Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

2002 Yolcuların ve Bagajlarının Deniz Yolu ile Taşınmasına İlişkin Atina Sözleşmesi’ne Göre Yolcu Manevi Tazminat İsteyebilir mi?

May Passenger Claim Non-Pecuniary Damages Under Athens Convention Relating to the Carriage of Passengers and Their Luggage by Sea, 2002?

İsmail DEMİR

Bu makalenin gayesi, 2002 Yolcuların ve Bagajlarının Deniz Yolu ile Taşınmasına İlişkin Atina Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde yolcunun veya hak sahibi diğer kimselerin taşıyandan manevi tazminat talebine haklarının bulunup bulunmadığının ortaya konulmasıdır. Bu çalışmada Sözleşme’nin manevi tazminat kavramını kapsamına almadığı, dolayısıyla Sözleşme hükümleri çerçevesinde manevi tazminat talebinin ileri sürülemeyeceği tespit edilmiştir. Ancak, Sözleşme’nin, kapsam dışındaki alacak taleplerini engellemediği dikkate alınarak uygulanacak millî hukuk hükümleri çerçevesinde manevi tazminat talebinin ileri sürülmesinin mümkün olduğu değerlendirilmiştir. Sözleşme, sadece düzenlemiş olduğu konularda yeknesaklık sağlayan bir çerçeve kod niteliğindedir. Manevi tazminatın hiçbir surette talep edilemeyeceği görüşü, Sözleşme’nin uygulama kapsamına ve hak arama özgürlüğü ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.

Atina, Manevi Tazminat, Yolcu, Taşıma.

This article’s purpose is to explain whether the passenger and other relevant persons, within the scope of Athens Convention relating to the Carriage of Passengers and their Luggage by Sea2002, have right of litigation against the carrier for their moral damages. In this study, it is concluded that the Convention doesn’t include the concept of moral damage; therefore the non-pecuniary damages couldn’t be claim under its provisions. However, taking into account that the Convention doesn’t forbid the claims falling outside of its application scope, it is considered the claims for moral damages may be asserted pursuant to the provisions of applicable national law. Athens Convention is the characteristics of a frame code ensuring unification on the matters which it has only regulated. The opinion that the non-pecuniary damages shall never be claimed is contrary to the application scope of the Convention and the principle of right to legal remedies.

Athens, Moral Damages, Passenger, Carriage.

GİRİŞ

Yolcuların genellikle tüketici sıfatına sahip olmaları ve donatanlara göre ekonomik yönden güçsüz bir durumda bulunmaları, onların deniz yolculuğu sırasında ölmeleri, bedensel zararlara maruz kalmaları veya bagajlarının zayi olması ya da hasara uğramasına karşı daha spesifik ve etkili şekilde korunmaları gereğini ortaya çıkarmıştır. Yargı sistemleri arasındaki farklılıklar ve iç hukuk düzenlemelerinin yetersizliği, meselenin milletlerarası seviyede düzenlenmesini, dolayısıyla milletlerarası hukukta birlik sağlanmasını zaruri kılmıştır.

Bu amaçla, ilk olarak 29 Nisan 1961 tarihinde “Deniz Yolu ile Yolcu Taşımaya Dair Bazı Kuralların Birleştirilmesine Dair Milletlerarası Sözleşme” (“1961 Brüksel Sözleşmesi”) kabul edilmiştir1. 1961 Brüksel Sözleşmesi’nde taşıyanın, sadece yolcuların ölümleri ve uğradıkları bedelsel zararlar dolayısıyla sorumluluğu düzenlenmiş, bagajın zayi olması veya hasarı ile gecikme zararları kapsam dışı bırakılmıştır. Bu eksiklik, 27 Mayıs 1967 tarihinde kabul edilen “Deniz Yolu ile Yolcuların Bagajlarının Taşınmasına Dair Bazı Kuralların Birleştirilmesine Dair Milletlerarası Sözleşme” (“1967 Brüksel Sözleşmesi”) ile giderilmeye çalışılmıştır2. Ne var ki, bu sözleşmeler milletlerarası hukukta yeterli ilgiyi görmemiştir. Bu sefer Uluslararası Denizcilik Örgütü (International Maritime Organization: IMO)3 önderliğinde Atina’da gerçekleştirilen diplomatik konferans sonucunda 13 Aralık 1974 tarihinde “Yolcuların ve Bagajlarının Deniz Yolu ile Taşınmasına İlişkin Atina Sözleşmesi” (“1974 Atina Sözleşmesi”)4 kabul edilmiştir. Ancak, 1974 Atina Sözleşmesi, bekleneni verememiş, çoğu hükümleri ihtiyaçları karşılamaktan uzak hâle gelmiştir. Sözleşme’nin değiştirilmesine yönelik olarak 1976 ve 1990 yıllarında kabul edilen iki protokol de yeterli olamamıştır.

Bilahare, milletlerarası denizcilik topluluğu, meseleyi IMO’nun gündemine getirmiştir. IMO Hukuk Komitesi’nin (“Komite”) yaklaşık altı yıldan fazla süren çalışmalarını müteakip oluşturulan Sözleşme Taslağı temelinde5, IMO’nun koordinasyonunda ve bu örgütün Londra’daki merkezinde 21 Ekim 2002 ilâ 1 Kasım 2002 tarihleri arasında gerçekleştirilen diplomatik konferans sonucunda “1974 Yolcuların ve Bagajlarının Deniz Yolu ile Taşınmasına İlişkin Atina Sözleşmesine Ait 2002 Protokolü” (“2002 Protokolü”)6 kabul edilmiştir. 2002 Protokolü, 23 Nisan 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir7.