Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ticaret Hukuku Sempozyumu - I “Şirketler Hukukunda Yöneticilerin Sorumluluğu”

Soru-Cevap Bölümü

I. Oturum

Oturum Başkanı Ahmet ÖZGAN (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanı): Önümdeki programda 25 dk’lık soru cevap bölümü var. Bu bölümde soru soran kişiler kendilerini tanıtıp, hangi konuşmacıya soru yöneltmek istediklerini belirtirlerse seviniriz. Buyurun.

Av. Mutlu MANYAS: Öncelikle çok teşekkür ediyorum bütün tebliğler için. Bilgi alma hakkı ile ilgili soru sormak istiyorum. Bunun bir sınırı var mıdır? Yani çok büyük bir şirkette birkaç hisseye sahip olan veya Türkiye’de orta büyüklükte veya ilk 500’de bir şirkette yüzde bir paya sahip olan bir ortak hem ortak olduğu şirketin hem o şirketin iştirak şirketlerinin ve hatta o iştiraklerin iştiraklerinin ve o iştiraklerin başkalarıyla yaptığı ortaklıkların bilgilerini ne boyuta kadar alabilir? Yani bu tip taleplerle karşılaşıldığı takdirde yönetim kurulu bırakın backoffice’i tüm icraatını bırakıp bu ortaklara cevap vermek yükümlülüğü altında kalacak. Bunun sınırı nerededir? Ne kadar cevap verme yükümlülüğü var şirketin?

Dr. Öğr. Üyesi Murat Can ATAKAN: Teşekkür ediyorum. Tabi süremiz çok elvermediği için bu hususlara ilk başta değinemedim. Bizde bilgi alma hakkıyla ilgili olarak iki tane sınırdan bahsedebiliriz. Burada birincisi mutlak şirket sırları ikincisi nispi şirket sırları. Tebliğimde esasında çok kısaca değinmeye çalıştım ama mutlak şirket sırları şirket sözleşmesinden veya kanundan kaynaklanabileceği gibi nispi şirket sırları yönetim kurulunun kendi aldığı karar neticesinde vermeyeceği kendi sırları olabilir. Bunun haricinde bizim için esas önemli olan husus şu: Alman hukukunda objektif kriterlerin yani şirket menfaatlerinin şirket sırrı artık nasıl adlandırırsanız. Yani bu objektif kriterin yanı sıra bir de sübjektif bir kriter belirlenmiş o da gereklilik unsuru. Türk hukukunda bu husus bulunmamakta. Yani Alman hukukunda kanun koyucu şunu kararlaştırmış: Eğer gerçekten konu ile çok alakası yoksa, amaç genel kurulun uzatılmasını sağlamaksa, genel kurulun işlevini yitirmesini, genel kurulun çalışmasını aksatmaksa, soru gerçekten gereklilik arz etmiyorsa bu noktada cevap vermeme imkanına sahipsiniz. Şimdi bağlı şirketlerle alakalı olarak 437/2’nin yaptığı atıfla orada bağlı şirketlerle ilgili bilgi alınabilecek hususları kanun koyucu belirlemiş. Ancak Alman Doktrini daha farklı yaklaşmış olaya. Birkaç bent halinde bunu sıralamış. Alman paylı ortaklıklar kanununda 137. paragrafında 7 bend halinde bağlı şirketlerle ilgili olarak hangi hallerde bilgi alınabileceğini açıklanmış. Bizde de dediğim gibi bu kadar net bir unsur olmamakla birlikte ben gereklilik unsurunun Türk Hukukunda da uygulanması gerektiği kanaatindeyim. Bu hususta yaptığım araştırmalarda “Prof. Dr. Hasan Pulaşlı’nın Şerhi”nde buna benzer bir hususa rastladım. Kendisi de gereklilik unsurunun aranması gerektiğini, pay sahibinin bilgi alma hakkı ile alakası olmayan, öğrenilmesinde fayda olmayan hususların yanıtlanamayabileceğini öngörmüş.