Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Doğrudan Borçlandırma Sistemi (DBS) Sözleşmeleri Üzerine Bazı Düşünceler

Some Thoughts About the Direct Debiting System (DDS) Contracts

Başak ŞİT İMAMOĞLU

Satıcı tacir, bayi ve banka arasında kurulan doğrudan borçlandırma sistemi, dürüstlük kuralına uygun olarak işletildiğinde tüm tarafların menfaatine çalışır. Buna karşılık sistemin uygulamada çoğu kez, satıcı tacir ile banka lehine, fakat borçlandırılan bayi aleyhine işleyecek şekilde oluşturulduğu görülmektedir. Çalışmada, sistemin bu şekilde adaletsiz işleyişine neden olan sözleşme hükümlerinden bazıları incelenmiştir.

Doğrudan Borçlandırma Sistemi, DBS, Banka, Bayi, Kredi.

The direct debiting system founded among the seller, dealer and the bank works in the interest of all said parties provided that it is operated in accordance with the principle of good faith. On the other hand in practice the system is established to operate in favor of the seller and the bank, and against the dealer who actually is the debited one. In this study, some of the contract clauses inducing such unfair operation of the system are examined.

Direct Debiting System, Bank, Distributor, Loan.

1. Satıcı tacirin müşteri çevresini genişletmek amacıyla emeklerinden yararlandığı alıcı tacirle kurduğu ilişkilerin kapsamı; bu ilişkinin vücut verdiği ağ genişledikçe yoğunlaşmaktadır. Bu yoğunluk, bazı hukukî kurumların önceden rastlanmayan bir şekilde bu ilişkiye dahil olması şeklinde de belirebilmektedir. Bu çalışmada ele alınan konunun odağı olan; üretici veya tedarikçi konumundaki satıcı tacir ile onun bayi, acente, distribütor vb. adlar altında1 emeğinden yararlandığı başka tacirler, diğer bir deyişle ürünlerinin ilk alıcıları, arasındaki bedel ilişkisinin, bankanın sunduğu “doğrudan borçlandırma sistemi”2 aracılığı ile işlemesi de son on beş yıl içinde ortaya çıkan bir durumdur.

2. Doğrudan borçlandırma sistemi veya uygulamada yaygın olarak kullanılan kısaltması ile ifade etmek gerekirse “DBS”; hazır giyim, otomotiv, akaryakıt gibi sektörlerde sıklıkla başvurulan, satıcı tacir, alıcı bayi ve banka arasında kurulan üçlü bir kredi ve/veya ödeme yöntemidir. Bu ilişkide tarafların tuttukları saflar, özetle şu şekildedir:

2.a. Satıcıtacir; alıcı bayiin dağıtımını üstlendiği mal (veya hizmetin) genellikle üreticisi, ana dağıtıcısı veya asıl lisans alanıdır. Bayi ile aralarındaki sözleşme uyarınca bayie belirli aralıklarla mal (veya hizmet) satar; ancak taraflar arasındaki ilişki sürekli nitelik arz ettiği için satım bedelini hemen tahsil etmek yerine, bayie, kendisinden satın aldığı bu ürünleri tekrar satması fırsatını vermek üzere, vade (ödeme süresi) tanır. Bayi vadeye kadar malları satıp, satıcı tacire bedelini öyle öder. İşte DBS, satıcı tacirin bu bedeli almasını garanti eder. Şöyle ki; satıcı ile banka arasında akdedilen doğrudan borçlandırma sistemi sözleşmesi ile banka, bir komisyon3 karşılığında, satıcı tacirin DBS’ye yükleyeceği faturaların bedelini vadesinde onun hesabına ödemeyi üstlenir. İlgili sözleşmelerde bankanın bu ödeme yükümlülüğü, “fatura bedelinin satıcı tacirin hesabına aktarılması, alacak kaydedilmesi” şeklinde ifade edilmekte ise de, burada tam olarak bir ödeme yükümlülüğü vardır. Nitekim, tarafları DBS ilişkisine yönelten amaç ve sözleşmenin bu amaca uygun yorumu da bu sonucu doğurur. Bu yükümlülüğün doğması için, sözleşmede belirlenen tarihten4 önce ilgili faturanın sisteme yüklenmiş olması gerekir.5 Diğer bir anlatımla, bankanın ödeme yükümlülüğünü doğuran husus bankanın, faturanın sisteme yüklenmesine olanak vermiş olmasıdır. Banka, böylece bayiin mevduat veya kredi limitinin söz konusu faturayı ödemeye elverişli olduğunu kabul etmiş olur. Eğer bayi hesabında yeterli bakiye bulunmuyorsa, ilk elden faturanın sisteme yüklenmesi olanaklı olmamalıdır.6 Bu itibarla DBS açısından satıcı tacir ile alıcı bayi arasındaki ilişki bedel ilişkisi iken; satıcı tacirle banka arasındaki ilişki ise bir ödeme ilişkisidir.