Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İş Hukukunda Ahlak ve İyiniyete Aykırı İşe Devamsızlık Kavramı

Öcal Kemal Evren

Devamsızlık olgusu, devamsızlık kavramına devamsızlığın işçi tarafından yapılması ve işe yönelik olmasıyla iş görme borcunun yerine getirilmemesi unsurları katılarak iş hukuku kapsamına da girmiştir.

Ahlak ve iyiniyete aykırı devamsızlık işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir mazereti olmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir aylık süre içinde iki defa, herhangi bir tatil gününden sonraki işgünü yahut yine bir aylık süre içinde üç işgünü işe devam etmemesidir. Buna göre ahlak ve iyiniyete aykırı işe devamsızlığın, nedenlerine ilişkin nitel şartlar, süresine ilişkin ise nicel şartlar bulunmaktadır.

İşçinin bu davranışı ise işverene, iş sözleşmesini derhal ve haklı nedenle tazminatsız olarak feshetme imkânı vermekte; bu hak kullanılırken haklı nedenin ispat edilememesi, hak düşürücü sürenin geçirilmesi, fesih hakkını sınırlayan unsurlara dikkat edilmemesi fesih işlemini haksız kılmaktadır.

Devamsızlık, İşe Devamsızlık, Ahlak ve İyiniyete Aykırılık , İş Sözleşmesinin Feshi , Haklı Neden, İspat Külfeti .

Giriş

Ülkemizde iş hukuku uygulaması içinde 4857 sayılı İş Kanunu ’nun 25/II maddesi uyarınca yapılan fesih işlemlerinde işyerine veya işe devamsızlığın neden olarak fazlaca ileri sürüldüğü gözlemlenmektedir. İşyerleri türlü nedenlerle sık sık işe devamsızlık olgusu ile karşı karşıya kalmakta; ispat yükünün yerine getirilmesi ve uyuşmazlığın çözümü zaman ve kaynak kaybına neden olmaktadır.

Bu bağlamda işe devamsızlık olgusu, gerek kavramın yanlış veya eksik anlaşılmasından gerek ispat külfetinin gereği gibi yerine getirilememesinden ötürü hakkında türlü ve birbirinden farklı uyuşmazlığın doğduğu; özellikle içtihatla boşlukların doldurulduğu bir alan olarak göze çarpmaktadır.

Bu haliyle ‘işe devamsızlık’ kavramı bir yönüyle yasal ifadesi ve uygulamadaki görünümüyle üzerinde dikkatle durulması gereken bir konu haline gelmekte; diğer yönüyle de, uyuşmazlık durumunda ispat yükünün kime ne şekilde düştüğü, ispat vesikaları ve kuvvetlerinin de incelenmesi gerektiğinden dinamik bir yapı arz etmektedir.