Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İş Güvenliği Tüzüklerinin İşlevi ve Bu Tüzüklerin Kaldırılmasına İlişkin Tasarı Taslakları Üzerine Eleştirel Bir Yaklaşım

Vedat LAÇİNER

Bakanlar Kurulu, 1970’li yıllarda çıkarılmış iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili dört tüzüğü yürürlükten kaldırmayı planlamaktadır. Tüzüklerin kaldırılmasına dair tasarı taslağındaki kaldırma gerekçesinde; sözkonusu tüzüklerin yasal dayanaklarının 4857 sayılı İş Kanununun geçici 2. maddesinin kaldırılması ile tüzüğün yasal dayanağının da kalmamış olması gösterilmiştir. Halbuki bu tüzüklerin yasal dayanakları 4857 sayılı İş Kanununun geçici 2. maddesi değil, geçici 1. maddesidir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu nun geçici 1. maddesindeki düzenleme yoluyla da, yasal dayanak bu Kanunun geçici 1. maddesi olmuştur. Diğer yandan, her ne kadar sözkonusu tüzükler yaklaşık 40 yıldan beri yürürlükte ve bazı maddeleri eskimiş olsa da, yeni çıkarılmış iş güvenliği uygulama yönetmeliklerinden daha ayrıntılı ve somut düzenlemeler içermektedirler. Bu nedenle uygulamada oldukça önemli bir ihtiyacı karşılamaktadırlar. Bu çalışmada bu tüzüklerin yürürlükte kalmasının önemine vurgu yapılmış ve ayrıca tüzüklerin geleceği ile ilgili öneriler sıralanmıştır.

İş Sağlığı ve Güvenliği, Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmelikleri, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu.

Turkish lawmaker plans to abolish four of the regulations related to the occupational health and safety law introduced in 1970’s. The rationale, put forward in the draft bill on the abolition of these regulations, is that the provisional article 2 of Labour Act no. 4857, which is the legal basis of these regulations, had already been abolished, thus leaving no basis for these four regulations. However, the legal basis for these regulations is not the provisional article 2 of the Labour Act: it is provisional article 1. Due to the amendment on the first article of the occupational health and safety law, this provisional article 1 has been the basis of this act. On the other hand, these regulations, though they are now outmoded, are more detailed and include clearer instructions than the newly introduced occupational health and safety by-laws, thus meeting a very critical need in terms of application. For this reason, in this paper, it is claimed that the current regulations should be kept and some suggestions as to the future of the regulations are presented.

Occupational Health and Safety, Occupational Health and Safety in Turkey, Occupational Health and Safety Regulation, Occupational Health and Safety By-Laws, The Occupational Health and Safety Act.

1. GİRİŞ

İnsanların zamanının büyük bir kısmını geçirdiği işyerlerinde çalışan sağlığının korunması ve iş güvenliği önlemlerinin alınması büyük önem taşımaktadır.1 Bugünlerde radyo, televizyon ve diğer medya organlarında iş güvenliğiyle ilgili kamu spotları sıklıkla gösterilmekte, cadde ve bulvarlara konunun önemini vurgulayan bilbordlar asılmaktadır. Bu konuda devletin bilinçlendirme politikası gütmesi, elbette iyi bir amaca hizmet etmektedir. Türkiye’nin, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki başarısız karnesi istatistiklere de yansımakta, ülkemiz iş kazaları ve meslek hastalıkları sıralamasında dünyada maalesef ön sıraları işgal etmektedir.2 Belirtelim ki, iş sağlığı ve güvenliği konusunda yapılan bilinçlendirme çalışmalarında vaat edilen düzelmelerin gerçekleşebilmesi, ancak uygulanabilir hukuksal düzenlemelerin yürürlüğe sokulması ve iyi bir tedbir-kontrol sisteminin oluşturulmasıyla mümkün olabilir. Bu yazımızda, mevcut iş sağlığı ve güvenliği kurallarının uygulama açısından yeterli olup olmadığı ve bu konudaki bazı tüzüklerin kaldırılması girişimine ilişkin son dönem hukuk politikaları incelenecektir.

2. MEVZUATTAKİ GELİŞMELER

İş sağlığı ve güvenliği konusundaki yeni hukuksal düzenlemelerin yürürlüğe girişi 2000’li yıllarda Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği sürecindeki hareketlenmeyle olmuştur. Nitekim, iş güvenliğine ilişkin yeni düzenlemeler içeren 4857 sayılı İş Kanunu 2003 yılında yürürlüğe girmiş3 ve sonrasında ise bu Kanunun uygulanmasını sağlamak amacıyla, birçok uygulama yönetmeliği çıkarılmıştır. Devlet, İş Kanunu içerisinde yer alan iş sağlığı ve güvenliği hükümlerinin uygulama yönetmeliklerini hazırlarken, konuyla ilgili Avrupa Birliği direktiflerini esas almış ve hatta neredeyse tıpa tıp bu direktifleri Türkçeye çevirerek yürürlüğe koymuştur.4 Bu şekilde, hem Avrupa Birliği mevzuatına uyum sağlanılması amaçlanmış hem de 4857 sayılı İş Kanununun uygulama yönetmeliklerinin yapılması işi aradan çıkarılmıştır. 30 Haziran 2012 tarihinde ise ilk kez iş güvenliği konusunu özel olarak düzenleyen İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yürürlüğe girmiştir.5 Yeni Kanun içerik olarak, 4857 sayılı İş Kanunu içerisindeki iş güvenliğine ilişkin maddelerden ve buna ek bazı diğer hükümlerden oluşmaktadır. Ancak İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun uygulanması açısından gerekli olan yönetmelikler çıkarılırken, maalesef yine 4857 sayılı İş Kanunu dönemindeki yöntem uygulanmış ve Avrupa Birliği direktiflerinden çeviri niteliğinde, uygulama açısından ayrıntısız eski yönetmelikler çok ufak değişikliklerle tekrar çıkarılmıştır.6

Avrupa Birliği direktiflerinin niteliğinin açıklanması, konunun irdelenmesi bakımından önem taşımaktadır. Avrupa Birliği düzenlemeleri; tüzük, direktif, karar, tavsiye ve görüşlerden oluşmaktadır. Tüzükler, ulusal yasalara eş etkili metinlerdir ve üye ülkelerde ek bir yasama işlemine gerek kalmadan yürürlüğe girerler. Üye devletin milli parlamentosundan çıkmış gibi, doğrudan doğruya uygulanma zorunlulukları vardır. Direktifler de, üye ülkelerce uyulması zorunlu hukuk kaynağıdır. Ancak, tüzüklerden farklı olarak, direktiflerin yürürlüğe girmeleri doğrudan olmayıp, üye devletlerin çıkaracağı bir yasa veya kararname ile iç hukuka alınmalarını gerektirir. Avrupa Birliği direktifleri; üye devletler arasında, çıkarıldığı konuyla ilgili bir standart sağlamak amacıyla çıkarılmış asgari norm nitelikli çerçeve hükümler içerirler. Yani Direktiflerin temel amacı; üye ülkelerin mevzuatlarını paralel hale getirmektir. Direktif iç hukuka aktarılırken, direktifin uygulanmasıyla ilgili ayrıntılı düzenlemeleri üye devletler yapar. Kısaca, direktiflerin iç hukukta uygulanabilmesi için kural olarak, ek düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Nitekim Avrupa Birliği’nin çıkardığı direktiflerin ön kısmında “Üye devletler, bu Direktifin uygulanması ile ilgili kanun, ikincil düzenleme ve idari kurallarını Komisyon’a bildirirler” ifadeleri standart bir madde olarak bulunmaktadır.