Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sosyal Hakların “Maliyet”i: Avrupa Sosyal Şartı ve Türkiye

“Cost” of Social Rights: European Social Charter and Turkey

Gözde ATASAYAN

Bu çalışmada insan hakları ailesinin “üvey evladı” olarak görülen sosyal haklar, “hak temelli” bir bakış açısı ile ele alınmaktadır. Medeni ve siyasi haklarla karşılaştırıldığında, bu haklara ve onları hayata geçirecek koruma mekanizmalarına daha az önem verildiği görülmektedir. Bunun temel sebebi de, sosyal hakların ilk kuşak haklar olarak kabul edilen medeni ve siyasi haklardan farklı olarak “pozitif” nitelikte ve “maliyetli” olduğu iddiasıdır. Buna bağlı olarak da, bu haklar gibi hukuken talep edilebilir ve icra edilebilir olmadıkları düşünülmektedir. Oysa, medeni ve siyasi haklar alanında, söz konusu hakkın yaşama geçirilmesinde devletin pozitif yükümlülükleri ön plana çıksa da ya da bütçeden kaynak aktarımını gerektirse de, bu hakların niteliği tartışma konusu edilmemektedir. İnsan haklarının bu şekilde bir ayrıştırmaya tabi tutulmasının sonucu, insan hakları kavramının içeriğinin boşaltılması, bulanıklaştırılması ve hakların etkin şekilde korunamamasıdır. İnsan hakları alanındaki sınıflandırmalar, kategoriler belli bir amaçla ve odakla yapılmış olsalar da, insan haklarının karşılıklı bağımlılığı ve bölünmez karakteri söz konusu yapay ayrımların sınırlarını zorlamakta, onları geçersiz kılmaktadır. Çalışmada, bu bakış açısı ile, sosyal hakların anayasası olan Avrupa Sosyal Şartı ve Türkiye bağlamında, yargısal ve yarı yargısal mekanizmaların insan haklarının bütünselliği ilkesi çerçevesindeki tutumu değerlendirilmektedir.

Sosyal Haklar, Avrupa Sosyal Şartı, Türkiye Anayasa Mahkemesi, Mali Yükümlülükler.

In this study, social rights, which have been described as the “stepchild of the human rights family”, have considered with “right-based” perspective. Yet, compared to civil and political rights, there has been considerably less attention placed on the need to develop the content of these rights and protection mechanisms to enforce them. As the main reason, it is said that social rights are inherently of a positive nature, resource dependent (“costly”) unlike civil and political rights, which are regarded as first generation rights. Accordingly, it is considered that social rights are non-justiciable rights and can not be invoked before courts of law and legally enforced. Whereas, in the field of civil and political rights, although the state’s positive obligations in the realization of the right come to the fore or require the transfer of resources from the budget, the nature of these rights is not debated. The result of such disaggregation of human rights is the unburdenning, blurring of the concept of human rights and the inability to protect rights effectively. Although classifications and categories in the field of human rights have been made for a specific purpose and focus, the interdependence and indivisible character of human rights compels the limits of these artificial distinctions and invalidate them. In the study, with this perspective, in the context of European Social Charter which is the “constitution of social rights” and Turkey, judicial and quasi judicial mechanisms’ attitude have been evaluated within the principle of indivisibility of human rights.

Social Rights, European Social Charter, Turkish Constitutional Court, Financial Obligations.

I. Sosyal Haklar “Maliyetli” Haklar mıdır?

Sosyal haklar 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilmesinden itibaren uluslararası alanda insan hakları literatürünün bir parçasıdır. O zamandan beri, sosyal haklar “insan hakları ailesinin Külkedisi”1 olarak ifade edilmektedir. Bu çerçevede medeni ve siyasi haklarla karşılaştırıldığında, bu haklara ve onları hayata geçirecek koruma mekanizmalarına daha az önem verildiği görülmektedir.

Bunun bir göstergesi olarak, ESKHS’de yer alan taraf devletlerin yükümlülüklerine ilişkin düzenleme, ikiz kardeşi olan MSHS’den önemli ölçüde farklılaşır.2 MSHS’de devletlerin yükümlülüklerine ilişkin 2. maddede medeni ve siyasi hakların “derhal” yerine getirilmesi (immediate realization) gerektiği ifadesi yer almaktadır.3 ESKHS’de ise devletlerin sosyal haklara ilişkin yükümlülüklerini hemen değil, mevcut erişilebilir kaynakları çerçevesinde, zaman içerisinde aşamalı olarak yerine getirebilecekleri ifade edilmektedir. Sosyal hakların doğrudan doğruya devletlerin sahip olduğu ekonomik kaynaklarla ilişkilendirilerek “aşamalı” olarak gerçekleştirilebileceği şeklinde, esnek bir biçimde düzenlenmesi, uygulamada sosyal hakların, medeni ve siyasal haklar karşısında ötekileştirilmesine; devletlerin yükümlülüklerini ertelemesine ve hatta bazı durumlarda hiçbir şekilde dikkate alınmamasına yol açabilmektedir.

Sosyal hakların soyut, muğlak; yapısı itibariyle “pozitif”, “maliyetli” olduğu ve kaynak tahsisini gerektirdiği, sosyo-ekonomik politikalar alanına ilişkin olduğu; bunlara bağlı olarak yargının bu hususları inceleyecek yeterli bilgi ve uzmanlığının bulunmadığı, erkler ayrılığı ilkesi çerçevesinde buna yetkisinin de olmadığı ileri sürülmektedir.4 İnsan haklarının bu şekilde bir ayrıştırmaya tabi tutulmasının sonucu, insan hakları kavramının içeriğinin boşaltılması, bulanıklaştırılması ve hakların etkin şekilde korunamamasıdır. Ayrıca, bu anlayış sosyal hakları “hak” niteliğinde görmeyerek yalnızca devletlerin inisiyatifine ve lütfuna bağlanan sosyal yardımlar ya da sadakalara indirgemekte ya da salt yerine getirilmesi arzu edilen dilek/temenniler olarak program hükümler niteliğine büründürmektedir.