Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

12 Eylül’ün 
Mevzuatımızdaki 
Kalıntıları- I

Remzi ÖZMEN

I. GİRİŞ

Anayasa’nın yenilenmesi tartışmalarının, yerini, yeni Anayasa’nın “yazımı”na bıraktığı günlerdeyiz. 12 Eylül 1980 sonrası yaygınlaşan ve her alana egemen olan magazin dili, her ismin her tanımlamanın başına bir sıfat ekleme alışkanlığını1 toplumun tüm katmanlarına yaydı. Bundan nasibini şu anda yürürlükte olan Anayasa da alacaktı, aldı: “12 Eylül Anayasası”…

Burada, sosyolojik ve/veya siyasal bir tartışmaya girecek değiliz. Yapacağımız oldukça basit: “12 Eylül” dönemi mevzuatına şöyle bir bakmak. Çünkü “12 Eylül Anayasası”nı hepimiz biliyoruz ve hepimiz(!?) yakınmacı yandayız. Oysa biliyoruz ki hiçbir zaman, anayasa doğrudan karşımıza gelmez; uygulama kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik vd. olarak karşımıza gelir. Dahası, genelge, yönerge vb. ile gelir. Aslında, yaygın ve baskın olarak böyle de olmaz; alttan alta sürüp giden egemen ahlak ve zihniyet kalıpları uygulamayı belirler.

II. SÜRECİN BAŞLAYIŞI

12 Eylül 1980 ile 6 Kasım 1983 milletvekili seçimi sonucu2 yeni hükümetin kurulduğu 13 Aralık 1983 tarihine kadar 1000’den fazla kanun, 100’den fazla kanun hükmünde kararname3, 50’ye yakın tüzük ve çok sayıda yönetmelik yayımlandı. Bu arada, 12 Eylül 1980 günlü ve 17103 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Genelkurmay ve Millî Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren'in Türk Milletine Açıklaması” ve 8 adet “Milli Güvenlik Konseyi Bildirisi” ile “hukuken” de başlayan “askeri müdahale”nin; 12 Eylül 1980 - 27 Ekim 1981 arasında Milli Güvenlik Konseyi tarafından tek başına “yönetildiğini”; MGK icazetiyle kurulan Danışma Meclisinin, 27 Ekim 1981 - 6 Aralık 1983 arası görev yaptığını anımsatalım. Yine MGK’nin vetolarıyla biçimlenen yeni Meclisin 7 Aralık 1983’te yasama yılına başladığını da unutmayalım.