Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Albert Venn Dicey’nin Hukuk Devleti Anlayışının Işığı Altında Türk Anayasa Mahkemesi’nin Kararları

Decisions of the Turkish Constitutional Court in the Light of Albert Venn Dicey's Conception of the Rule of Law

Mehmet TURHAN

Hukuk devleti vatandaşların hukuki güvenlik içinde bulundukları, devletin eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu bir devleti anlatır. Joseph Raz’ın ileri sürdüğü yaygın bir biçimde hukuk devletinin hemen hemen her “iyi şeyi” ifade etmesine güzel bir örnek Türk Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda verdiği kararlardır. Eğer bir ideal bu denli serbestçe anlamlandırılırsa kesinlikten yoksun müphem bir ideal haline gelecektir. Demokrasi açısından sakıncalı olabilecek olan bu durumdan kurtulmak için eğer hukuk devleti ilkesi anayasa yargısında ölçü norm olarak kullanılacaksa, ülkemiz açısından gerekli olabilecek değişiklikleri göz önüne aldıktan sonra Albert Venn Dicey’nin hukuk devleti anlayışından yararlanılabileceği ileri sürülmüştür.

Hukuk Devleti, Joseph Raz, Hukukun Üstünlüğü, , Olağan Mahkemeler, Keyfi Devlet, Belirsiz Kavramlar.

The rule of law is the system in which the citizens are in legal security and the actions and transactions of the state depend on the rules of law. A good example of Joseph Raz's assertion that almost all “good things” expresses of the rule of law can be found largely in the Turkish Constitutional Court's decisions. If an ideal is interpreted so freely, it will become an ambiguous ideal without any certainty. In order to get rid of this situation which may be inconvenient in terms of democracy, if the principle of rule of law is to be used as the norm in the constitutional jurisdiction, it has been suggested that Albert Venn Dicey's conception of the rule of law can be utilized after considering the changes that may be necessary for our country.

Rule of Law, Joseph Raz, Supremacy of Law, , Ordinary Tribunals, Arbitrary State, Ambiguous Concepts.

GİRİŞ

Hukuk devleti, demokrasi ve insan haklarıyla birlikte Avrupa Konseyi’nin üç temel sütunundan birini oluşturmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Başlangıç’ında “aynı inancı taşıyan ve siyasal gelenekler, idealler, özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü konularında ortak bir mirası paylaşan Avrupa devletlerinin hükümetleri”1 sözcükleriyle hukuk devletine atıfta bulunulmuştur. Hukuk devleti gerçekleşemezse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ve hiç kuşkusuz anayasacılığın bir ayağı sakatlanmış olacaktır. Anayasal demokrasiyi sürdürebilmek için hukuk devletinin hangi temel özellikleri taşıması gerektiği, işleyen bir anayasal demokrasiyi güvence altına almak için hukuk devletinin hangi özellikli rolü üstlenmesi ve hukuk devletinin anayasal demokrasinin meşruluğuna ne şekilde katkıda bulunacağı hususları anayasa hukukunda tartışmalıdır.

“Hukuk devleti” (rule of law) kavramı, 19. Yüzyılda İngiliz anayasasının niteliğine ilişkin geleneksel bir anlayışın ayırt edici bir boyutunu ifade etmek üzere İngilizceye yerleşmiştir. Hukuk devleti kavramının yaygın şekilde kullanıma sokulması da 19. yüzyılın ünlü İngiliz Anayasa Hukukçusu A. V. Dicey’nin etkisiyle olmuştur. Dicey İngiliz Anayasasının iki temel ilkeye dayandığını ileri sürmüştür: Bunlar parlamentonun üstünlüğü (egemenliği) ve hukuk devleti ilkeleridir. A. V. Dicey Introduction to the Study of the Law of the Constitution adlı ünlü yapıtında bu iki kavramı İngiliz anayasasının temel özelliği olarak nitelendirmiş ve bu iki temel ilkeden hareketle de Dicey son derece etkileyici ve başarılı bir biçimde İngiliz anayasasını kavramsallaştırmıştır.2

İngilizce “rule of law” veya “supremacy of law”, Almanca “Rechtsstaat” ve Fransızca “État de droit” kavramları arasındaki farklılıklarda da görülebileceği gibi,3 hukuk devletinin farklı hukuki geleneklerde farklı anlamlar kazandığı da söylenebilir. Tek bir hukuki gelenek içerisinde dahi hukuk devleti anlayışının maddi ya da biçimsel mi olması gerektiği hususu tartışmalıdır.4 Ancak hukuka bağlı yönetimin önemini ifade eden bu farklı kavramların arkaplanında ortak bir liberal “ruh” vardır. Bu liberal ruh bireysel özerklik alanının genişletilmesi yoluyla özgürlüklerin korunduğu sınırlı bir devlet idealini göstermektedir. Hukuk devleti dendiğinde yurttaşların hukuksal güvence ve güvenlik içinde bulunduğu ve devletin eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistem akla gelmelidir.5