Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

“Deference to the Administration in Judicial Review” Türkiye Ulusal Raporu(*)1

Aytaç ÖZELÇİ,Elif ALTINOK ÇALIŞKAN,Sakine Nilüfer BİLGİN

Giriş

Türkiye Cumhuriyeti devleti, üniter bir devlet yapısına sahiptir. Yürürlükteki 1982 tarihli Anayasa’ya göre, Türkiye Cumhuriyeti devleti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez ve olmazsa olmaz (conditio sine qua non) temel koşulu, idarenin yargısal denetimidir. İdarenin farklı denetim yollarıyla denetlendiği bir Devlette, idarenin en etkili denetim şekli yargısal denetim yoludur. Bu bağlamda, kongre çalışma konularından birini oluşturan idarenin yargısal denetime uyması konusu (yargı kararlarını uygulaması), hukuk devleti ilkesinin en temel öğesidir.

Türkiye’de idarenin yargısal denetiminin temeli, anayasal ve yasal düzenlemelerdir. Türk hukukunda, kural olarak idari uyuşmazlıkların idari yargı yerleri tarafından çözüldüğü idari rejim sistemi benimsenmiştir. Ancak, Türkiye’deki uygulanan idari rejim için kimi idare hukukçuları, “eksik idari rejim” tabirini kullanmaktadırlar. Bunun temel nedeni, yasama ve yargı kısıntısıdır. Bununla birlikte, kimi idari uyuşmazlıkların çözümü ise, idari yargı yerleri yerine adli yargı yerlerine bırakılmıştır. Bu raporda “idarenin denetlenmesinde uygulanan yöntemler”, “idarenin yargısal denetiminin anayasal dayanağı ve sınırları”, “idarenin yargı kararlarına uyma zorunluluğu”, “Danıştay ve Anayasa Mahkemesi kararlarının incelenmesi” ve “idari yargı kararlarının türlerini” konularında genel açıklama yapılacaktır. Son olarak bu bilgiler ışığında değerlendirme ve önerilerde bulunacağız.

1. Genel Olarak Türkiye’de İdarenin Denetim Yolları

Türkiye’de idarenin denetlenmesi konusu, “yargı dışı denetim” ve “yargısal denetim” olarak ikiye ayrılarak incelenmektedir2 . Yargı dışı denetim yolları: “Siyasi Denetim”, “İdari Denetim”, “Mali Denetim” ve “Bağımsız Organlar Tarafından Denetim”dir. Bu denetim yolları aşağıda özetle açıklanmıştır:

a. Siyasi Denetim: Bu denetimde idare, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, 1982 Anayasa’sında yer alan düzenlemelere göre sırasıyla; “Soru”, “Genel Görüşme”, “Meclis Araştırması”, “Meclis Soruşturması”, “Gensoru”, “İnsan Hakları İnceleme Komisyonu” ve “Dilekçe Komisyonu” olarak adlandırılan denetim yolları ile denetlenmektedir. Bu denetim yolları raporun doğrudan konusunu oluşturmadığından, burada ayrıntılı açıklama yapmayı uygun görülmüştür. Ancak şunu belirtmek gerekirse: Bu denetim yollarının kullanılması gereksinimi hukuksal ve siyasal bir gerekçeye dayanabilir ve örneğin “gensoru” sonunda başbakan veya bir bakan görevinden alınabilir. Başbakanın görevden alınması, hükümetin (Bakalar Kurulu’nun) görevinin sona ermesi biçiminde etkili bir sonuç doğurur. Bu sonuç aslında siyasi bir etki yaratmaktadır. Siyasi denetim yollarıyla denetimde, kişiler (idare edilenler) yönünden etkili bir sonuç alınabilmesi, idarenin denetim sonucunda ortaya çıkan hak ihlallerine ilişkin olumsuz durumu düzeltme amacının ve isteğinin olması gerektiği açıktır.

b. İdari Denetim: İdari denetimde bir idari organ başka bir idari organ tarafından denetlenmektedir. Bu denetim yolları şunlardır: “Vesayet Denetimi”, “Hiyerarşik Denetim”, “Denetleme Kurulları Tarafından Denetim3”, “Bilgi Edinme ve Değerlendirme Kurulu Tarafından Denetim” ve “İl ve İlçe İnsan Hakları Kurulları Tarafından Denetim”dir. Bu denetim yolları da raporun doğrudan konusunu oluşturmadığından ayrıntılı bilgi yerine, bu denetim yollarının adlarının belirtilmesini uygun görülmüştür.

c. Mali Denetim: Türkiye’de kamu alanında hesap verme sorumluluğu ve mali saydamlığı sağlamak üzere, uluslararası standartlarla uyumlu denetimler yapmak üzere Sayıştay adında bir kurum vardır. Bu kurum mali denetimini Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yapmaktadır. Sayıştay, “bir hesap mahkemesidir” denilebilir.

d. Bağımsız Organlar Tarafından Denetim: Bu denetim “Kamu Denetçiliği Kurumu -Ombudsmanlık)” ve “İnsan Hakları Kurumu4” adıyla kurulan kurumlar tarafından sağlanmaktadır. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kararları idarece açısından “öneri” niteliğini taşımaktadır. Bir hukuk devletinde Ombudsman tarafından gerçekleştirilen denetim sonunda hak ihlali (ya da hukuka aykırılık) kararına varılırsa, bu karara uygun işlem veya eylemde bulunulmasını beklemek, kişilerin en doğal hakkıdır. İnsan Hakları Kurumu’nun insan hakları ihlallerine ilişkin kararları bağlayıcıdır. Kurum, inceleme yapar, idare ve kişi arasında uzlaşma sürecini tamamlar ve gerektiğinde idari para cezası kararı verir.