Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Prof. Dr. Durmuş TEZCAN

Hasan KÖNİ

Arkadaşım Durmuş Tezcan’ı Mülkiye’ye hoca olarak atandığı yıllarda yani 1980’lerin başlarında tanıdım. Hepimiz öğle vakitleri Mülkiye’nin hocalar için ayırdığı, uzun konuşma, tartışma ve hocaların birbirine takıldığı ‘laklak’ odası adıyla maruf odadaki gırgıra katılmak üzere öğle yemeğini takiben bu odaya giderdik. Büyük hocalara pek laf atılmazdı ama alttan alta bir şeyler söylemek mümkün olurdu. Durmuş da lafını esirgemeden esprili bir biçimde sokuşturanlar arasındaydı. Gençler olarak aramızda dayanışma vardı.
Durmuş hoca, daha çok Hüseyin Pazarcı (Prof.Dr.) ile yakındı ikisinin de hanımları ecnebi idi. Hüseyin hoca Prof. Seha L. Meray’ın asistanı olarak işe başlamıştı benimde doktora hocam Seha Beydi. Ankara’da aile olarak kendimize yeni bir ev ararken Durmuş hoca Hüseyin’e Çankaya’da boşalan daireyi Hasan’a ver, demişti. Onun sayesinde Hüseyin Pazarcının kiracısı olmuştum. Belki de Hüseyin’in, Durmuş hocanın ve benim Fransız kökenli eğitimimiz bizi daha yakınlaştırmış olabilir.
Durmuş Hoca’nın Brüksel Üniversitesi Hukuk Fakültesindeki doktorasından sonra, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünde çalışması, onun ceza hukuku uygulamalarında önemli bir deneyim kazanmasına yol açmakla birlikte; benim de işime çok yaradı. O yıllarda evli bulunduğum eşimin Türk asıllı olmasına rağmen bir türlü Türk vatandaşlığına kabul edilmemesi meselesini Durmuş hocaya açtım. O da bana İçişleri Bakanlığında bu işlere bakan kimsenin adını verdi. O kimseyle görüştükten kısa bir süre sonra bizim önceki hanım Türk vatandaşlığına kabul edildi.
Durmuş hoca, Eşi İsabelle Hanım’ın, Ankara’da bulunduğu yıllarda Belçika Kültür ve Basın Ataşesi olması nedeniyle, sık davetler verirdi. Mülkiye ekibi böylece zor bulunan
Bordeaux şaraplarına bu vesile ile erişmek imkanına sahip olurdu. Kendisinin şaraptan iyi anladığını söyleyebilirim. 1986 yılında Hoca, eş durumu nedeniyle İzmir D.E.Ü. Hukuk Fakültesine atandı. Daha sonra aynı yerde 1986-91 Dekan yardımcılığı da yaptı. Ankara’da iken Polis Akademisinde Ceza Özel Hukuku ve Ceza Özel hukuku derslerini veriyordu. 1991, 2004 yılları arasında aynı Fakültede Kamu Hukuk Başkanlığı yaptığını görüyoruz. Doğal olarak Durmuş Hoca İstanbullu ve İzmirli öğretim üyelerinde yeni arkadaşlar edindi. Ancak, ne eski sevdiği arkadaşlarını ne de Mülkiye’de kürsü başkanı olan hocası Prof Dr. Feyyaz Gölçüklü’yü unuttu. Durmuş Hoca’nın arkadaşlarına bağlığı, sevecenliği ve vefakar yanı çok güçlüdür.
Bahçehir Üniversitesi Hukuk Fakültesinde ders verirken, Kültür Üniversitesine gelmem için beni arayanlar: Turhan Esener Hoca, Bahri Hoca, Durmuş hoca oldu. Sonra Dekanımız Bahri Beyle bir kez daha görüştüm. Hepsinin daveti oldu. Geleceğimden emin olan Durmuş Hoca idi. Ben telefon ettim diyordu.
Durmuş Tezcan yurt içinde ve dışında Devleti için önemli görevler almıştır. Daha 1985’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Hükümet tarafından önerilmişti. 1996 yılında Dışişleri Bakanlığı nezdinde bazı davalarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde avukatlık ve Adhoc hakimlik yapmıştır. 2004 yılında ise Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu asli üyeliğine seçilmiştir. Durmuş Tezcan’ın iki ayrı üniversitede Adalet Yüksek Okulu Müdürlüğü vardır. İlki 2003-2004 yılları arasında, diğeri ise Kültür Üniversitesi Adalet Meslek Yüksek Okulundadır; burada halen devam etmektedir. Ayrıca Hukuk Fakültemizin Kamu hukuku Bölümü Başkanlığını 2008’den beri yürütmektedir. Durmuş Tezcan’a 1991 yılında, Akademik Hizmetler sınıfından Şövalyelik nişan ve beraatı verilmiştir. Tabii burada eserlerini sayacak değilim. Yetiştirdiği hukukçulara özellikle okulumuzdaki jürilerde sık sık rastlamaktayız.
Durmuş Hoca ve eşi gezmeyi seviyorlar. Yurt içi ve yurt dışı onun için farketmez. Tevazuludur. Kendi yetiştiği Silifke, Taşucu’nu unutmamıştır. YÖK’e sunduğu yaşam hikayesinde Taşucu’nda yaptırdığı liseden yabancılara pek bahsetmez. Lisenin adı Taşucu Prof.Dr.Durmuş Tezcan Denizcilik Anadolu Meslek Lisesidir. Bir de nerden bulduysa liseye bir de tekne hediye etmiştir. Denizcilik faaliyetleri için.
Günümüzde hocalarımız ve arkadaşlar için armağanlarına önsöz yazarken hüzünlenmemek mümkün değil. Bir daha böyle hakkıyla yetişmiş kıymetli insanları bu vatan gene yetiştirebilecek mi diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Eski dostların sevgimizi içimizde taşıyoruz ve taşımaya devam edeceğiz.

Prof. Dr. Hasan S. KÖNİ
Ancien ami