Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde Önemli Zarar Kriteri ve 15 Numaralı Protokolle Yapılan Değişiklik

Criteria for Significant Disadvantage in the European Convention on Human Rights and the Change Made by the Protocol No. 15

Ayşe Funda KILIÇ

14 Numaralı Protokolle, AİHS’in kabul edilebilirlik koşullarının yer aldığı 35. maddesine eklenen kriterlerden biri, başvurucunun önemli bir zarara uğramasıdır. Bu kabul edilebilirlik kriteri, insan haklarına saygı ilkesinin başvurunun esastan incelenmesini gerektirmesi veya ihlal iddiasının ulusal mahkeme tarafından gereğince incelenmemiş olması halinde uygulanmamaktadır. 15 Numaralı Protokol bu koruyucu hükümlerden ikincisini Sözleşme metninden çıkarmaktadır. Çalışmada, iki temel sorunsal değerlendirilmektedir. Bunlardan ilki AİHS’de yer alan hak kategorilerinin önemli bir zarar doğmadığı gerekçesiyle koruma kapsamından çıkarılması ve ikincisi Sözleşmenin 15 Numaralı Protokolle değiştirilecek haliyle, bu hakların bütün olarak yargısal denetimin dışına çıkarılmasına olanak tanıyan yeni düzenlemedir.

AİHS, Önemli Zarar, AİHM, 15 No.lu Protokol, 14 No.lu Protokol.

With Protocol No. 14, one of the criteria added to Article 35 of the ECHR, which includes the admissibility criteras, is that the applicant suffered a significant disadvantage. This admissibility criteria does not apply if the principle of respect for human rights requires an examination of the application on the merits and alleged violations have not been duly considered by a domestic tribunal. Protocol No. 15 removes the second of these safeguard clauses from the text of the Convention. In the study, two main problems are evaluated. The first of these is the new regulation that allows the categories of rights included in the ECHR to be excluded from the scope of protection on the grounds that there is no significant disadvantage, and the second, which will be taken out of judicial control, as the Convention will be replaced by Protocol No. 15.

ECHR, Significant Disadvantage, ECtHR, Protocol No. 14, Protocol No. 15.

GİRİŞ

AİHM verilerine göre 2019 yılının Kasım ayı itibariyle AİHM’e yapılan başvuru sayısı 59.850 olarak açıklanmıştır.1 Bu sayı Avrupa Konseyinin kuruluş döneminde hayal bile edilemezdi. İkinci Dünya Savaşının ardından 10 gelişmiş Avrupa ülkesi, Konseyi “Adalet ve uluslararası işbirliğine dayalı olan barışı sürdürmenin insanlık toplumu ve uygarlığının korunması için yaşamsal bir önem taşıdığına inanarak; Halklarının ortak mirası olan ve tüm gerçek demokrasilerin temelindeki bireysel özgürlük, siyasal özgürlük ve hukuk düzeni ilkelerinin gerçek kaynağını oluşturan manevi ve ahlaki değerlere derin bağlılıklarını yeniden belirterek; Bu ülkülerin korunması, daha ileri düzeyde gerçekleştirilmesi ve ekonomik ve sosyal ilerlemenin sağlanması amaçlarıyla Avrupa’nın aynı anlayıştaki tüm üyeleri arasında daha yakın bir birliğe gerek olduğuna inanarak2 kurdular. Konseyin temel amacı da “ortak mirasları olan ülkü ve ilkeleri korumak ve gerçekleştirmek ve ekonomik ve sosyal ilerlemelerini kolaylaştırmak” idi. Bu aşamada gerçekten de insan hakları standartları görece yüksek bu ülkelerin ortak bir mirasından söz edilebilirdi. Ancak yıllar içinde, özellikle Konseyin genişleme politikası uyguladığı 90’lardan itibaren, Avrupa Konseyinin üye sayısı 47’ye ulaştı. Bu sayısal değişikliğe ülkelerin niteliksel farklılıkları da eşlik etti. Sisteme, birçoğu AİHS sisteminin dayandığı insan hakları anlayışıyla yeni tanışmış ve/veya bu anlayışla ciddi sorunları bulunan devletler katıldı.

AİHM’e zorunlu yargı yetkisi tanınması ve doğrudan bireysel başvuruların yapılmaya başlanması ile birlikte, AİHM’e çok sayıda bireysel başvuru ulaşmıştır. Başlangıçta, yüksek bir insan hakları standardı amaçlanırken, 90’lı yıllardan sonra öncelikli amaç Mahkemenin nicel kapasitesini zorlayan başvuru sayılarının düşürülmesi haline gelmiştir. Sözleşme organlarının tümü için öncelikli gündem AİHM’in iş yükü sorunudur. AİHM kararlarında da dava sayılarının fazlalığına sürekli vurgu yapılmaktadır. Gerçekten de mevcut 59.850 başvuruyu karara bağlamakla yükümlü yargıç sayısı 47’dir. Söz konusu yargılama sistemi bu haliyle sürdürülebilir değildir. Dolayısıyla çok uzun zamandır, insan hakları standartlarını yükseltmek kaygısı ortadan kalkmış, AİHS sisteminde yapılan her düzenleme artık bu iş yükü sorununu çözmeye yönelmiştir. Sözleşmenin 35/3-b maddesindeki değişiklikler de bu kapsamda değerlendirilmelidir.

Çalışmada, öncelikle önemli zarar kriterinin ve bu kritere getirilmiş koruyucu hükümlerin Sözleşmede ve AİHM kararlarında ele alınış biçimi, ardından bu hükmün Sözleşme sistemi içinde rolü ve son olarak 15 Numaralı Protokolle AİHS m. 35/3-b’de yapılan değişiklik değerlendirilecektir.