Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Hukukunda Bilirkişinin Ceza Sorumluluğu

Criminal Liablity of Expert Witness in Turkish Criminal Law

Veli Özer ÖZBEK

Bu makalede Türk hukukunda bilirkişinin ceza sorumluluğu TCK m. 276’da düzenlenen gerçeğe aykırı bilirkişilik suçu çerçevesinde tartışılmıştır. Gerçeğe aykırı bilirkişilik suçu Adliyeye karşı suçlar arasında düzenlenmiştir. Bu suç bakımından bilirkişi TCK m. 6/1-c hükmü gereğince kamu görevlisidir. Bununla birlikte bu suç bilirkişilik sıfatıyla doğrudan bağlantısı nedeniyle bir özgü suç olarak görülebilir. Gerçeğe aykırı bilirkişilik suçu özel bir sahtecilik suçu niteliğindedir. Bilirkişinin gerçeğe aykırı rapor düzenlemesi, fikir sahteciliğidir.

Bilirkişi, Mütalaa, Sahtecilik, Adliyeye Karşı Suçlar, Gerçeğe Aykırı Bilirkişilik Suçu, Özgü Suç.

In this article criminal liability of expert witnesses is discussed within the scope of crmine of submitting expert opnion contrary to facts which is regulated under art. 276 of Turkish Criminal Code. Crime of submitting expert opinion contrary to facts is regulated under the section crimes against judiciary. Within the scope of this article expert witnesses are public officlas according to Art. 6/1-c of Turkish Criminal Code. In addition to this this crime can be seen is a kind of special crime considering the the link between the crime and expertness. Crime of submitting expert opinion contrary to facts is a special form of forgery. Submitting an expert opinion contrary to facts is a mental forgery.

Expert Witness, Expert Opinion, Forgery, Crimes Against Judiciary, Crime of Submitting Expert Opinion Contrary to Facts, Special Crime.

Konu, TCK m.276’da Gerçeğe Aykırı Bilirkişilik suçu olarak Adliyeye Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. Böylelikle bilirkişinin doğruyu beyan (gerçeği söyleme) ödevi güvence altına alınmak istemiş olmalıdır1 . Gerçekten bilirkişi raporunun hukuk muhakemesinde delil, ceza muhakemesinde delil elde etme ve değerlendirme aracı olması konunun önemini ortaya koymaktadır.

‘Bilirkişinin ceza hukuku bakımından durumu’ başlıklı HMK m.284’e göre de Bilirkişi, Türk Ceza Kanunu anlamında kamu görevlisidir”. TCK’da bilirkişinin bu niteliğine ilişkin bir açıklık bulunmaz. Ancak TCK m.6/1-c karşısında TCK m.276 anlamından bilirkişi olarak görevlendirilen kişi kamusal bir faaliyette bulunmakla bir kamu görevlisidir2. Bu çerçevede gerçeğe aykırı bilirkişilik suçu bir tür görevi kötüye kullanma suçu olup özel-genel norm ilişkisi sebebiyle şayet unsurları gerçeklemiş ise bu durumda m.257 değil, hemen aşağıda unsurları ele alınacak olan m.276’nın gerçekleştiği kabul edilmelidir.

Hemen ifade edelim ki, bu suçla gerçeğe aykırı bilirkişilik “yapmak” yaptırım altına alınmış olup, usulüne uygun olarak çağrıldığı halde gelmeyen, gelip de yeminden, oy ya da görüş belirtmekten kaçınan bilirkişiler bakımından TCK m.276 değil, CMK m.62 hükmü gereği, m.60 düşünülmelidir. Diğer bir deyişle bu hallerde artık suç değil, disiplin yaptırımını gerektiren eylemler söz konusudur3 . Buna karşılık bilirkişilik görevini kabul etmesine karşılık görevini süresinde yerine getirmeyen veya geciktiren bilirkişi bakımından görevi kötüye kullanma suçunun oluştuğu (TCK m.257/2) söylenmelidir.

Bilirkişilerin kamu görevlisi sayılmalarının bir sonucu olarak rüşvet, irtikap, görevi kötüye kullanma, gerçeğe aykırı bilirkişilik, sır saklama yükümlülüğünün ihlali, soruşturma gizliliğin ihlali gibi birçok özgü suçun da bilirkişiler tarafından işlenmesi mümkündür. Yine bilirkişi üstlendiği bilirkişilik görevi sırasında, görevi nedeniyle kendisine verilen veya aynı nedenle bilgi edindiği ve gizli kalması gereken belgeleri, kararları ve emirleri ve diğer tebligatı açıklar veya yayınlar veya ne suretle olursa olsun başkalarının bilgi edinmesini kolaylaştırırsa, bu fiili nedeniyle “göreve ilişkin sırrın açıklanması suçu” (TCK m.258) oluşur. Ancak, bu suçlar gerçeğe aykırı bilirkişilik ya da tercümanlık suçunun unsuru ya da ağırlaştırıcı nedeni olmadığından 5237 sayılı TCK m.42. uyarınca bileşik suç hükümlerinin uygulanması mümkün olmayıp her bir suç nedeniyle ayrı cezaya hükmolunacaktır.

Bununla birlikte gerçeğe aykırı bilirkişilik suçu aslında özel bir sahtecilik suçu niteliğindedir. Bilirkişinin gerçeğe aykırı rapor düzenlemesi, fikir sahteciliğidir. Fakat m.276’nın özel hüküm olması nedeniyle yalnızca bu hüküm uygulanacak, sahtecilikten ceza verilemeyecektir.

I. Korunan Hukuki Menfaat

Suç, Adliyeye Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenmekle bu suçla korunan hukuki menfaatin adliyenin inanırlık ve güvenilirliği olduğu anlaşılmaktadır. Korunan hukuki değerin adliyenin saygınlık ve doğru karar verme amacı olduğu da söylenmektedir. Gerçekten gerçeğe aykırı bilirkişi görüşü veya tercümanın anlatımları asıl failden başka bir kişinin suçlanmasına ya da gerçek failin suçtan kurtulmasına yol açabileceğinden adaletin gerçekleşmesini engelleyebilir. Bu nedenle bu suç adliyeye karşı işlenen suçlar arasında yer almıştır. Bu çerçevede korunan hukuki değer adliyenin saygınlık ve doğru karar verme amacıdır.

Bununla birlikte, son zamanlarda adli fonksiyonların korunması sorununa ilişkin yaklaşım, ölçüt olarak, insan haklarından hareket etmekte ve bu suçlar bakımından korunan hukuki menfaati adil yargılanma hakkı olarak belirlemektedir4 .

II. Suçun Maddi Unsurları

Bu suçun faili ancak bilirkişi olarak görevlendirilen gerçek kişiler olabilir5 . Bununla birlikte her gerçek kişi bu suçun faili olamaz. Buna göre;