Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İftira Suçu

Libel Crime

Gökhan TANERİ

İftira suçu, Türk Ceza Kanunu, İkinci Kitap, Dördüncü Kısım, İkinci Bölüm’de “Adliyeye Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. İftira suçu, bir kimse hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için, hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesiyle oluşur. İftira suçunun konusunu hukuka aykırı fiil oluşturabilir. Bu fiilin suç oluşturması şart değildir. Disiplin yaptırımını veya başka bir idari yaptırımı gerekli kılan fiiller de bu suçun konusunu oluşturabilir. Bu çalışmanın konusunu iftira suçu oluşturmaktadır. Kavramın tanımlaması, etkin pişmanlık, benzer suçlar, soruşturma, kovuşturma konuları sistematik olarak incelenmeye çalışılmıştır.

İftira Suçu, Etkin Pişmanlık, Yalan Tanıklık, Şikâyet Hakkı, Haber Verme Hakkı.

The libel crime is arranged in, Turkish Penal Code, Second Book, Fourth Part, Second Section under the title Crime Against Justice. The crime of libel is formed by attributed unlawful action for about a person to start an investigation and criminal case or implementation of disciplinary sanction. Crime of libel’s topic is unlawful action. This action is not necessary to establish as criminal. Those actions which required disciplinary sanctions or other administrative sanctions may be constituting the subject of this crime. This paper about crime of libel. Definition of term, effective regret, similar crimes, a criminal investigation, and criminal process subject topics worked in this paper.

Libel, Active Repentance, False Testimony, The Right of Complaint, Informing Right.

I. Genel Olarak

İftira bir kişinin işlemediğini bildiği halde, bir suçu ya da idari yaptırım gerektiren bir eylemi işlediği konusunda, ceza soruşturması yapılması veya idari bir yaptırım uygulanması için ihbarda veya şikâyette bulunmak veya basın yayın yoluyla hukuka aykırı fiil isnat etmektir.1 Büyük Türkçe Sözlük iftira sözcüğünü, “Bir kimseye, kasıtlı ve asılsız suç yüklüme, kara çalma, bühtan” şeklinde tanımlamaktadır.2

Masumiyet karinesi, bir suçtan dolayı kovuşturulan kişinin, suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olmadıkça suçlu sayılmamasıdır. 1948 tarihli İnsan Hakları Bildirgesi m.11/1’de ve 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m.6/2’de de masumiyet karinesine yer verilmiştir. 1982 Anayasası m.38/4’te “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” hükmüyle, masumiyet karinesine yer verilmiş ve anayasal güvence altına alınmıştır.

Masumiyet karinesi, hem geleneksel bir hukuk ilkesi hem hukuk devleti ilkesinin doğal bir sonucudur. Masumiyet karinesi, insana saygı düşüncesinden kaynaklanır. Masumiyet karinesine göre kamu davasının amacı, sanığın suçluluğu yönündeki iddiayı araştırmak ve onu suçlu ise cezalandırmak suçsuz ise beraat ettirmektir. Bu amaca ulaşıncaya kadar, sanık hakkında gerekirse tutuklama dahil bir takım güvenlik tedbirleri alınabilecektir.3 Masumiyet karinesinin doğal sonucu olarak kişiler asılsız isnatlardan ve ithamlardan korunacaktır.