Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Ticaret Kanunu m.1481/2 Hükmünün Medeni Usul Hukuku Perspektifinden Değerlendirilmesi

Evaluation of Turkish Commercial Code art.1481/2 From Perspective of Civil Procedure Law

Melih IŞIK

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.1481, sorumluluk sigortalarında halefiyeti düzenlemektedir. Anılan hükmün ikinci fıkrasına göre; sigortalının sorumlulara karşı dava açması veya icra takibi başlatmasından sonra sigortacı, sigortalıya tazminat ödediğini ispat ederek halefiyet kuralı gereği sigortalının yerini alabilir. Bu hüküm, özellikle medeni usul hukuku bakımından birtakım sonuçlar ihtiva etmektedir. Sigortalı tarafından açılan davaya, ödeme yaptığını ispat eden sigortacı devam edebilecektir. Bu noktada sigortacının davadaki konumu, ödemeyi hangi deliller ile ispat edeceği ve davanın seyrine etkisi tartışmaları ele alınabilir.

Sorumluluk Sigortası, Halefiyet, İspat, Taraf Değişikliği.

Art. 1481 of No. 6102 Turkish Commercial Code provides subrogation in liability insurances. According to the second sub-article of art. 1481, the insurer may replace the insured by proving the compensation payment to the insured by the rule of subrogation after the insured has filed the suit or started enforcement proceeding to responsible. This provision contains some conclusions especially on civil procedure law. The insurer who proved to make payment can continue the suit that filed by the insured. At this point, discussions of the position of an insurer in a suit, proving of the payment with which pieces of evidence and effect to situation of the case may be deal.

Liability Insurance, Subrogation, Proof, Party Change in Case.

I. GENEL OLARAK VE SİGORTA HUKUKU BAKIMINDAN HALEFİYET KAVRAMI

Kavram olarak halef, bir kimseden sonra gelip onun yerini alan kimse, ardıl anlamını1 taşırken, halefiyet bir başka kimsenin yerine geçmek demektir.2 Hukuki olarak halefiyet, geniş ve dar anlamda olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.3 Geniş anlamda halefiyet, bir kimsenin, başka birisinin hakkına veya malvarlığı değerine sahip olmak suretiyle, bu kişinin yerine geçmesi olarak tanımlanmaktadır.4 Esasen borçlar hukukuna ait bir kavram olan5 halefiyet, bu disipline göre, borç ilişkisine yabancı üçüncü kişinin, borçlunun edimini ifa edip alacaklıyı tatmin etmek suretiyle, kanun gereği ve tatmin ettiği ölçüde alacaklının haklarına sahip olması, onun yerini almasıdır.6 Üçüncü kişi, borçlunun alacaklıya karşı olan edimini yerine getirmekte ve aynı borçluya karşı alacaklının haklarına sahip olmaktadır. Edimi ifa edenin borçludan farklı bir kimse olması sonucuna bağlı olarak, alacaklı tarafta değişiklik meydana gelmektedir. Bu durum doktrinde dar anlamda halefiyet7 olarak ifade edilmektedir. Dar anlamda halefiyet, kanuni halefiyet hallerini de ifade eden bir kavram olarak nitelendirilmektedir.8

Borçlunun yerine getirmesi gereken bir borcun üçüncü kişi tarafından alacaklıya ifa edilmesi ile, üçüncü kişi her zaman alacaklıya halef olmaz. Halefiyet bir kural değil, bir istisnadır. Halefiyetin doğabilmesi, bu hususun kanunda açıkça düzenlenmiş olmasına bağlıdır.9 Halefiyetin gerçekleşebilmesi için gerekli şartlar arasında; başka bir şahsa ait geçerli olarak doğmuş borcun varlığı, alacaklının tatmin edilmiş olması, bazı haller için geçerli olmak üzere, rücu hakkının mevcudiyeti ile “kanun tarafından öngörülmüş olmak” sayılmaktadır.10 Borç ilişkilerini düzenleyen temel kanun olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda11 halefiyet kurumu, m.127’de düzenlenmiş, ilk fıkrada üçüncü kişinin hangi hallerde12 alacaklıya halef olabileceği sayılmıştır. Yine ikinci fıkradan bu hallerin yanında, diğer kanunlarda da halefiyete ilişkin düzenlemelerin bulunabileceği sonucuna ulaşılmaktadır (TBK m.127/2). 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda13 yer alan m.1472 ve 1481 hükümleri de, halefiyete cevaz veren hükümler arasındadır.

Bu noktada kısaca halefiyet ile rücu kurumları arasındaki ilişkiye değinmekte fayda vardır. Rücu, bir kimsenin kendisine veya başkasına ait borcu ifa ettikten sonra sözleşme, haksız fiil veya sebepsiz zenginleşmeden ötürü gerçekleştirdiği ifanın, bir kısmını yahut tamamını başkasından talep etmesidir.14 Kavram olarak halefiyet ve rücu kavramlarının iç içe geçtikleri izlenimi doğmakta ise de, aralarında birtakım farklar bulunmaktadır.