Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Asıl İşveren Alt İşveren İlişkisi Ve
 Bu İlişkiden Kaynaklanan 
Hukuki Sorunlar

Dilek DULAY

Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren -alt işveren ilişkisi denir. Biz bu çalışmamızda asıl işveren alt işveren ilişkisinin kurulma koşullarını ve uygulamadan kaynaklanan sorunları Yargıtay kararlarını da dikkate almak suretiyle inceleyeceğiz.

Asıl İşveren, Alt İşveren, İşçi .

I. GİRİŞ

Artan rekabet, işletme gerekleri ve uzmanlaşma ihtiyacı istihdamın dışsallaşması yani işverenin bir başka işverenin uzmanlık alanına giren konularda onun işçilerinden faydalanması sonucunu doğurmuş, bu durumda uygulamada asıl işveren alt işveren ilişkisinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İşverenlerin iş ve sosyal güvenlik hukukunun getirdiği yükümlülüklerden kaçınma eğilimi, sendikal örgütlenmeye sıcak bakmama, insan gücünün sevk ve idaresinin getirdiği yoğunluktan kurtulma fikri ise alt işverenlik ilişkisinin doğumuna sebep olan diğer faktörler arasında sayılabilir1. Alt işverenlik ilişkisi 3008 sayılı İş Kanunundan bu yana yasal düzenlemelere konu olmuş, 3008 sayılı Yasanın ilk halinde üçüncü kişiler aracılığı ile işyerine dahil edilen işçilerin sözleşmelerinden doğan hakların sorumlusu olarak asıl işveren kabul edilirken, 1950 yılında yapılan değişiklikle aracılarda işçilik alacaklarından sorumlu tutulmuştur. 1475 sayılı İş Kanunu ise asıl işverenin müteselsil sorumluluğunu benimsemiştir2. 4857 sayılı İş Kanunu ise hangi işlerin alt işverene verilebileceğine dair düzenlemeler getirerek asıl işveren alt işveren ilişkisini detaylı bir şekilde 2’nci maddede düzenlemiştir. Biz bu çalışmamızda 4857 İş Kanununun 2’nci maddesinde açıklanmış olan alt işverenlik müessesesini, doktriner tartışmalara girmeksizin özellikle uygulamada doğurduğu sorunlar açısından Yargıtay kararlarını da dikkate alarak incelemeye çalışacağız.

II. TANIMLAR

4857 sayılı İş Kanunu asıl işveren alt işveren ilişkisini 2’nci maddesinde şu şekilde tanımlamıştır. “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.” 5763 sayılı Yasayla, İş Kanununun 3’üncü maddesine eklenen düzenlemeyle alt işverenlik sözleşmesinin yazılı olması şartı getirilmiştir. Alt İşverenlik Yönetmeliği3 m. 3/b hükmünde ise alt işverenlik sözleşmesi asıl işveren ile alt işveren arasında yazılı olarak yapılan ve 10’uncu maddede belirtilen hususları ihtiva eden bir sözleşme olarak tanımlanmış, 9’uncu maddede ise alt işverenlik sözleşmesinin yazılı olarak yapılacağı belirtilmiştir. Alt işverenlik Yönetmeliği de m. 3/a’da, “Alt işveren: Bir işverenden, işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan, bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran gerçek veya tüzel kişiyi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşları” şeklinde tanımlanmıştır.

1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 12’nci maddesine göre, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir.” Tanımdan da anlaşılacağı üzere 4857 sayılı Yasada, asıl iş - yardımcı iş ayrımı yapıp, asıl işin verilmesinde işletme ve işin gereği ile teknolojik nedenler ölçütüne yer verilirken 5510 sayılı Yasada böyle bir ayrım yapılmamıştır. Ayrıca işçilerin münhasıran asıl işverenden alınan işte çalıştırılması koşuluna ise 5510 sayılı Yasada yer verilmemiştir. Bu açıdan bakıldığında 5510 sayılı Yasanın, alt işverenlik uygulamasını 4857 sayılı Yasaya oranla esnekleştirip genişlettiğini söyleyebiliriz.