Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Aile Konutu Üzerinde Tesis Edilen İpotek

Harun MURATOĞULLARI

Evlilik birliği devam ettiği müddetçe kural olarak eşler sözleşme yapma hürriyetine sahiptirler. TMK m. 193 hükmünce; Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, eşlerden her biri diğeri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlemi yapabilir. Müteakip maddede ise aile konutu hakkında yapılacak işlemler açısından eşler sınırlandırılmış, ailenin yaşamını huzurlu ve sağlıklı bir ortamda sürdürebilmesi adına hak sahibi veya sözleşme tarafı eşi bağımsız hareket etmekten men etmiştir. Eşlerin evlilik birliğinin yükümlülüklerinden biri de katılma yükümlülüğüdür. Diğer eşin vereceği rızanın hukuki vasıflandırmasını, hem bir hak hem de bir yükümlülük çerçevesinde mülahaza etmek gerekir.

Aile Konutu, Evlilik Birliği, Aile Konutu Şerhi, Fiil Ehliyeti.

In general speaking, married persons have the right to contract during the whole period of marriage. In the light of the Art. 193 of Turkish Civil Code; each partner is able to do every legal activity with third parties provided that the Code does not prohibit. In the following article, the partners are restricted with regards to deals on the family 
domicile and to maintain the family in peaceful atmosphere the owner partner is prohibited to behave 
independently. One of the obligations on partners regarding to conjugal union is the obligation of participation. The consent of other partner’s legal characteristic should be assessed in the light of both a right and an obligation.

Family Domicile, Conjugal Union, Caveat of Family Domicile, Capacity to Act.

I. GİRİŞ

2002 yılında yürürlüğe girmiş olan 4721 sayılı Türk Medenî Kanunuyla (TMK), aile kurumu için önceki Kanuna nazaran daha farklı bir yaklaşım güdülmüş, eşlerin, gerek birbirleriyle gerek üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde eşitlik ilkesi düstur edinilmiştir. Çalışmamızın konusu ve amacı, ipotek meselesinde aile konutunun önemi ve 4721 sayılı TMK ile getirilen düzenlemenin aile konutu üzerinde kaydedilecek ipoteğin geçerliliğinin hangi şarta bağlandığı konusuna dikkatleri çekmektir.

Bilindiği üzere rehin hakkı, alacaklıya, borcun zamanında ödenmemesi halinde rehin konusu taşınır veya taşınmazı paraya çevirterek elde edilen meblağdan alacağını tahsil edebilme hakkı veren bir sınırlı ayni haktır. Bu sınırlı ayni hak sayesindedir ki, alacaklı borç ilişkisini doğuran sözleşmenin akıbetine daha güvenle yaklaşabilmekte ve rehin konusu hukuken var olduğu sürece alacağına kavuşabileceği konusunda geleceğe emin adımlarla ve hesaplarla ilerleyebilmektedir. Diğer yandan, rehinli alacağın borçlusu ise sözleşmeye aykırılık halinde rehin konusunun satılabileceği ve geri dönüşü olmaz bir şekilde mülkiyetini kaybedebileceği neticelerini üstlenmektir.

Hukuk düzenimiz, alacaklının ve borçlunun kabataslak yukarıda bahsedilen imtiyazlı ve taahhüt edici konumlarını doğuran rehin hukuku rejimlerini tayin ederken aile konutunun ayrıcalıklı yerini ihmal etmemiş ve aile konutunun maliki olmayan eşin rızasını genel olarak rehin için geçerlilik şartı olarak düzenlemiştir. Acaba buradaki rıza, borçlandırıcı işlemin geçerliliği için mi yoksa tasarrufi işlemin geçerliliği için mi aranacak bir unsurdur? Ortaya konulacak cevabın düşünsel ve uygulamasal bazda yansımaları neler olacaktır?