Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Markalar Kanunu Tasarısı Taslağının 18. ve 19. Maddeleri Hükümlerine İlişkin Değerlendirmeler

Selin SERT,Türker SERT

Marka Kanunu Anlaşması ve Topluluk Marka Tüzüğü’nün Türk Hukukunda kabul edilmesi, Türk Marka Hukuku düzenlemelerinde de değişiklik yapılması ihtiyacını doğurmuştur. Markalar Kanunu Tasarısı Taslağı’nın 18. maddesi Türk Marka Hukukunda yer almayan marka başvurusunun bölünmesini ve bu durumun hangi şartlar altında gerçekleşebileceğini ayrıntılı olarak düzenlemiştir. 19. madde hükmü ise, 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 38. maddesinin ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesi ve Topluluk Marka Tüzüğü’ne uygunlaştırılması çabasıdır. Makalemizde, bu yeni düzenlemeler anlatılmaya çalışılacaktır.

Marka, Marka Başvurusunun Bölünmesi, Marka Başvurusunun Geri Çekilmesi, Marka Başvurusunun Sınırlandırılması.

1- Giriş

01.01.2005 tarihinde ülkemizde yürürlüğe giren Marka Kanunu Anlaşması bazı yeni marka hukuku kuralları da içerdiği için, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin yerine getirilmesi düşünülen Markalar Kanunu Tasarısı Taslağı nda da bu yeni kurallara ve nasıl uygulanacaklarına dair yeni düzenlemeler yapılmıştır. Markalar, teşebbüsler tarafından her gün büyüyerek gelişen geniş bir piyasa oluşturmaktadır. Markası ile ürününü en iyi şekilde tanıtmak isteyen teşebbüs sahibi, artan rekabet ortamında sadece büyüme ve gelişme değil aynı zamanda tüketici nezdinde tanınmışlık sağlayarak, piyasada kalıcı bir yer edinme çabası içerisine de girmektedir. Teşebbüsler açısından marka yaratmak ve markanın tescili prosedürü, itirazlarla birlikte düşünüldüğünde uzun bir çaba gerektirdiği rahatlıkla görülecektir. Bir marka tescil ettirmek isteyen teşebbüs sahibi, mal ve hizmetlerini bir veya birden fazla mal veya hizmet sınıfı açısından tescil ettirmek istediğinde çeşitli zorluklarla karşılaşabilmektedir. İşte, Markalar Kanunu Tasarısının 18. maddesi hükmü, marka tescil başvurusunda bulunan teşebbüs sahibinin tescil başvurusunun itiraz edilen mal ve hizmet sınıfları açısından bölünmesine imkân vererek, tescil ettirmek istediği ve itiraz edilmeyen mal ve hizmet sınıflandırmaları bakımından markanın kullanımına izin vermesi bakımından önemli bir yeniliktir.

2- Marka Tescil Başvurusu

Teşebbüs sahibi ya da herhangi bir kimse, mal ve hizmetlerini tanıtmak ve garanti etmek amacıyla uygun bulduğu markayı tescil ettirmek için Türk Patent Enstitüsüne başvuracak, Enstitü nispi red nedenleri olup olmadığını re’sen inceledikten sonra, ilgililerin itirazı üzerine nispi red nedenleri nin varlığı durumunda, marka tescil başvurusu reddedilecektir. Tescil başvurusu, bir veya bir kaç mal ve hizmet sınıfı için reddedilmesine rağmen tescil isteminde bulunan teşebbüs sahibi ya da kişinin başvurusu tamamen reddedilecektir. Yeni getirilen düzenleme ile, markasını tescil ettirmek isteyen kişiye ya da teşebbüse, marka tescil işlemleri tamamlanıncaya kadar, başvurunun bölünmesi imkânı verilmiş ve bu husus ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

3- Marka Tescil Başvurusunun Bölünebilmesi

Marka tescil başvurusunun bölünebilmesi için, öncelikle bölünme ücretinin yatırılması gerekmektedir. Bölünme ücreti yatırıldıktan sonra, başvuru sahibi, marka başvurusunun iki veya daha çok başvuruya bölünmesini isteyebilecektir. İlk başvurudaki mal ve hizmet gruplarının bölünmesi ile başvuru sahibi, mal ve hizmet gruplarının bölünmeye uygun olarak dağıtılmasını talep edecektir. Marka başvurusu, yayınlandıktan sonra da bölünme talebinde bulunulabilecektir. Böylece, aslında birden fazla mal ve hizmet sınıfında tescil edilmesi düşünülen marka daha az mal ve hizmet sınıfında tescil edilebilecektir. Bir markanın, aynısının veya aynı mal ve hizmet grupları bakımından tescili, mutlak ve nispi red nedenleri açısından mümkün olmadığından, bu durumun tek istisnasının tanınmış markalar olması ve tanınmış markaların aynısının başka hiç bir mal ve hizmet grubunda tescil edilememesi sebebiyle, tanınmış olmayan markaların daha önceden tescil edilmemiş olan mal ve hizmet sınıfları açısından tescili de mümkün hale gelecektir. Aynı zamanda, marka başvurusunun tamamen reddedilmesi ve aynı markanın başka mal ve hizmet grupları için tekrar tescil edilmek istenmesi gibi ikinci bir prosedür işleminin yapılmasına gerek olmadığından zamandan, paradan kazanılacak ve marka tescil işlemleri kolaylaşacaktır.