Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Adalet Nedir?

What is Justice?

A. Can TUNCAY

Adalet nedir sorusu cevabı en zor olan sorulardan biridir. Çünkü yere ve zamana, hatta insana göre değişir. Pek çok düşünür bunun cevabını vermeye çalışmıştır. Bununla beraber genel kabul görmüş bir tanımı vardır. Romalı hukukçu Ulpianus’un (M.S. III. yy.) tanımı bugün bile genel kabul gören bir tanımdır. Şöyle ki: Justitia est honeste vivere, neminemi laedere, suum cuique tribuere (adalet şerefli yaşamak, başkasına zarar vermemek, herkese hakkını vermektir.).Adalet duygusu aslında her insanda az çok vardır. Ama kimisi bunun sesini duymak istemez. O nedenle toplumda genel kabul görmüş adalet kavramı geçerlidir. Adaletin hüküm sürdüğü toplumlarda insanlar kendilerini güvende hissederler, huzurlu yaşarlar. Adaletin olmadığı toplumlarda insanlar huzursuz ve mutsuz olurlar. En yüksek erdem sayılan adalet, akıl ve vicdan unsurlarından oluşur. İlkel adalet, uygar adalet, denkleştirici adalet, dağıtıcı adalet, sosyal adalet, ilahi adalet gibi değişik türleri vardır. Birçok noktada eşitlik, ahlak, ölçülülük ve hakkaniyet kavramları ile kesişir.

Adalet, Vicdan, Sosyal Adalet, Eşitlik, Ölçülülük, Dağıtıcı Adalet, Denkleştirici Adalet, İlahi Adalet, İlkel Adalet, Hakkaniyet.

‘What is justice?’ is one of the most difficult questions to be answered. Because it varies from location to location, from time to time and even from human to human. Plenty of philosophers tried to answer this question above. However there is a description that has been made by Ulpianus, the famous Roman Law writer (AD IIII. cent.). That is: Justitia est honeste vivere, neminemi laedere, suum cuique tribuere (Justice is living with honest, making no harm to others, giving everyone his right).In fact everyone has more or less a feeling of justice. But some does not want to listen to its voice. Therefore the most accepted form of the justice is important. In the societies where justice prevails the people feel themselves secure and live happily. In the societies where the justice fails the people feel insecure and not happy. The justice that is regarded the most valuable virtue consists of the wisdom and conscious. The justice has various types, such as primitive justice, developed justice, commutative justice, distributive justice, social justice, divine justice and such. The concept of justice often overlaps with the concepts: equality, moral, proportionality and equity.

Justice, Conscious, Social Justice, Equality, Proportionality, Distributive Justice, Commutative Justice, Divine Justice, Primitive Justice, Equity.

Giriş

İnsanlar toplumsal yaşam düzenine geçtiğinden beri adaletin peşinde koşmuşlar, adaletin egemen olduğu bir dünya yaratmak istemişlerdir. Birbirleri ile ilişkilerde olduğu kadar yöneticileri ile ilişkilerde, yargı ve yönetim kararlarında hep adaleti aramışlardır. Adalet kavramı insanlık tarihi kadar eskidir. Kimi zaman içgüdü ile, kimi zaman örf ve adetle, kimi zaman dini kitaplardaki emirlerle, kimi zaman da hukuki mevzuatla şekillenen yaptırımlarla adalet sağlanmaya çalışılmıştır. Adaletsizliğe, haksızlığa uğramak kadar insanı mutsuz kılan, düş kırıklığına uğratan, psikolojisini bozan, isyan ettiren bir başka olay yoktur. Adaletsizlik duygusuna kapılan kişiler tepkilerini çeşitli şekillerde dile getirirler. Eleştirerek, toplanarak, gösteri yaparak, dava açarak, açlık grevi yaparak, tencere tava çalarak ya da toplu yürüyüş yaparak. Pekiyi adalet nedir?

Başka hiçbir soru bu kadar tutkulu biçimde tartışılmamış, başka hiçbir soru böylesine çok kan ve gözyaşı dökülmesine sebep olmamış, başka hiçbir soru Platon’dan Immanuel Kant’a, Montesquieu’dan John Rawls’a kadar filozofların, bilim adamlarının yoğun ilgisine mazhar olmamıştır. Hatta iktidarsız (yönetimsiz) bir toplum düzeni isteyen anarşistler bile adalet kavramını yüceltmişlerdir. Öyle görünüyor ki, bu soru üzerinde ne kadar çok tartışılırsa tartışılsın insanın kesin bir cevap bulamayacağı sorulardan biri olarak kalmaya devam edecektir. Aslında adaletin ne olduğu konusunda insanlarda ortak bir kanı vardır; fakat bir kesim insan bunu görmezden gelmeyi şu veya bu nedenle tercih etmektedir.

I. Adalet Kavramı

Adalet, öncelikle insan ilişkilerini düzenleyen toplumsal kuralların içinde en ideal değer ölçüsüdür. Öyle ki, adaletin toplum yaşamının her alanında egemen olduğu zaman ve yerlerde insanlar mutlu ve huzurlu olurlar. Adalet genel bir söyleyişle, herkesin hakkının gözetilmesi, hakkını alabilmesi, kimsenin başkasına zarar vermemesi yönünde bir duygudur. Ahlak değerleri içinde en kutsalıdır. Adalet hukukun gayesi, toplumsal güvenliğin teminatıdır. İnsan ilişkilerinde adaletin görevi çatışan çıkarlara bir denge bulmaktır. Dengenin kurulamadığı durumlarda insanlar mutsuz olurlar, acı çekerler. Adalet arzusu insanın toplum içinde mutlu olarak yaşamını sürdürebilmesi için duyduğu sonsuz bir ihtiyaçtır. Yoksa tek başına ıssız bir adada yaşayan insanın adalet ihtiyacı olmaz. Çünkü ortada topluluk, kendisini rahatsız edecek bir tutum veya davranış yoktur. Topluluk olmadığı için de toplumsal ilişki ve çıkar çatışması yoktur, toplumsal ilişki ve çıkar çatışması olmayan yerde adalete ihtiyaç da yoktur. Adalete topluluk halinde yaşayan insanların birbirleriyle ve yönetenlerle ilişkilerinde ihtiyaç duyulur. Platon adaleti «toplumsal mutluluk olarak» tanımlamıştır. Doğrudur. Bireysel adalet duygusu başkasının adalet duygusu ile çatışırsa çatışmanın çözümünde biri mutlu, diğeri mutsuz olacaktır. O halde adil bir toplumsal düzen o düzende bireyin mutluluğunu değil, en fazla sayıda bireyin mutluluğunu sağlamaya çalışır. Avusturyalı hukukçu, normativist pozitivist teorinin kurucusu Hans Kelsen’e (1881-1973) göre adalet aslında nisbi bir kavramdır. Kimine göre adil görünen bir çözüm tarzı diğerine göre adaletsiz görünebilir. Dolayısıyla adaletin içeriğini hukuk kurallarının belirlemesi zordur. Çünkü bazı hukuk kuralları kimine göre adil kimine göre değildir. Bu nedenle adaletin içeriğini çıkarlar yarışmasında üstün gelen çıkar belirler. Ayrıca adalet kavramı yere ve zamana göre değişebilir. Bir yerde ve zamanda adil görünen bir davranış başka bir zaman ve yerde adil sayılmayabilir.