Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Thomas Hobbes Neden Çocukları Siyasal Toplum Dışına İter?

Why Does Thomas Hobbes Exclude Children From Political Society?

Ezgi ÇALDIRAN

Modern toplumların çocuğa ve çocukluğa bakış açısı modern devletin temel kavramları etrafında şekillenmiştir. Akıl ve sosyal sözleşme bu kavramlar arasında yer alır. Konunun teorik temellerini eleştirel gözle yeniden ele almak çocuk hakları açısından olumlu bir katkı sağlayacaktır. Thomas Hobbes’un argümanları dikkatle incelendiğinde, “zarar verebilme” kapasitesine sahip olmamaları nedeniyle çocukları toplum dışında tuttuğu görülebilir. Hobbes’un sosyal sözleşme teorisi yaşamı devam ettirme güdüsüne dayanmakta ve diğerlerini kuvvetten yoksun bırakma aracı sağlamaktadır. Hobbes’un sosyal sözleşmenin temeli olarak ele aldığı akıldan herkesin pay almadığını, devleti ve toplumu meşrulaştıran birey rızasının hayati tehlikenin bertaraf edilmesi gerekliliğiyle sınırlı olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumda Hobbes’un teorisinde çocukların siyasal toplumun dışında tutulmasının sebebi onların zihinsel yeteneklerinin eksikliği değil, diğerleri için tehdit oluşturabilecek kuvvet ve zekâdan yoksun olarak değerlendirilmeleridir.

Thomas Hobbes, Çocukların Toplumsal Statüsü, Sosyal Sözleşme, Akıl, Kuvvet.

The perception of child and childhood in modern societies, shapes by the fundamental concepts of modern state. Reason and social contract are among these concepts. Rethinking of theoretical basis of this subject critically contributes positive to children rights. When Thomas Hobbes’ arguments are examined carefully, it can be seen that he excludes children from the society because they don’t have the capacity of “harm”. Hobbes’ theory of social contract is based on the motive to sustain life and provides a means to deprivation others of power. It can be said that not everyone gets part from the reason, which is considered as the basis of the social contract by Hobbes, and the consent, which legitimizes state and society, is limited to need to eliminate life-threatening factors. In this case, the cause of exclusion of children from society in Hobbes’ theory is not that children lack of mental abilities, but they are considered lacking the strength and intelligence that may pose a threat to others.

Thomas Hobbes, Children’s Social Status, Social Contract, Reason, Force.

I. GİRİŞ

Modern liberal hukuk sistemlerinde çocuğa ve çocukluğa bakış açısı teorik olarak modern devletin temeli olan kavramlar çevresinde şekillendiğinden,1 bir sosyal sözleşmeci olan Thomas Hobbes’un çocukları siyasal toplum dışında tutmasının sebeplerini araştırmak önemlidir. Akıl modern devleti biçimlendiren bu kavramlar arasında yer alır ve modern toplumların çocukluk algısını ve çocuk haklarına yaklaşımını şekillendirir. İnceleme bu teorik temelin ortaya konmasıyla sınırlıdır.

Thomas Hobbes siyasi iktidarın meşruiyetini bireylerin rızasıyla açıklayan düşünürlerden biridir. Ancak onun teorisinde toplumu oluşturan tüm bireylerin iktidara meşruiyet kazandırdığı söylenemez. Örneğin çocuklar toplumsal yaşamın “öteki”sidir.

Çocukların siyasal toplumun dışında tutulması, Hobbes’un sözleşme teorisinin temellerinin anlaşılabilmesi açısından da ayırt edicidir. Çocukların özne konumuna yerleştirildiği bir modelle sosyal sözleşmenin anatomisi yapılabilir. Bu açıdan Hobbes’un çocukların toplumsal konumunu açıklarken kullandığı argümanlar, teorisinin anlaşılmasında önemli bir yere sahiptir.

Bu çalışmanın temel hedefi Hobbes’un çocukları siyasal toplum dışında tutmasının sebebini ortaya koymaktır. Ancak bu sorun araştırılırken cevabı ortaya çıkacak bir diğer soru Hobbes’un teorisinde sözleşmeyi yapan bireylerin hangi özelliklere sahip olduğudur.

II. THOMAS HOBBES’UN SÖZLEŞME TEORİSİNE GENEL BAKIŞ

“Eşitlikten güvensizlik doğar.”2Leviathan’ın düsturu bu cümlede bulunabilir. Hobbes’un sözleşme teorisi eşitlikten doğan savaşı bertaraf etmek için kurgulanmıştır. Tüm insanların diğerleriyle ilişkisinde kendini güvende hissetmesi ve karşıdakinin gücünün sınırını öngörebilmesi için herkesin üstünde bir otoriteye ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü eşitlik ve eşitlikten doğan güvensizlik ortamı toplumsal birliği ve üretimi engeller.

Hobbes, insanın çalışması neticesinde elde edeceği zenginlikleri kaybetme korkusunun onu üretmekten, hayatı kolaylaştıracak teknik araçların bilgisinden, sanatsal yaratımdan, dünya hakkında bilgi edinmekten uzaklaştırdığını iddia etmektedir. Devletin olmadığı yerde insan, günlerini yaşamından endişe ederek korku ve savaş ortamında geçirir.3 Hobbes; sürekli savaş hali olarak kurguladığı doğa durumunda güçlü, zeki ya da kurnaz hiç kimsenin güvenlik içinde olmadığını yazar. Ancak bireyler akıllarını kullanarak bu durumdan kurtulabilirler. Bunun için hepsini temsil edecek bir kişiye haklarını devrederek egemenin belirlediği kurallar altında herkesin gücünün sınırlandırıldığı bir toplum oluştururlar. Bunun için bireylerin doğa durumunda sahip oldukları hak ve kuvvetlerden vazgeçmeleri gerekir.4 Hobbes’un kurgusunda sosyal sözleşme, herkesin karşılıklı olarak haklarından vazgeçmesi üzerine kurulduğu için,5 bireyler açısından diğerlerini kuvvetten yoksun bırakma ve tehlikeyi bertaraf etme aracıdır.

İnsanları, üretimden ve sanatsal zevklerden yoksun bu verimsiz durumundan çıkaracak olan akıldır. İnsan, akıl yoluyla bu durumdan kurtulmasını sağlayacak doğa yasalarını bulabilir.6 Bu yasalar barışı ve güven içinde sürdürülen yaşamı referans alır. Hobbes barışın sağlanması için öncelikle herkesin her şey üzerinde tasarrufta bulunabilme hakkının ortadan kaldırılmasını düşünür. Onun teorisinde siyasi bütün, bireylerin karşılıklı olarak haklarından vazgeçmesiyle kurulur.7

Elbette Hobbes, hakların devredilmesi ya da onlardan vazgeçilmesi durumunun bir karşılığı olması ve kişinin bundan bir menfaat elde etmesi gerektiğini düşünür.8 Haklarını bir egemene devrederek onun kişiliğinde bütün haline gelen insanlar, bu sayede herkesin herkesle savaşta olduğu hiçbir şey ve hiç kimsenin güvende olmadığı ortamdan kurtulup, barış ve üretimden gelen zenginliklerin mülkiyetini elde ederler. Buna göre bireyler egemenin varlığının kendi menfaatleri için faydalı olduğuna inanarak sözleşmeye onay vermektedirler.9

III. SOSYAL SÖZLEŞME İLE AKIL BÜTÜNLEŞTİRİLEBİLİR Mİ?

Bireyler karşılığında menfaat elde etmek için doğa durumunda sahip oldukları haklarını egemene devrederler. Bu menfaat, doğa durumunda her an başkasının saldırısına uğrama tehlikesi altında olan tasarruf hakkının güvenceye kavuşturulmasıdır.

Hobbes insanları doğa durumundan kurtaracak olan doğa yasalarının akıl aracılığıyla bulunabileceğini açıkça belirtmiştir.10 Fakat aynı zamanda, Leviathan’da insanların çoğunun muhakeme yeteneğini kullanamadıklarını yazar.11 İnsanları doğa durumundan kurtaracak doğa yasalarını ortaya çıkaracak olan akıl herkesin pay sahibi olduğu akıl değildir. Sözleşmeye öncülük eden akıl herkes tarafından kullanılamaz. Aklı kullanabilen kişiler akıl sayesinde doğa yasalarına ve sözleşmenin gerekliliğine ulaşırlar ve diğerlerine yol gösterirler.12 Bu durum karşısında sosyal sözleşmenin tarafı bireylerin bu sözleşmeye katılırken hangi motivasyonla hareket ettiklerini ortaya koymak çok önemlidir. O halde sorulması gereken, Hobbes’un kurgusunda bireyler sözleşmeye akıl aracılığıyla mı katılır, sorusu olmalıdır.

Hobbes toplumun oluşması için kişilerin kuvvetlerinden doğan savaş ihtimalini referans alır. Hobbes’un kurgusunda bireyleri sözleşme yapmaya iten temel motivasyon ölüm tehlikesinden kaçınmaktır.13 Geniş kitleler açısından bakıldığı zaman sözleşmede aklın rolü, bireyleri bu güvensiz ortamdan kurtaracak herkes için geçerli kurallar yaratacak egemeni belirlemekle, yani ölüm tehdidini bertaraf etmekle sınırlıdır. Nitekim De Cive’e yazdığı ithaf yazısında Hobbes, insan doğasına dair kabul ettiği katî doğrulardan birinin insanları “vahşi bir ölümden kaçınmaya yönelten doğal akıl” olduğunu yazar.14