem dışında kalan ve ticarî ve meslekî amaçlar dışında kredi sözleşmesi yapan gerçek kişi olduğu belirtilmiştir. Haksız koşullara ilişkin Yönerge’de3 (Directive 93/13/CEE -5.4.1993 ve Değişiklik Yönergesi, Directive 2011/83/UE - 12.12.2011) de, tüketicinin gerçek kişi olduğu keza belirtilmiştir. Buna göre, üye devletlerde tekdüze uygulanması gereken kurallar kapsamında, Directive 2008/48/CE Art. 2/3 hükmünde de, tüketiciden, gerçek kişilerin anlaşılması gerektiği (Le terme “consommateur” désigne toute personne physique qui,.......) belirtilmektedir. Avrupa Birliği müktesebatı kapsamında 2008/48/CE Art. 3/b hükmüne göre, kredi veren (prêteur), ticarî veya meslekî faaliyetleri kapsamında, tüketici ile yaptığı ve tüketici kredisi kapsamında muhatabına sağladığı bir ertelenmiş ödeme, ödünç veya benzeri bir başka mâli yardım şeklinde verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği bir tüketim ödüncünü veren gerçek veya tüzel kişidir.

Türk Hukuku’nda ise, tüketici, 6502/TKHK m.3/k hükmü gereğince, “Ticarî veya meslekî olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade etmektedir, Keza mülga 4077/TKHK m.3/e hükmünde, “Tüketici, bir mal veya hizmeti ticarî veya meslekî olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi” olarak tanımlanırken, 6502/TKHK öncesinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlattırılan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı Taslağında, taslağı hazırlamakla görevli komisyonun, tüketici tanımlamasını isabetli ve AB 2008/48/CE Yönergesi’nin Art. 3/a4 hükmünde tanımlanan tüketici kavramına uyumlu olarak, yani tüketicinin sadece gerçek kişi olduğunu hüküm olarak getirilmiş olmasına karşılık; 6502/TKHK m.3/k hükmünde tüzel kişilerin de, tıpkı mülga 4077/TKHK m.3/e hükmünde olduğu üzere, tüketici olabileceği hususu kanunlaştırılmıştır. Oysa tüketici; AB 2008/48/CE Yönergesi’nin Art. 3/a hükmünde, “2008/48/CE sayılı Yönerge kapsamına giren hukukî işlemleri, ticarî ve meslekî faaliyetleri yapan gerçek kişidir”5; tüketici; İsviçre Tüketici Kredisi Hakkında Federal Kanunu LCC Art. 36 hükmünde, “ticarî veya meslekî faaliyetleri dışındaki alanlarda, tüketici kredisi sözleşmesi yapan gerçek kişidir7; tüketici; Fransız Hukuku’nda ise, C. Consom. Art. L311-1/2°8 hükmünde “Ödünç alan veya tüketici, ticarî veya meslekî amaçları dışında gerçekleşen veya tasarlanan bir kredi işlemi yönünde, ödünç veren kişi ile ilişkiye giren gerçek kişidir”.