Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Eski Vakıf Hukukunda
 Vakfiyeden Doğan Sükna Hakkı 
Üzerinde Bir İnceleme

M. Serhat YENER

Vakıflarda sükna hakkı ile ilgili mevzuat ve doktrinde açık bir tanım olmamakla birlikte eski vakıf hukukunda sükna hakkı, vakıf taşınmazda vakfiye şartı gereğince ilgilisine oturma hakkı veren, 5737 sayılı Vakıflar Kanunun 3’üncü maddesinde tanımlanan “intifa hakkı” kapsamında bir hak olarak tanımlanabilir.

Vakıflarda Sükna Hakkı, Vakfiye Şartı, İntifa Hakkı, Şart Tebdili, Vakıflar Meclisi Kararı .

I. ESKİ VAKIF HUKUKUNDA SÜKNA HAKKI TANIMI VE BUGÜNKÜ HUKUK SİSTEMİMİZDE İLGİLİ MEVZUATA GÖRE BU HAKKIN KULLANIMI İÇİN MAHKEME KARARIYLA TESPİT

Gerek Medeni Kanunun yürürlüğüne dair kanun gerek Vakıflar Kanunu eski hukuk zamanında tesis edilen hakların tanınacağına dair düzenlemeler getirmiştir.

Vakıflarda sükna hakkı ile ilgili mevzuat ve doktrinde açık bir tanım olmamakla birlikte eski vakıf hukukunda sükna hakkı, vakıf taşınmazda vakfiye şartı gereğince ilgilisine oturma hakkı veren, 5737 sayılı Vakıflar Kanunun 3’üncü maddesinde tanımlanan “intifa hakkı” kapsamında bir hak olarak tanımlanabilir.

Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 19.06.2012 tarihli ve 2012/6054-7578 sayılı yeni tarihli bir bozma kararında özetle; “…Dava konusu vakfın mazbut vakıf olması ve vakfiyesinde sükna hakkının bulunmuş olmasına göre Vakıflar Hukuku Mevzuatına göre Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün veya başkaca bir kurum veya kişinin bir mahkeme kararı ile vakfiye hükümlerini tamamen ortadan kaldıracak veya değiştirecek şekilde bir dava açma hakkı bulunmadığından bu istemin reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi ile Vakıflar Genel Müdürlüğünün yazısına göre, vakfa ait olup kurucusu tarafından tahsis edilen dava konusu taşınmazlar üzerinde sükna hakkına sahip vakıf evladı olduklarına dair bir mahkeme kararı veya tespiti olmadığı, bu taşınmazlarda oturmalarına yönelik herhangi bir hukuki dayanaklarının bulunmadığı dikkate alındığında böyle bir davada pasif husumetlerinin olamayacaklarının dikkate alınmaması, Kabule göre de … taşınmazlar üzerinde herhangi bir sükna hakkının tesis edilmemiş olmasına rağmen 6100 sayılı HMK 298. maddesine aykırı olarak infazda çelişki oluşturacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.’denilmektedir.