Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Adil Yargılanma Hakkı Bağlamında Seri Muhakeme Usulü Üzerine Eleştirel Değerlendirmeler

Critical Thoughts on the Abbreviated Procedure in the Context of the Right to Fair Trial

Öznur SEVDİREN

7188 sayılı Kanun ile kabul edilen seri muhakeme usulü karşılaştırmalı hukuktaki iddia pazarlığı düzenlemelerinin hukukumuzdaki ilk adımı olarak değerlendirilebilir. Son derece sınırlı bir biçimde ve kazuistik bir düzenleme öngören seri muhakeme usulü tanımı gereği bir dizi adil yargılanma hakkından feragati içermektedir. Hukukumuzda, bu usul, suç mağduru ve suçtan zarar görenin katılımı veya yargılama aşamasında da hakime maddi gerçeği resen araştırma yükümlülüğü verilmesi gibi bir dizi güvenceden yoksun bir biçimde öngörülmüştür. Öte yandan, seri muhakemede yeterli şüphe ile mahkumiyet hükmü kurulması mümkün hale gelmektedir. Ortaya çıkan hüküm bakımından kanun yolu denetimi önemli ölçüde sınırlandırılmış, kanun yolu olarak itiraz öngörülmüş ve genel hükümlere atıfla yetinilmiştir. Bu çalışmada, seri muhakeme usulü detaylı bir şekilde ele alınarak adil yargılanma hakkı bağlamında ortaya çıkabilecek sorunlar değerlendirilecek ve olması gereken hukuk açısından seri muhakeme usulüne ilişkin bir dizi öneride bulunulacaktır.

Seri Muhakeme Usulü, İddia Pazarlığı, Kanun Yolları, Alternatif Uyuşmazlık Çözme Yöntemleri, Aleni Duruşma.

Enacted by Law no 7188, abbreviated procedure can be regarded as a first step in adapting plea-bargaining procedure as applied in comparative law. Hitherto, the scope of abbreviated procedure is very limited and a very detailed regulation is envisaged. Yet, by definition, abbreviated procedure contains a waiver of a considerable number of fair trial rights. Turkish legislation lacks of a series of guarantees foreseen in comparative law such as the participation of the victim to the procedure or the court’s ex officio power to investigate material truth. Hence, a conviction judgement may be based on ‘sufficient suspect’ as required for the initiation of this procedure. The legal remedy for a judgment delivered via this procedure is an appeal/opposition (Beschwerde). In this study, problems, which may arise in the practice of abbreviated procedure, are considered from a critical perspective. In the concluding part, a number of recommendations will be considered.

Abbreviated Procedure, Plea-Bargaining, Legal Remedies, Alternative Dispute Resolutions, Public Hearing.

Adil Yargılanma Hakkı Bağlamında 7188 sayılı Kanun ile Kabul Edilen
Seri Muhakeme Usulü Üzerine Düşünceler

I. Giriş

Kamuoyunda Birinci Yargı Reformu kanunu olarak bilinen 7188 sayılı Kanun’un1 öngördüğü en önemli kurumlardan bir tanesi, kuşkusuz, seri muhakeme usulüdür. Kanunun gerekçesinde de yer aldığı üzere,2 seri muhakeme usulünü esasen dünya genelinde teşvik edilen cezai uyuşmazlıkların en kısa sürede ve en az masrafla sonuçlandırılması amacının bir tezahürü olarak görmek mümkündür.3 Nitekim, yine kanun gerekçesinde de Avrupa Konseyi bünyesinde Bakanlar Komitesi’nin de hızlandırılmış ve basit muhakeme usullerini öneren kararına atıf yapılmıştır.4 Karşılaştırmalı hukukta da değişik adlar altında seri muhakeme usulüne amaç ve işleyiş yönünden benzerlik gösteren kurumlar mevcuttur. Ancak bu çeşitli kurumlar arasında 7188 sayılı Kanun ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesinde düzenlenen seri muhakeme usulünün yerini saptamak esasen pek de kolay değildir; zira, seri muhakeme usulü adeta karşılaştırmalı hukuktaki değişik örneklerin tamamından mülhem kendine özgü bir usul olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu açıdan seri muhakeme usulünü karşılaştırmalı hukukta ‘fonksiyonel muadilleri’ ile karşılaştırdığında, herhalde en fazla Kıta Avrupası hukuku sisteminde uyarlanmış biçimiyle ‘iddia pazarlığı’ (‘Absprachen’/‘plea bargaining’) kurumu ile ilişkilendirilebilir. Yargı reformu stratejisi taslağında da bu husus “asliye ceza mahkemelerinin görev alanına giren bazı fiillere yönelik soruşturmaların basit yargılama usulü çerçevesinde fail ile savcı arasında anlaşmayla sonlandırılabilmesine yönelik çalışmaların yapılması” şeklinde belirlenen hedeften de anlaşılmaktadır.5 Keza, 7188 sayılı Kanun gerekçesinde de Alman Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ‘mahkeme ve muhakeme süjeleri arasında anlaşma’ başlıklı § 257/c maddesine atıfta bulunmaktadır. Benzer bir biçimde kanunun kaynağını oluşturduğu gözlemlenen Fransa’daki iddia pazarlığı düzenlemesine (Fransız Ceza Muhakemesi Kanunu § 495-7 ila 495-16) açık bir atıf bulunmaktadır. Bu nedenle bu düzenlemenin iddia pazarlığının hukukumuza uyarlanmasının ilk adımı olduğunu belirtmek gerekir.

İddia pazarlığı, karşılaştırmalı hukukta başta Almanya olmak üzere, birçok boyutuyla öğreti ve yargı içtihatlarında tartışılmaktadır.6 Bu usule izafe edilen en önemli amacın mahkemelerinin iş yükünü azaltarak savcıların daha önemli davalara odaklanmasını sağlamak olduğu genel olarak kabul edilmektedir.7 Aşağıda tartışılacağı üzere, seri muhakeme usulü Türkiye’de de esas itibarıyla mahkemelerin iş yükünü azaltmak amacıyla gündeme gelmiştir. Bu usulün düzenlendiği ilk kanun tasarısına dönük sert eleştirilerin ardından seri muhakeme usulü 2019 yılında en azından şimdilik sınırlı bir alanda ve son derece kazuistik bir düzenleme ile mevzuata dahil edilmiştir. Her ne kadar kanun gerekçesinde ceza muhakemesini “formalitelerden arındırmak” gibi bir amaç zikredilse de seri muhakeme usulü, haliyle karşılaştırmalı hukukta olduğu gibi şüpheli açısından adil yargılanma hakkı kapsamında önemli bazı haklardan feragati içermektedir. Türkiye’deki düzenleme karşılaştırmalı hukukta öngörülen bir dizi güvencenin esnetilmesi dolayısıyla daha büyük problemleri de beraberinde getirme potansiyelini haizdir. Bununla birlikte şu ana kadar seri muhakeme usulünün malul olduğu sorunlar, kurumun yeni olması nedeniyle de, öğretide ve uygulamada nadiren gündeme gelmiştir.8 Türkiye Barolar Birliği gibi önemli kamu kurumlarının bu noktadaki talepleri daha ziyade müdafiin ücreti hususuna ilişkin olmuştur.9