Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Vesayet Kurumunda Velayet Hükümlerinin Uygulanması

Gülay ÖZTÜRK

Velayet hakkı yasa uyarınca, çocuğun doğumundan 18 yaşını bitirinceye kadar ana ve baba tarafından kullanılan bir hak olup çocuğun ergin olması ile sona erer. Ancak ana ve babanın velayet hakkı bazen mahkeme kararı ile ergin olan çocukları üzerinde de devam edebilir ki bu, ergin olmakla birlikte kısıtlanması gereken bir evladın kısıtlanarak ana veya babanın velayetinde bırakılması halidir. Velayet altında bırakılma bir kısıtlama kararı ile olmasına rağmen böyle bir durumda taraflar arasında ve tarafların üçüncü kişilerle ilişkilerinde vesayet değil velayet hükümleri uygulanır.

Ayırt Etme Gücü, Erginlik, Tam Ehliyetsizlik, Sınırlı Ehliyetsizlik, Vesayet, Velayet, Veli, Vasi, İzin Almak, Denetim Makamı.

A- Medeni Kanunda Ayırt Etme Gücü ve Koruma Müesseseleri

Korunmaya muhtaç kişileri korumak üzere Medeni Kanun iki farklı müessese getirmiştir. Bunlardan birisi velayet, diğeri ise vesayettir. Velayet doğum anından reşit oluncaya kadar çocukların korunmasına ilişkin bir koruma müessesesi; vesayet ise, velayet altında bulunmayan küçükler ile reşit olmakla birlikte çeşitli sebeplerden dolayı korunmaları gereken kişilerle ilgili bir müessesedir.

Vesayet altına alınan kişiler ayırtım gücüne sahip olmadıkları için fiil ehliyetine de sahip değildirler. Bunun için de önce Medeni Kanun da düzenlenen ayırtım gücü ile ilgili hükümlere kısaca bir göz atmak gerekir.

Medeni Kanunun 13’üncü maddesinde, yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes ayırt etme gücüne sahip olarak tanımlanmış olup, 14’üncü maddede ise ayırt etme gücü bulunmayanların küçük lerin ve kısıtlı ların fiil ehliyetlerinin bulunmadığı ifade edilmiştir. Bu hükümde yaş ile ilgili bir sınırlama belirtilmemiş ise de, Medeni Kanun’un birçok maddesinde 15 yaşını bitirenlerin ayırt etme gücüne sahip olduğu kabul edilmektedir. 13’üncü maddede yazılı nedenlerden birisinin etkisi ile kişi akla uygun davranamıyor ve serbest iradesi ile karar veremiyorsa bu kişinin ayırtım gücünden söz edilemeyecektir.