Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Zorla Evlilik Ayrı Bir Suç Olarak Düzenlenmeli mi? Almanya Örneği: Zorla Evlendirme ile Mücadele Kanunu(**)1

Ist die Zwangsheirat als Eigene Straftatbestand zu Führen? Deutsche Erfahrung: Das Gesetz zur Bekämfung der Zwangsheirat

Mustafa Ruhan ERDEM

Zorla evlendirme ile çok yönlü mücadele stratejisi gereklidir. Bunlardan biri de, zorla evlendirme ile bağlantılı insan hakları ihlallerini cezalandırmak için Türk Ceza Kanunu’na bu yönde bir hüküm konulmasıdır. Resmi olmayan ve İslami kurallara göre yapılmış zorla evlilikler de ceza korumasından yararlanmalıdır. Zorla evlendirme kesintisiz ve soyut tehlike suçu olarak düzenlenmeli ve ihmal yoluyla işlenme de ceza yaptırımı altına alınmalıdır.

Zorla Evlenme, Evlenme Özgürlüğü, Cebir Kullanma Suçu.

Es ist erforderlich die vielseitige Bekaempfungsstrategien der Zwangsheirat. Eine ist davon, aber nicht einzige, mit einer Zwangsverheiratung verbundene Menschenrechtsverletzung bestraft zu werden, durch eigene Tatbestand im StGB einzuführen. Die nichtstandesamtliche und nach islamischen Regeln geschlossene Ehe sollen auch strafrechtlichen Schutz geniessen. Zwangsheirat muss als Dauer- und abstraktes Gefährdungsdelikt geahndet und muss die Verwirklichung durch die Unterlassen auch bestraft werden.

Zwangsheirat, Eheschliessungsfreiheit, Nötigungstatbestand.

I. Giriş

Zorla evlilik” ile ilgili tartışmalar bizde, “çocuk gelin” kavramı altında yürütülmektedir. Bu bakış açısı birçok yönden hatalıdır: Öncelikle aşağıda da ele alacağımız üzere, zorla evlilik, yalnızca evlenen kişilerden “kadın”ı ilgilendiren bir sorun olmayıp, bazı durumlarda “erkeğin” de, bir evliliği yapmaya ya da devama zorlanması söz konusu olabilmektedir. Öte yandan zorla evlilik, yalnızca “çocuklar” açısından ele alınması gereken bir sorun olmayıp, yetişkin kişilerin de evliliğe zorlanması söz konusu olabilir. Nihayet “çocuk gelin” deyimi, sanki evlilik bir kez gerçekleştikten ve hele de evlenen kişiler erişkin hale geldiklerinde artık göz ardı edilmesi gereken bir sorun olduğu algısına yol açtığı için de yanıltıcıdır.

Oysa aşağıda da ele alacağımız üzere, “zorla evlilik”, evlilik sözleşmesine taraf olanlardan en azından birisinin evlilik yapmaya veya evli olarak kalmaya zorlandığı tezine dayanır. Buradan da anlaşılacağı üzere, “zorla evlendirme” deyimi de1 tarafların yalnızca evlilik sözleşmesi yapmaya zorlanması ile sınırlı bir anlam ifade etmesi, buna karşılık evlenen kişilerin sonradan evliliği devam ettirmeme yönündeki karar özgürlüğünü içermediği için, yeterli ve yerinde değildir.

Bu makale, bir kişinin evlenmeye ya da mevcut bir evliliği sürdürmeye zorlanmasının cezalandırılması gerekip gerekmediği, mevcut durumda nasıl cezalandırılacağı ve mevcut düzenlemenin yeterli olup olmadığı sorularına yanıt bulma amacını taşımaktadır.

II. Zorla Evlilik Kavramı ve Benzer Kavramlardan Farkı

Evlenme, evlenmeye yönelik iradenin evlendirme memuru önünde açıklanmasıyla gerçekleşir (TMK m. 141-142). Buna karşılık “zorla evlilik”, evlenme sözleşmesine taraf olanlardan en az birisinin evlenmeye veya evliliği devam ettirmeye zorlandığı tezine dayanır2 . Öğretide mevcut tanımlar, genellikle evlendirme sözleşmesinin yapıldığı anı esas almaktadır. Ne var ki, bu bakış açısı, istenmeyen evliliğin zorla sürdürülmesinin haksızlık içeriğini gözden kaçırmaktadır3 .

Öğretide zorla evlilik konusunda değişik tanımlar yapılmıştır. Genellikle yazarlar4 , zorlayıcı durum açısından mağdurun subjektif duyarlılığını ön plana çıkarmaktadır. Bize göre taraflardan en az birisinin, gerek evliliğe taraf olanlar ve gerekse bir başkası tarafından evliliğin diğer tarafına ya da her iki tarafa yönelik olarak cebir veya tehdit kullanması sonucu evlilik yapmaya ya da mevcut evliliğe katlanmaya zorlanması durumunda zorla evlilikten söz edilir5 .

Zorla evlilik ile görücü usulü evlilik arasında bir ayırıma gidilmesi gerektiği genellikle kabul edilmekle birlikte, görüşler, her ikisi arasındaki sınırın nasıl çizileceği konusunda birbirinden ayrılmaktadır. En azından zorla evlilik ile evlenmenin bu biçimi arasında kesin bir çizgi çizmeye olanak bulunmadığı konusunda görüşler birleşmektedir6 . Görücü usulü evlilik, istek üzerine her iki eşin onayı ile akraba ya da tanıdıkları aracılığıyla gerçekleşmektedir7 . Ne var ki, zorla evlilikten farklı olarak burada evlenme konusunda taraflar karar verme özgürlüğüne sahiptir8 . Ayırım konusunda öncelikle evlenmeye karşı koymanın objektif olarak olanaklı olup olmadığına ve ikinci olarak da bu tür bir olanağın bulunmamasının ilgili/ilgililer tarafından subjektif yönden zorlama olarak algılanıp algılanmadığına bakılmalıdır. Mağdur üzerinde başvurulan aracın cebir etkisi yaratmadığı veya hangi ölçüde yarattığı konusunda somut olayın özelliklerine bakılarak hareket edilmelidir. Mağdurun “hayır” deme olanağına sahip olduğu durumlarda zorla evlilikten söz edilemez9 . Görüldüğü üzere, görücü usulü evlilik, evlenen kişilerin rızasını mutlak olarak ortadan kaldırmamaktadır. Bununla birlikte zorla evlenmenin özellikle de bu tür evliliklerin yaygın olduğu kültür çevrelerinde görüldüğü de yadsınamaz bir gerçekliktir10 .

Zorla evlilik, erken evlilikten de farklıdır: Erken evlilik ise, 18 yaşından önce yapılan, çocuğun fiziksel, fizyolojik ve psikolojik olarak gerekli olgunluğa ulaşmadan, evlilik ve çocuk sahibi olmak gibi sorumlulukları taşımaya hazır hale gelmeden yapılan evlilik olarak tanımlanmaktadır11 . Her erken yaşta evlilik, mutlaka zorla evlilik demek değildir. Bununla birlikte evlilik yaşı küçüldükçe başvurulan zorun kişi üzerindeki etkisinin o ölçüde fazla olacağı da yadsınamaz bir gerçektir.

Burada ayrıca zorla evlenme ile danışıklı evlenme arasında da bir ayırıma gidilmelidir. Her iki tür evlilik, tamamen farklı nedenlerden kaynaklanmaktadır. Danışıklı evlenmede her iki taraf, evlenmenin, taraflardan en az biri için getirdiği bazı ekonomik kazançlardan yararlanmak amacıyla (oturma izni alma, emekli maaşından yararlanma, kıdem tazminatı), ancak özgür iradeleriyle evlenmeye karar vermektedir. Buna karşılık zorla evlilikte ise, taraflardan en az birinin ömrünün sonuna kadar istemediği bir evliliğe cebir ya da tehdit kullanılarak zorlanması söz konusudur.