Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk İdari Teşkilatında Devlet Denetleme Kurulunun Görev Alanı ve Fonksiyonları Üzerine Bir Değerlendirme

An Evaluation on Duty Field and the Functions of the State Supervisory Council in Turkish Administrative Organization

Onur KAPLAN,Eyüp Kaan DEMİRKIRAN

Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren ve aynı zamanda hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan bir devlet düzenini ifade etmektedir. Bu kapsamda söz konusu devlet düzeni çerçevesinde, yönetsel işleyiş bakımından idarenin de hukuka uygunluğunun ve düzenli biçimde faaliyet göstermesinin sağlanması gerekmektedir. Bu noktada idarenin hukuka uygunluğunun ve düzenli biçimde işleyişinin sağlanması amacıyla Devlet Denetleme Kurulu kurulmuş ve Anayasal temele kavuşturulmuştur. Hukuk devleti ilkesi, devletin hukuk kurallarıyla bağlı olmasını sağlamak anlamına geldiğinden; Türk idari teşkilatı içerisinde yer alan Devlet Denetleme Kurulunun bu amaca ne derece hizmet edebileceğinin anlaşılabilmesi için görev alanının tespit edilmesi, ardından söz konusu işlevlerinin idari teşkilat yapısına ve dolaylı olarak bireyler üzerinde etkilerinin neler olduğunun ortaya konulması gerekmektedir. Bu doğrultuda çalışmada öncelikle Devlet Denetleme Kurulunun pozitif temellerinin neler olduğu ortaya konulacak, daha sonra bu kuruluşun Türk idari teşkilatı içerisindeki yeri ve görev alanı tespit edilerek; icra ettiği fonksiyonların etkileri güncel gelişmeler ışığında irdelenecektir.

Hukuk Devleti, İdari Teşkilat, Devlet Denetleme Kurulu, Görev, İdari Faaliyet.

Rule of law refers to a state system whose actions and operations are in accordance with the law, based on human rights, that protect and strengthen these rights and freedoms and at the same time consider themselves bound by the rules of law and are open to judicial review. In this context, it should be ensured that the administration complies with the law and operates in a regular manner in terms of managerial functioning within the framework of the state order. At this point, The State Supervisory Council was established and stipulated in the Constitution in order to ensure the proper functioning of the administration and the lawfulness of the administration. The principle of the rule of law means that the state is bound by the rules of law; In order to understand the extent to which the State Supervisory Council can serve this purpose within the Turkish administrative organization, it is necessary to determine the scope of its functions, and then to determine the effects of these functions on the administrative organization structure and indirectly on the individuals. In this context, firstly, the normative base of the State Supervisory Board will be determined and then the place and the scope of this organization within the Turkish administrative organization are determined. The effects of the functions it performs on the Turkish administrative structure will be examined in the light of current developments.

Rule of Law, Administrative Organization, The State Supervisory Council, Duty, Administrative Activity.

Giriş

Çatışma ve güç kullanabilme ilişkisi, her türlü nüfuz bağıntısını içerecek biçimde kullanıldığında, bunları nicelleştirebilecek veya sıralamaya tabi tutabilecek bir görüş açısına ulaşılabilir, ki hukuk devletinde yasama, yürütme ve yargı adı verilen erkler de bu kapsamda yorumlanabilecektir.1 Türk hukukunda, 1982 Anayasası’nın Başlangıç kısmında “Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu” hususu vurgulanmış ve 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin, “toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu” ifade edilmiştir. Anayasanın 6. maddesinde Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanacağı ifade edilmiş; ardından egemenliği kullanacak bu organlar dolaylı bir şekilde 7., 8. ve 9. maddelerinde gösterilmiştir.2 Egemenlik, idarenin elinde idari işlem yapmak yetkisi, uymama halinde müeyyide uygulamak, kolluk gücüne ve bütçeye sahip olmak ve bazı bağımlılıklar şeklinde ortaya çıkmakta olup, bu suretle ideolojik niteliklerini yitirmek suretiyle somutlaşmaktadır.3 Bu bağlamda hukuk devletinde, devletin temel amaç ve görevlerinin yerine getirilmesi lüzum ve ehemmiyeti, idari teşkilatın varlığını ve onun üstün yetkileri haiz olmasını icap ettirmiş ve idari rejimin ilk unsuru bu suretle ortaya çıkmıştır.4 Bununla birlikte söz konusu kamu gücünün kullanılması noktasında, Giritli’nin ifade ettiği üzere, “Memleketlerin kalkınması ve demokratik rejim içinde idaresi yolunda çözümü gerekli dâvalardan birinin de Devlet ve İdare makinesini kurmak ve verimli şekilde işletmek oldu(ğunda)” şüphe bulunmamaktadır.5 Dolayısıyla idari teşkilatın pozitif hukuk bakımından, verilen görevleri yerine layıkıyla getirebilmesi için birtakım hukuki mekanizmalar öngörülmüştür ki, bunlardan birisi de “denetim”dir.6 İşte, bu denetimin sağlanması hususunda Anayasada Devlet Denetleme Kurulunun (State Supervisory Counsil7 ) varlığı öngörülmüştür. Bu doğrultuda çalışmada, öncelikle Devlet Denetleme Kurulunun Türk idari teşkilatındaki yerinin tespit edilerek görev alanının ne olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.

I. Devlet Denetleme Kurulunun Pozitif Temellerinin Ortaya Konulması ve Görev Alanının Tespiti

1982 Anayasasında kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmişse de yürütmenin içyapısı bakımından 1961 Anayasasından farklı olarak, merkezileşmenin artması ve yekpareleşmenin başlaması söz konusu olmuştur.8 Bu kapsamda Anayasanın devlet-birey ve devlet-toplum ilişkilerinde devleti diğer ikisine nazaran önde tuttuğu ifade edilebilecektir.9 Her ne kadar idarenin Anayasa ve kanunlarda verilen görevleri yerine getirmesi noktasında kamu gücü kullanımı söz konusu olsa da polis devletinden farklı olarak bu görevlerin belirli hukuk kuralları içinde yürütülmesi icap eder.10 Bu çerçevede hukuk devleti ilkesinin romantik bir kavram olarak kalmaması ve hukuk düzleminde bir anlam ifade etmesi için idarenin de hukukla bağlı kalması ve iç işleyişinin bu çerçevede düzenlenmesi gerekir.11

İdarenin hukuka uygun ve düzenli biçimde işlemesini temin etmek bakımından iç işleyişinin denetiminin sağlanması için 1982 Anayasası yürürlüğe girmezden önce, 12 Eylül döneminde 2443 sayılı Kanun ile Devlet Denetleme Kurulu, Türk hukuk sistemine dahil olmuştur.12 1982 Anayasası yapımı döneminde Milli Güvenlik Kurulu, Devlet Denetleme Kurulunun kuruluş gerekçesinde, “kamu kurum ve kuruluşları üzerinde her kurumun kendi iç denetim yolundan başka Sayıştay ve Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetlenmesine karşın, bunun siyasal ve hiyerarşik baskılar nedeniyle etkin olamadığı” ifade edilmiştir.13 Bunun yanında, Devlet Denetleme Kurulunun Anayasada yer almasının sebebi, Anayasanın yürütmeyi güçlendirme ve aslen yürütme içerisinde Cumhurbaşkanını güçlendirme eğilimi ile açıklanmaktadır.14 Bu çerçevede Cumhurbaşkanı ve Devlet Denetleme Kurulu arasındaki ilişki açık biçimde ortaya konulmuş ve Devlet Denetleme Kurulu, Anayasal temele kavuşturulmuştur.15