Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sosyal Devlet Kapsamında Çalışma Özgürlüğü ve Çalışma Hakkının Değerlendirilmesi

Evaluation of Freedom of Work and Right to Labor Within the Scope of Social State

Hamide BAĞÇECİ

Sosyal ve ekonomik haklar, sosyal devletin gerçekleştirilmesinde büyük öneme sahiptir. Bu hakların amacı sosyal adaleti sağlamak, sosyal eşitsizliği azaltmak, toplum içinde yer alan zayıf ve güçsüz grupları korumak ve insanın onuruna uygun biçimde yaşamasını sağlamaktır. Bu bağlamda klasik haklardan farklı olarak sosyal haklar, devlete birtakım olumlu edimlerde bulunma görevi yükler. Nitekim 1982 Anayasası’nın 48’inci maddesinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme özgürlüğüne sahip olduğu, devletin, çalışanların yaşam seviyesini yükseltmek, çalışma yaşamını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alacağı düzenlenmiştir. 49’uncu madde de ise çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğu belirtilmiştir. Öte yandan her ne kadar tekil biçimde ifade edilse de bu hakkı tamamlayan, anayasal güvenceye kavuşturulmuş birçok aracı hak da mevcuttur. Ücret hakkı, tatil hakkı, dinlenme hakkı, iş güvencesi, iş ve sosyal güvenlik hakları ile toplu olarak kullanılan sendikal haklar bu kapsamdadır. Bu çerçevede çalışmamızda öncelikle sosyal devlet anlayışı ışığında sosyal hakların gelişimi ve hukuki niteliği ele alınmış, daha sonra “çalışma özgürlüğü ve hakkı” Anayasa Mahkemesi kararlarıyla değerlendirilmiştir.

Sosyal Devlet, Sosyal Haklar, Çalışma Özgürlüğü, Çalışma Hakkı.

Social and economic rights are of great importance in the realization of a social state. Generally the aims of these rights are setting social justice, preventing social inequality, protecting the vulnerable groups within the society and ensuring that they live in a way that is appropriate to human dignity. Within this context unlike the classical rights, these social rights impose a number of positive actions on the state. Hence, in the Article 48 of 1982 Constitution it is regulated that everyone has the freedom to work and conclude contracts in the field of one’s own choices and that the state shall take measures to ensure increase in life quality of the employees, to protect employees and unemployed in order to improve the working life, to support working, to create an economic environment convenient for protection of unemployment and to ensure labor peace. Additionally, Article 49 states that the work is the right and duty of everyone. On the other hand, although it is expressed in a singular form, there are many other constitutionally guaranteed rights complementing this right those are closely related to the right to work. As a matter of fact, the right to wage, the right to vacation, the right to rest, job security, labor and social security rights and collective trade union rights are within this scope. Within this frame in our study, the development of the social rights and the legal nature are discussed within the light of social state and then the right to labor and freedom of work are evaluated with the Constitutional Court decisions.

Social State, Social Rights, Freedom of Labor, Right to Work.

Çalışmak her şeyi fetheder1

Giriş

Sosyal devlet, özellikle 20. yüzyılda batı demokrasilerinde liberal devlet anlayışının evrilmesiyle ortaya çıkmıştır. Liberal devlete hâkim olan klasik haklar ve özgürlükler karşısında devletin tutumu değişmiş, sosyal devlet kavramı, devletin sosyal barış ve adaleti sağlamak amacıyla sosyal ve ekonomik yaşama aktif müdahalesini gerekli gören bir anlayışa dönüşmüştür. Bu kapsamda, Türkiye’de anayasal gelişmeler doğrultusunda, 1961 Anayasası’nda 1924’ten kopma olarak adlandırılabilecek en büyük yenilik; söz konusu sosyal devlet anlayışının Cumhuriyetin temel niteliklerinden biri olarak kabul edilmesi; bunun gerçekleşmesi için Anayasa’da sosyal ve ekonomik haklara yer verilmesidir. Bu bağlamda sosyal devlet, insanlara onurlarına uygun biçimde asgari bir yaşam düzeyi sunan, toplumun refahını sosyal adalet ve sosyal eşitlik ilkelerine göre yerine getirmesi beklenen devlettir. Çağdaş sosyal devlet anlayışı, Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere; “sosyal hukuk devletinin tüm kurumlarıyla Anayasa’ya uygun biçimde kurularak işletilmesini, bu yolla bireylerin refah, huzur ve mutluluğunun sağlanmasını gerekli” kılar. Böylece devlet, ekonomik ve sosyal yaşamın gelişmesine ayak uyduramayanlara yardım elini uzatır.

Nitekim bu anlayış ışığında, sosyal devleti gerçekleştirmek için geniş kapsamlı haklar ve ödevler listesi öngören 1961 Anayasası’nda “çalışma özgürlüğü ve hakkı” düzenlenmiş; 1982 Anayasası’nın yürürlükteki hükümlerine temel oluşturmuştur. Ekonomik içerikli sosyal hakların başında yer alan çalışma özgürlüğü ve hakkı, 1982 Anayasası’nın üçüncü bölümünde 41’inci madde ile 65’inci madde arasında “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlıklı kısımda yer almıştır. Bu çerçevede çalışma özgürlüğünü tamamlayan çalışma hakkı ise, tarihsel açıdan ele alındığında, ikinci kuşak haklar içinde kabul edilen ve devlete olumlu edimde bulunma ve hizmet sağlama görevi yükleyen pozitif statü hakları içinde değerlendirilmektedir. Gerek ulusal gerek uluslararası düzenlemelerde tanınmış temel bir insan hakkı olan söz konusu “çalışma özgürlüğü ve hakkı”, tekil biçimde ifade edilse de bu hakkı tamamlayan, anayasal güvenceye kavuşturulmuş birçok aracı hak da mevcuttur. Ücret hakkı, tatil hakkı, dinlenme hakkı, iş güvencesi, iş ve sosyal güvenlik hakları ile toplu olarak kullanılan sendikal haklar bu kapsam içinde yer almaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) de kararlarında işe girme, işten çıkarılma, işyerinde güvenlik, emeklilik, işçi sağlığı gibi farklı çalışma haklarından bahsetmiştir.