Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Öncelenmiş Borca Aykırılık Kavramı ve Alacağı Tehlikeye Düşen Alacaklının Diğer Hukuki İmkânları ile Karşılaştırılması

The Concept of Anticipatory Breach and Its Comparison with the Other Remedies of the Obligee Whose Debt is at Risk

Yasemin KABAKLIOĞLU ARSLANYÜREK

Borcun vadesi henüz gelmeden borçlunun vade geldiğinde ifayı gereği gibi yerine getirmeyeceği farklı şekillerde anlaşılabilir. Örneğin borçlunun iflas ettiği ya da borcunu ifa etmeyeceğini bizzat ifade ettiği durumlar söz konusu olabilir. Bu gibi durumlarda alacaklının vade tarihine kadar beklemesini, hatta borçlunun ifayı gerçekleştirmeyeceğini bile bile kendi borcunu ifa etmesini beklemek doğru olmayacaktır. Türk Borçlar Kanunu bazı hallerde alacaklıya alacağı için teminat gösterilene kadar ifadan kaçınma veya henüz vade gelmeden sözleşmeden dönme imkânı tanımıştır. Örneğin TBK m.98 borçlunun ifa güçsüzlüğüne düştüğü durumlarda alacaklıya böyle bir imkân sağlamaktadır. Ancak Kanun’da yer alan bu düzenlemeler uygulama alanlarının dar olması nedeniyle genel bir düzenleme niteliği taşımazlar. Bunun sonucunda alacaklı, borcunu ifa etmeyecek olan borçluya karşı bazen korunacak bazense böyle bir korumadan yararlanamayacaktır. Öncelenmiş borca aykırılığa ilişkin Türk Borçlar Kanunu’nda genel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması bu adaletsiz sonucun ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Böyle bir durum gündeme geldiğinde nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine ilişkin öğretide farklı görüşler ortaya konmuştur Bununla birlikte birtakım düzenleme ya da hukuki kurumların kıyas yoluyla benzer durumlara uygulanması yeterli değildir. En sağlıklı sonuç, Kanun’da yer alan düzenlemelerden ilke kıyası yöntemiyle genel bir ilkeye varılması yöntemidir.

Öncelenmiş Borca Aykırılık, Temerrüt, İmkânsızlık, Sözleşmenin Müspet İhlali, Ödemezlik Def’i.

It can be derived from various situations that the obligor will not perform properly when the obligation is due. For instance, there may be situations where the obligor is bankrupt or the obligor himself declares that he/she will not perform properly. Under such circumstances it is not fair to expect from the obligee to wait until the due date and in the meanwhile perform his/her own obligation. Turkish Code of Obligations in some situations gives the opportunity to the creditor to ask for a security for the counter performance and opportunity to terminate the contract if the security is not granted in a reasonable time. However, these opportunities granted to the creditor are applicable to the restricted circumstances due to the requirements of these provisions. Therefore, these provisions are sometimes insufficient to protect the creditor. The reason behind this variance is the lack of a general regulation of an anticipatory breach in Turkish Code of Obligations. This paper aims to give a general knowledge with regard to the provisions in Turkish Code of Obligations which protects the creditor against non-performance and its effects to the anticipatory breach. Afterwards, other concepts of laws under Turkish law will be examined to the end of their application by analogy to the anticipatory breach. Lastly, the best solution for a general principle will be tried to determine by examining the existent provisions and the views presented by the doctrine.

Anticipatory Breach, Default, Impossibility, Non-Conformity, Right to Withhold Performance.

I. Giriş

TBK’da yer alan bazı hükümler alacağı tehlikeye düşen alacaklıyı koruyan birtakım düzenlemeler getirmektedirler. Bu durum özellike TBK m.98’de alacağını elde edemeyeceğini anlayan alacaklının alacağı teminat altına alınana kadar ifadan kaçınması ve teminat gösterilmemesi halinde de sözleşme ilişkisinden tamamen sıyrılabilmesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır.1 Öte yandan alacaklının bu alacağın elde edilemeyeceğinin alacak muaccel olmadan önce dahi aşikâr olduğu durumlar için TBK’da genel bir düzenleme bulunmamaktadır.

Bu gibi, alacaklının alacağını gereği gibi elde edemeyeceğinin vadeden önce anlaşılması durumu öncelenmiş borca aykırılık2 olarak adlandırılmaktadır. Bu kurum ilk olarak İngiliz mahkemeleri3 tarafından kabul edilmiş, ardından öncelikli olarak common law hukuk sistemleri olmak üzere birçok hukuk sisteminde4 etkisini göstermiştir.5 Hatta birçok hukuk uyumlaştırması çabalarında da öncelenmiş borca aykırılığa ilişkin düzenlemelere yer verilmektedir.6

Türk Hukuku açısından genel bir öncelenmiş borca aykırılık düzenlemesinin bulunmaması kimi zaman adaletsiz sonuçlara neden olmaktadır. Örneğin, borcunu önce ifa etmesi gereken tarafın ileride alacağını edemeyeceğini bile bile borcunu ifa etmesi gereken durumlar söz konusu olabilmektedir.7 Hatta öncelenmiş borca aykırılık durumuna bir sonuç bağlanmaması kimi zaman borcunu yerine getiremeyecek olan borçlu açısından da olumsuz sonuçlar doğurabilir. Örneğin, borçlunun vade gelmeden borcunu ifa etmeyeceğini karşı tarafa bildirdiği bir durumda alacaklının vade gelmeden, daha erken bir tarihte ortaya çıkacak zararı azaltma imkânı gündeme gelebilir. Böyle bir durumda da öncelenmiş borca aykırılık kurumu borçlu açısından da daha elverişli sonuçların ortaya çıkmasına imkân sağlamış olur.8 Bu nedenle, böyle bir durum gündeme geldiğinde nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine ilişkin öğretide farklı görüşler ortaya konmuştur. Bu bağlamda, bu çalışmada öncelikle alacaklının alacağını teminat altına almasını sağlayan imkânlar ele alınacak ve mevcut düzenlemelerin hangi şartlar altında öncelenmiş borca aykırılık hallerine uygulanabileceği tespit edilecektir. Ardından öğretide yer alan ve öncelenmiş borca aykırılığa kıyasen uygulanabilecek hukuki kurumlar incelenecek ve öncelenmiş borca aykırılık halinde uygulama alanı bulmalarının uygunlukları incelenecektir. Son olarak da Kanun’da yer alan düzenlemeler ve öğreti tarafından benimsenen görüşler ışığında genel bir ilkeye varılmaya çalışılacaktır. Zira birtakım düzenleme ya da hukuki kurumların kıyas yoluyla benzer durumlara uygulanması bu konuda yeterli değildir, bu nedenle en sağlıklı sonuç, Kanun’da yer alan düzenlemelerden ilke kıyası yöntemiyle genel bir ilkeye varılması yöntemidir.