Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Multidisipliner Bir İnceleme Konusu; Hadımlaştırma (Kastrasyon)

A Multidiscipline Study Subject; Castration

Kudret GÜVEN

Tüm dünyada ve Türkiye’de özellikle kadın ve çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda, suçun tekrarının önlenmesi amacıyla yapılan pek çok öneri arasında “failin kastrasyonu” da vardır. Kastrasyon beden bütünlüğü üzerinde tıbben yapılan bir müdahale türü olduğundan Ceza Hukukunu olduğu kadar, kişilik haklarını, Sağlık Hukukunu ve insan haklarını da yakında ilgilendiren multidisipliner bir konu olarak hukuk teorisyenlerinin ilgi alanına girmektedir. Bu çalışma ile, dünyadaki değişik düzenleme örnekleri arasında karşılaştırmalı hukuk açısından bir inceleme yapılmış, yakın gelecekte bu konuda çıkarılmasının planlandığını düşündüğümüz bir kanunun hazırlanmasında faydalı ve yardımcı olmak amaçlanmıştır.

Kastrasyon, Kimyevi ve Cerrahi Kastrasyon, İnsan Hakları.

Amongs the suggestions in order to prevent recidivism of sexual crimes concerning especially woman and children all over the World and Turkey, exist the “castration of the perpertrator”. Castration is a king of medical intervention on badily integrity, for his reason it resides within the scope of interest of law theoricians related to law as a multidiscipliner subject about personality rights, Healt Law, human rights, as well as Criminal Law. The goal of this study, which is based on a comperative examination of the different examples current in the World, is to be useful and helpful in the preperation of a code, thought to be planned enacted in the near future.

Castration, Chemical and Surgical Castration, Human Rights.

I. Genel Olarak

Tüm dünyanın sorunu olan kadına ve çocuğa tecavüz suçu başta olmak üzere cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ülkemizde de sıkça rastlanan eylemler olarak kendisini göstermekte, toplumda ciddi ve haklı reaksiyonlara yol açmaktadır. Sokaktaki insandan siyasetçiye, sanatçıdan sivil toplum kuruluşlarına kadar herkesin, bu konudaki duyarlılığını ortaya koyduğu ve cezaların yetersizliğinden bahisle çok büyük acılara sebebiyet veren bu eylemleri önlemek, en azından caydırıcı olmak için en ağır cezaları, hatta idam cezasını bile önerdiği görülmektedir. Kanunkoyucu da toplumsal tepkilere cevap vermek üzere zaman zaman yasal düzenleme yapma gereği hissetmekte ise de şimdiye kadar bir türlü sonuç alınamamıştır. Ne yazık ki ceza hukukçularının da konu ile şimdiye kadar ilgilenmedikleri görülmektedir.

Hadımlaştırma (kastrasyon) esas itibariyle 24 Mayıs 1983 tarih ve 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanunun (NPHK) 4’üncü maddesinin III’üncü fıkrası ile ele alındığı üzere sağlık hakkı kapsamında bir tıbbi (cerrahi) müdahale olarak düzenlenmiştir. Buna göre; “Bir ameliyatın seyri sırasında tıbbi zaruret nedeniyle bir hastalığın tedavisi için kastrasyon gerektiren hallerde kişinin rızasına bakılmaksızın kastrasyon ameliyesi yapılabileceği” öngörülmüştür. Burada tedavi amaçlı bir cerrahi kastrasyon tipinin kastedildiği açıktır.

Aynı madde sterilizasyonu da düzenlenmiştir. Oysa kastrasyon ile sterilizasyon birbirinden farklıdır. Öncelikle ifade etmek gerekirse sterilizasyon, bir erkek veya kadının çocuk yapma kabiliyetinin cinsi ihtiyaçlarını tatmine mani olmadan izalesi için yapılan müdahaledir. Bu ameliye ile bir kimsenin sadece çocuk yapma olanağı ortadan kaldırılırken (örneğin tüplerin bağlanması gibi) cinsel ilişkiye girme yeteneği muhafaza edilmektedir. “İnsanların dilediği zaman ve istediği sayıda çocuk sahibi olması” idealine hizmet eden 2827 s. NPHK’nın 4. md. I’inci fıkrası ile düzenlenen sterilizasyon, reşit olmak kaydıyla kişinin isteği üzerine yapılan bir nüfus kontrolü vasıtası olarak uygulanmaktadır. Oysa kastrasyon bir ameliyatın seyri sırasında olmak kaydıyla ve tıbbi zorunluluk var ise kişinin rızasına bakılmaksızın uygulanan, çocuk sahibi olma yeteneği ile birlikte normal cinsel ilişkiye girme konusunda da olumsuz etkiye sahip bir cerrahi müdahaledir. Ayrıca sterilizasyonda geriye dönüş ihtimali varken (örneğin zor olmakla beraber bağlanan tüplerin açılması suretiyle yeniden hamilelik sağlanabilirken), kastrasyon irreversible (geriye dönülmez) bir sonuç doğurmaktadır. Sterilizasyonun amacı tek iken, kastrasyonun geçmişte çeşitli sebeplere dayalı olarak yapıldığı bilinmektedir. Tarihte sadece cerrahi yoldan yapıldığı görülen kastrasyon, orşiektomi adı altında, ceza veya işkence vasıtası olarak yapıldığı gibi, dini amaçlı (kiliselerde) veya güvenlik gerekçesiyle (sarayda haremde hadım ağalığı gibi) yapılan hadımlaştırmalara da rastlanmaktadır. Yine 18. yy’da “kastrati” adı verilen genç erkek koristlerin buluğ çağı öncesi seslerini kaybetmemeleri için kastre edildikleri bilinmektedir1 . Kastrasyonun ceza olarak kullanılması da yeni bir kavram değildir. Amerika kıtasının kolonize edilmesinden asırlar önce cezai kastrasyon insanlık tarihine mal olduğundan, bugün ABD hukuklarında yer almasının kökenini bu olguya bağlamak doğru değildir. Örneğin tarih öncesi devirlerde esirlerin çoğunlukla kastre edildikleri bilinmektedir2 . Milattan önceki yıllarda kadına tecavüz edenlerin gözlerinin kör edilmesi ve ceza olarak cerrahi kastrasyona tabi tutuldukları tespit edilmiştir3 . Hammurabi Kanunlarında (M.Ö. 1955-1913), Babilde “göze göz-dişe diş” kuralı uyarınca bir kimseyi hadım edenin hadım edileceği kabul edilmiştir. Mısır’da özgür bir kadını cinsel ilişkiye zorlamanın cezası kastrasyon olarak uygulanmakta, geç Roma Hukukunda hayvanlarla cinsel ilişkiye girenler kastre edilmekteydi. Paganlar arasında tanrıya adanmış bir şeyi çalanlara canlı olarak gömülme veya yakılarak öldürülmenin alternatifi olarak kastrasyon cezası bir seçenek olarak sunulmaktaydı4 . İnsanlığın bazı karanlık dönemlerinde soya çekimle sonraki nesillere geçtiğine inanılan çoğu hastalıklardan biri olarak kabul edilen cinsel suç işleme temayülünün ortadan kaldırılması için bu yola başvurulduğu da bilinmektedir5 . Bu bağlamda Almanya’da neslin temizliğinin korunması için ortaya çıkan bir akım (Eugenie) akıl hastaları (şizofrenler), fiziksel engellilerle homoseksüel, roman, yahudi, saralı, alkolik, manik depresif, kalıtsal duyma ve görme özürlülerin, kalıtsal ciddi fiziki deformasyonu olanların, akıl zayıflarının çocuk yapmalarının engellenmesinde kesin çözüm yolu olarak hadımlaştırma uygulamasına işaret etmekteydi6 .