Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sınai Mülkiyet Kanunu Çerçevesinde Marka Hukukuna
 Getirilen Yenilikler

Innovations Brought to Brand Law in the Field of Industrial Property Law

Efe DÜNDAR

10 Ocak 2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile birlikte marka, patent, faydalı model, tasarım ve coğrafi işaretler ile ilgili birçok yenilik getirilmiştir. Marka hukuku kapsamında değerlendirildiğinde ilgili kanun 556, 555, 554 ve 551 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) kronolojik olarak düzenlenmiş mevzuatı tek bir kanun ile tek bir çatı ve çerçeve içinde birleştirme gayesini hedeflemektedir. Bu duruma sebebiyet olarak kanun gerekçesinde detaylı bir şekilde belirtildiği üzere gelişen ve değişen sosyo-ekonomik koşullar sebebiyle ortaya çıkan hukuki gereksinimler belirtilmişse de Anayasa Mahkemesinin 551 ve 556 sayılı KHK’larının ilgili maddelerini iptal etmesi dolayısıyla oluşan hukuki boşluğun SMK ile giderilmek istendiği hukuki bir gerçek olup çalışmamızda detaylı olarak inceleneceği üzere iptal edilen hükümlerin neredeyse aynı mahiyetinde düzenlemelerin SMK içerisinde yer aldığı belirlenecektir. Bu çalışma marka hukuku kapsamında SMK’nın getirdiği yenilikleri başta Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararları ışığında incelemeyi amaçlar olup ayrı ayrı konu ve başlıklar halinde değerlendirilen hususlar AB hukuku ve ulusal doktrin kapsamında nitelendirilip sonuçlar çıkarılmıştır.

Marka, Tescil, Yenilik, Sınai Mülkiyet, Hak.

With the Industrial Property Law No. 6769 (SMK) published in the Official Gazette dated January 10, 2017 and numbered 29944, many innovations have been introduced concerning brand, patent, utility model, design and geographical signs. When it is evaluated within the scope of trademark law, the related law aims to merge chronologically regulated legislation in accordance with Laws 556, 555, 554 and 551 in a single framework and framework with a single law. Although the legal requirements arising from the evolving and changing socio-economic conditions as stated in the reason of the law as detailed in the reason of the law are stated, it is a legal fact that the legal gap, which is caused by the Constitutional Court annulling the related articles of Decree Laws 551 and 556, is requested to be eliminated by the SMK. As it will be examined in detail in our study, it will be determined that the regulations are almost in the same manner as the revoked provisions. The aim of this study is to examine the innovations brought by SMK in the light of the Constitutional Court and Supreme Court decisions within the scope of trademark law.

Trademark, Registration, Innovation, Industrial Property, Claim.

I. Markanın İçereceği İşaretler ve Markanın Elde Edilmesi Konusunda Getirilen Yenilikler

Sınai mülkiyet kanununun 4. maddesi “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.” hükmüyle marka olabilecek işaretleri yeniden düzenlemiş 556 sayılı KHK’nın ilgili maddesine göre temel anlamda iki farklı durumu hüküm kapsamına almıştır; ilk olarak marka olabilecek işaretlerin niteliği hususunda değişiklik gerçekleşmiş olup ses ve renk, marka olabilecek işaretler kapsamına almıştır. İkincil olarak ise sicilde gösterilebilir olma şartı hüküm kapsamına dahil edilmiştir

Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) tarafından 2011 yılında yayımlanan marka inceleme kılavuzu1 2015 yılında yenilenmiş olup, kılavuzun amacı; 3.11.1995/4128 - 22.6.2004/5194 tarih ve sayılı kanunlarla tadil edilen 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 7. maddesinde düzenlenmiş bulunan mutlak ret nedenleri ve 8. maddesinde düzenlenmiş bulunan nispi ret nedenlerine ilişkin TPMK uygulamalarına esas olan kriterleri göstermektir. İlgili kılavuzda marka hukuku çerçevesinde “renk” tek renkten oluşan markalar2 ve renk kombinasyonlarından oluşan markalar olarak 2’li bir ayrıma gidilmiş olup her iki duruma has ayırt edicilik kriterlerinin ortak noktaları açıklık, kesinlik, müstakil, kolay erişilir ve anlaşılır olma, dayanıklılık ve objektiflik olarak belirlenmiştir.

Avrupa Toplulukları Adalet divanı, soyut ve çerçevesiz olarak tescili talep edilen renkler veya renk kombinasyonlarının, işletmenin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye uygun olabileceklerini kabul etmekte olup3 Trade-Related Aspects of Intellectual Property Rights (TRIPS) m.15 çerçevesinde de renk korunabilir marka konusu olarak belirlenmiştir.

Sınai Mülkiyet Kanunun uygulanmasına dair yönetmeliğe göre başvurunun renk markası olarak tescilinin talep edildiği hallerde bunun başvuru formunda açıkça belirtilmesi, işareti oluşturan renk görselinin sunulması ve Kurum tarafından geçerliliği kabul edilen renk kodunun belirtilmesi gerekmektedir.4 Aksi takdirde tescil işlemlerinde çeşitli zorluklar ortaya çıkacak olup birbirine yakın tonların tescili hususunda sorunlarla karşılaşılacaktır.5

Tekinalp6 556 Sayılı KHK’nın 5’inci maddesinde yer alan “benzer biçimde ifade edilen” ibaresinin içine ses ve melodinin dâhil olacağını belirtmiştir. Sınai Mülkiyet Kanunun ilgili maddesi direkt olarak “ses” kelimesini tercih ederek uygulamada ve doktrinde zaman zaman tartışma konusu olan yorum sorununu ortadan kaldırmıştır.

Ses markalarının somut kriterlerinin ayırt edicilik gücü renk kriterlerinin ayırt edici özelliğine göre tespit açısından çok daha olanaklıdır çünkü ses olgusunun üretiminde devreye nota girmektedir. Pek tabi ses markalarının müzikal türde olması zorunlu olmayıp, seslendirilen bir slogan veya herhangi bir sesin de marka olarak tescil edilebileceği kabul edilmelidir.7

Esasen seslerin marka olarak tescili marka hukuku mevzuatımıza Sınai Mülkiyet Kanunu ile ilk defa hüküm olarak değerlendirilmiş ise de 556 Sayılı KHK yürürlükte olduğu zaman dahilinde Türk Patent, ses markalarının tescili yönündeki Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın görüşlerini dikkate alarak bu markaların tesciline yönünde kararlar vermiştir.8

2436 sayılı AB Marka direktifinin 3’üncü maddesi çerçevesinde de ses marka olabilecek işaretlerden sayılmış olup ülkemizde tescilli ses markaları 556 sayılı KHK yürürlükte iken de tescil edilmiş durumdadır.

İkinci durum ise 556 sayılı KHK’nın 5. maddesinde yer alan “çizimle görüntülenebilme” koşulu yerine Sınai Mülkiyet Kanunun 4. maddesinde “sicilde gösterilebilir olma” koşulu düzenlenmiş olmasıdır.