Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Banka Genel Kredi Sözleşmeleri ve Kefalet

Bank General Loan Agreement and Surety

Ünal SOMUNCUOĞLU

Bankalar, uygulamada, kredi talebinde bulunan müşterilerine, önceden tip olarak hazırladıkları ve ufak bir kitapçık cesametindeki genel kredi sözleşmelerini, kredi talepçilerine ve gerek gördüklerinde de, onların kefillerine imzalatmaktadırlar. Ancak bu genel kredi sözleşmeleri, tek başına müşteriye kredi kullandırılmasına yetmemekte ve müşterinin talep ettiği kredi cinsine göre, onunla münferit kredi sözleşmeleri akdetmekte ve o sözleşmelerin imzalanmasından sonra, talep edilen krediyi müşteriye kullandırtmaktadırlar. Ne var ki, bilahare akdedilen ve fiilen kredi kullanılmasını sağlayan bu münferit kredi sözleşmelerine, bankalar yeniden kefil almamakta ve daha önce genel kredi sözleşmelerine aldıkları kefaletleri, münferit sözleşmeler için de yeterli sayıp, kredilerin geri dönmemesi halinde, genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalayan kişilere rücu edebilmektedirler. Bu uygulama, şimdiye kadar hep bu şekilde işlemiş ve ne yargı mercileri ve ne de taraflar, bu şekilde genel kredi sözleşmelerine verilen kefaletin, bilahere akdedilen münferit kredi sözleşmeleri için de geçerli olup, olmayacağını hiç sorgulamamışlar ve bankaların bu yoldaki taleplerini haklı bulmuşlardır. Bu yazımızın konusu tam olarak budur. Yani, genel kredi sözleşmelerine alınan kefaletler, bilahare akdedilen münferit sözleşmeler açısından geçerli midir? Değil midir? Kefil, genel kredi sözleşmesine attığı kefalet imzası ile, münferit sözleşmelerden kaynaklanan kredi borçlarını, bankaya ödeme yükümü altına girer mi? Girmez mi? Bu yazıda bu sorunun cevabını vermeye gayret edeceğiz.

Bankalar, Genel Kredi Sözleşmeleri, Münferit Sözleşmeler, Ön Sözleşme, Çerçeve Sözleşme, Kefalet.

In practice the banks have general loan agreements, they had prepared previously as a type and with a size of small booklet, signed by their clients who requested loan by their sureties in case they assume necessary. However those general loan agreements aren’t sufficient for the client to use the loan and a separate loan agreement is made according to the type of loan requested by the client and the requested loan is used after this agreement is signed. Nevertheless, the banks do not take a new surety for those separate loan agreements which have been concluded subsequently and de facto ensure use of loans and they consider the sureties taken for the general loan agreement previously sufficient and in case the loan is not repaid they might recourse to the persons signed the general loan agreement with the title surety. This procedure has been carried out as such until today and neither the judicial bodies nor the parties have questioned whether the surety taken for the general loan agreements would be valid for the separate loan agreements or not and they recognized banks requests on this issue valid. Subject of our paper is exactly this. Are the sureties taken for the general loan agreements valid for the separate agreements concluded afterwards or not? Does the surety have obligation to pay the loan debts, arising from the separate agreements, because of the signature affixed under the general loan agreements or not? In this paper we will endeavor to provide answer to this question.

Banks, General Loan Agreement, Separate Agreements, Preliminary Agreement, Frame Agreement, Surety.

I. Banka Genel Kredi Sözleşmelerinin Hukuki Tanımı

Banka genel kredi sözleşmelerinin hukuki tanımı ile ilgili olarak doktrinde çeşitli görüşler vardır. Bir kısım yazarlar bu sözleşmeleri ön sözleşme, bir kısım yazarlar çerçeve sözleşme, bir kısmı ise her ikisinin karışımı olarak nitelerler. Bunların sui generis sözleşme olduğunu da söyleyenler vardır.

Bazı yazarlar, banka kredi açma sözleşmelerinin bir çerçeve sözleşme olduğunu ileri sürerler. Onlara göre, bu çerçeve sözleşmede, tarafların ileride kuracakları çeşitli türdeki kredi sözleşmelerinin ana kuralları belirlenir ve asıl sözleşmeler kurulduğu zaman, bunların esaslı şartları peşinen belirlenmiş olur. Ne var ki, çerçeve sözleşmeler, ne bankaya bir kredi verme yükümü, ne de müşteriye bankadan kredi talep etme hakkı verir. Bir kredi ilişkisinin doğabilmesi için, hangi türden bir kredi talep ediliyorsa, o kredi ili ilgili münferit sözleşme akdedilmelidir. şu kadar ki, bu münferit sözleşmenin ana kuralları, evvelce akdedilen banka genel kredi sözleşmesinde belirlenen sözleşmede bulunur. Kısaca ifade etmek gerekirse, çerçeve sözleşmeler, taraflara kredi hususunda hiçbir mükellefiyet yüklemezler amma, ileride münferit bir kredi sözleşmesi akdettikleri takdirde, bu sözleşmelerin ana hükümleri, genel kredi sözleşmelerinde yer alır.

Bazı yazarlara göre, banka genel kredi sözleşmeleri, bir ön sözleşme niteliği taşırlar. Buna göre taraflar, ileride bir münferit kredi sözleşmesi akdetmek hususunda bu sözleşmeyi akdederler. Bu ön sözleşmede, borç altına giren sadece bankadır. Yani, bu sözleşme akdedildikten sonra, müşteri bankadan kredi talebinde bulunursa, banka bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Şu kadar ki, bu yükümlülük, genel kredi sözleşmesinde belirlenen kredi limiti ile sınırlıdır. Buna karşılık, müşterinin bir kredi talebinde bulunma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bir başka deyişle, banka genel kredi sözleşmeleri, sadece bankayı mükellefiyet altına sokan ve tek taraflı borç doğuran bir sözleşmedir. Müşteri bu sözleşme ile, kredi talebinde bulunma yükümü altında olmadığı için, ileride münferit kredi sözleşmesi akdedilmemesinin, müşteriye tahmil edeceği bir borç bulunmamaktadır. Buna mukabil banka, müşterinin ilk talebinde kredi vermekten imtina ederse, bu menfi davranıştan zarar gören müşterinin tüm zararlarını karşılamak zorundadır. Hiç şüphesiz, müşteri bankanın bu içtinabından doğan zararını kanıtlamakla yükümlüdür. Lakin, kanımca, müşteri bu zararını tam olarak kanıtlayamıyorsa, akdin ihlal edilmiş olması sebebiyle, hâkim, TBK m.50 ve m.51 uyarınca, müşterinin muhtemel zararını takdir etmekle yükümlüdür.