Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Rekabet Hukukunda Hakim Durumun 
Kötüye Kullanılması Örneği Olarak
 Sözleşme Yapmayı Reddetme

Refusal to Enter Into a Contract as an Example of Abuse of Dominant 
Position in the Competition Law

Sami KOCABIYIK

Sözleşme yapmayı reddetme, hakim durumun kötüye kullanılması alanında görülen önemli rekabet ihlallerinden birisidir. Bu bağlamda sözleşme yapmayı reddetme kendisini, ürün sağlamayı veya zorunlu unsurdan yararlandırmayı reddetme şeklinde gösterebilmektedir. Bu çalışmada her iki hususu ifade etmek için üst başlık olarak sözleşme yapmayı reddetme terimi kullanılacaktır.Sözleşme yapmayı reddetmenin rekabet ihlali olarak kabulü için, üst-alt pazar ilişkisinin kurulması, sürekli-tesadüfi ayrımı yapılması, sözleşme yapma yükümlülüğünün doğması, rekabetin sınırlanmış olması ve son olarak haklı gerekçelerin bulunmaması gerekmektedir.Sözleşme yapmayı reddetmenin ihlal olarak kabulünde en çok zorlanılan hususlardan birisi, sözleşme özgürlüğüne rekabet hukuku bakımından nasıl bir sınırlama getirileceği sorunudur. Ancak meşru bir sınırlama getirildiğinde, bu defa da sözleşme yapma şartlarının belirlenmesi gerekecektir. Bu çalışmada tüm bu soruların cevabı verilmeye çalışılmıştır.

Rekabet Hukuku, Hakim Durum, Kötüye Kullanma, Sözleşme Yapmayı Reddetme.

Refusal to enter into a contract is one of the major competition infringements in the area of abuse of the dominant position. In this context, refusal to enter into a contract may become visible as refusal to supply products or to make use of essential facilities. In this study, the term of refusal to enter into a contract will be used as the top title to express both of the issues.In order to accept the refusal to enter into a contract as an infringement of competition, it is necessary to establish the upper-lower market relationship, to make a distinction of contractual-non contractual (occasional) purchasers, to have obligation to enter into a contract, to limit the competition and finally not to have valid grounds for infringers.One of the most challenging issues to accept the refusal to enter into a contract as an infringement is the question of how the freedom of entering into a contract will be restricted in terms of competition law. However, when a legal restriction is applied, it will be necessary to determine the conditions of entering into a contract. In this study, it is tried to answer by addressing all these questions.

Competition Law, Dominant Position, Abusive Conduct, Refusal to Enter into a Contract.

I. Giriş

Rekabet hukukunda şartları oluştuğunda hâkim durumun kötüye kullanılması sayılan sözleşme yapmayı reddetme1, önemli rekabet ihlallerinden birisidir. Sözleşme yapmayı reddetme, teşebbüslerin zaman zaman başvurduğu satış politikaları arasındadır. Bu bağlamda sözleşme yapmayı reddetme, teşebbüs açısından bakıldığında makul gerekçelere dayanabilir. Nitekim teşebbüs, üreticisi olduğu ürünü kendi organizasyonu ile dağıtmak istemesi nedeniyle artık dağıtıcılara (alıcılara) ürün sağlamak istemeyebilir2 ; ancak söz konusu fiil, hâkim durumdaki teşebbüs açısından gerçekleştirildiğinde, kötüye kullanma tehlikesi barındırmaktadır.

Sözleşme özgürlüğü açısından mesele irdelendiğinde, rekabet hukuku süjesi olan teşebbüsün, arzu ettiği kişi ile sözleşme yapması; tam tersi arzu etmediği kişi ile sözleşme yapmayı reddetmesi, ekonomik hayatta son derece olağan ve meşru bir davranıştır. Bununla beraber aynı teşebbüs hâkim durumda kabul edildiğinde, sözleşme yapmayı reddetme fiili, kötüye kullanma gibi bir tehlikeyi barındırmaktadır.

Hâkim durumda bulunan teşebbüsler, genellikle büyük ölçekli işletmeler (üretici, sağlayıcı gibi) iken; sözleşmenin karşı tarafı konumundaki (toptancı gibi) teşebbüsler, genellikle orta ve küçük ölçekli işletmelerdir. Hâkim durumundan yararlanan teşebbüsün, sözleşme yapmamakla tehdit etmesi karşısında, karşı tarafın onun taleplerine boyun eğmemesi neredeyse imkânsızdır. Bu nedenle rekabetin ve özellikle aracı refahının olumsuz etkilenmesi, çalışma konusunun önemini daha da artırmaktadır3.