Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Aile Arabuluculuğunda Ortak Velayetin Tesis Edilebilirliği

Establishment of Joint Custody in Family Mediation

Tuğçe ÖZTÜRK ALMAÇ

Aile arabuluculuğu, Türk Hukuk sisteminde henüz yasal zemini olmayan fakat yakın zamanda uygulamaya geçmesi beklenen arabuluculuk türlerinden biridir. Yurtdışı uygulamalarına bakıldığında aile arabuluculuğunun önemli kısmının boşanma ve çocuk ile ilgili konulardan oluştuğunu görürüz. Türk hukukunda ortak velayet kavramı kabul edilmemektedir. Eşler evliyken çocuğun velayetine birlikte sahip iken boşandıklarından velayet çocuğun üstün yararı gözetilerek eşlerden birine verilir. Ancak velayetin tek başına bir ebeveyn tarafından kullanımı çoğu zaman çocuğun üstün yararını sağlamamakta, çocuğun sosyal ve psikolojik gelişiminin olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır. Bu makale ortak velayet kavramının çocuğun sosyal ve psikolojik gelişim açısından önemini ortaya koyabilmek amacıyla yazılmıştır.

Aile Arabuluculuğu, Ortak Velayet, Çocuğun Üstün Yararı, Boşanma, Arabuluculuk.

Family mediation is one of the types of mediation that hasn’t become legal in the Turkish legal system yet but is expected to be implemented soon. When the practices abroad are perused we see that an important part of family mediation consists of divorce and child related issues. In Turkish law joint custody concept is not accepted. Where the spouses have custody of the child together during the marriage, custody of the child is granted to one of the spouses by taking the child’s best interests into account. However, the use of custody by a single parent often does not ensure the best interests of the child and negatively affects the social and psychological development of the child. This article was written in order to reveal the importance of the joint custody concept in terms of social and psychological development of the child.

Family Mediation, Joint Custody, The Best Interests of the Child, Divorce, Mediation.

Genel Olarak Aile Arabuluculuğu ve Terapi İşbirliği

Aile en küçük yapı taşı olarak kadın, erkek ve çocuktan oluşur. Eşler aralarında yaptıkları sözlü ya da yazılı anlaşma gereği bir arada yaşamaya başladıktan sonra, bazen kısa bazen orta vadede bazen de yıllar sonra birtakım anlaşmazlıklar yaşamaya başlayabilirler. Aile hukuku, eşlerin evlilik birliğinden kaynaklanan uyuşmazlıklarının çözümünde, uyuşmazlığa neden olan etkenlerden ziyade, sonucu konusunda birçok çözüm üretir. Örneğin, evlilik birliğinin temelden sarsılması ve bunun belli bir süre devam etmesi genel boşanma sebeplerinden biridir. Boşanmak isteyen eşler, sadece boşanmakla yetinmeyip evlilik sürecinde elde ettikleri malvarlığı değerlerinin de paylaşılmasını talep edebilirler. Ortak velayet halinde velayeti alan eş, diğerinden nafaka talep edebilir. Bazen de evliliğin sona ermesi neticesinde, eşlerden birinin diğerinden yoksulluk nafakası talep ettiğini görürüz. Türk Medenî Kanunu, eşlere bu hakları verirken evlilik birliğinin neden bozulduğu kısmı ile ilgilenmez; fakat Kanun bu sancılı süreç devam ederken eşlere ya da çocuklarına pedagog, psikolog ya da sosyal hizmet uzmanı ile destek verilebileceğini belirtmiştir.

Aile arabuluculuğu, aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda eşlerin tarafsız bir üçüncü kişi eşliğinde uyuşmazlıklarına çözüm aradıkları, hem bu yolu seçenler hem arabulucular için değer atfedilmiş bir yöntemdir. Aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar şiddetli gerilimin hâkim olduğu sancılı uyuşmazlıklardır. Tarafların birbirlerine saygı duyması ve kendi kararlarını alma konusunda yetkinleşmesi için bu süreç oldukça elverişlidir. Çünkü mahkemeden farklı olarak arabuluculukta taraflar kendi ihtiyaçlarına cevap verecek bir sonucu beraber aramaktadırlar ve bununla birlikte ilişkilerinin geldiği boyutu değerlendirme fırsatı bulurlar. Hayatın olağan akışında çoğu zaman, eşler boşanmaya sebep olan konuları karşılıklı konuşamaz, duygularına yenik düşer. Arabuluculuk ise, kendini zayıf hisseden taraflara dahi kendini ifade etmesi için çokça fırsat sunar; kazanılabilir ve sürdürülebilir ilişkilerin mimarıdır.

Arabuluculuğa ve terapi işbirliğine ihtiyaç duyulmasının nedeni bu yöntemin, tarafların birbirlerine özerklik tanıyarak sonraki süreçteki davranışları konusunda barışçıl şekilde karar alabilmelerini sağlamasıdır. Boşanma hâlihazırda, gerek erkek gerek kadın açısından sarsıcı, mevcut statükoyu değiştirici bir süreçtir. Danışmanlık ve terapi almak tarafların, stres düzeyini azalttıkça, sürece daha aktif katılmalarını ve müzakerelerde başarılı olmalarını sağlar. Her aile tipi, yapısı birbirinden oldukça farklıdır. Her farklılığa aynı yöntemi uygulamak arabuluculuk sürecinin başarısız olması anlamına gelir. Bu nedenle, her ailenin yapısına uygun daha butik daha farklı bir arabuluculuk modeli olmalı ve sadece hukuki konuları değil, ailenin temel taşlarına da etki etmelidir. Bunun için de aile arabuluculuğunda ve terapi işbirliğinde, aile hukukunda uzman bir arabulucuya terapist, pedagog ya da sosyal hizmet uzmanının eşlik etmesi gerekir. Kanunen buna herhangi bir engel de bulunmamaktadır. Aksine yapılandırılmaya çalışılan sistemde arabulucuların uyuşmazlık konusunda yetkin uzmanlarla beraber çalışması da desteklenmektedir.