Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Edinilmiş Mallara Katılma Rejimine
 Kadın Hakları Açısından Bir Bakış

A Glance at the Marital Property Regime of Participation in
 Acquired Properties from Women’s Right Perspective

Ahmet AYAR

17 Şubat 1926 tarihinde kabul edilerek, 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe giren 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi toplumumuzun çağdaş uygarlık kapısından içeri girmesinde önemli bir rol oynamıştır. Özellikle Türk hukukundaki kadın hakları açısından devrim, Türk Kanunu Medenisinin yürürlüğe girmesi ile başlamış ve 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile de pekiştirilmiştir. Türk Medeni Kanunu, Türk Kanunu Medenisi’nde yer almayan “edinilmiş mallara katılma” rejimini yasal mal rejimi olarak kabul etmiştir (TMK. 202/I). Her ne kadar, yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi, eski yasal mal rejimi olan mal ayrılığına oranla kadın hakları açısından daha makul görünse de, istenilen sonuçları tam olarak sağlamamıştır. Bu sebeple, Türk Medeni Kanunu m. 218 vd hükümlerinde düzenlenen “edinilmiş mallara katılma” rejimini genel hatları ile incelemek ve özellikle kadın hakları açısından irdelemek isabetli olacaktır.

Eşler Arasındaki Mal Rejimi, Yasal Mal Rejimi, Edinilmiş Mallara Katılma, Kadın Hakları, Katılma Alacağı.

By being adopted on 17 February 1926 and entered into force on 4 October 1926; the Turkish Civil Code (number 743), has played an important role in excelling our society to the modern civilized nations level. In particular, the revolution in the women’s rights issue started with the Code’s entry into force and enhanced by its successor Turkish Civil Code (number 4721) which entered into force on 1 January 2002. The new Turkish Civil Code, contrary to its predecessor, adopted the rule of “participation in acquired properties” as the legally default marital regime (TCC Art. 202/I). Although the rule of participation in acquired properties seems to be more favourable in women’s rights perspective rather than the former “separation of the goods” rule, it could not fulfill its mission and did not fully give the expected positive outcomes. Thus, an evaluation and examination of TCC Art. 218 and the following articles, especially in women’s rights perspective, is necessary.

Marital Property Regime of the Spouses, Legal Marital Property Regime, Participation in Acquired Properties, Women’s Rights, Participation Claim.

Giriş

1923 yılının Ocak ayında, Cumhuriyetin ilanından dokuz ay önce, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, İzmir’de halkla konuşurken kadın hakları konusundaki düşüncelerini şu şekilde açıklamıştır; “Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur...”1 . Gerçekten de bir toplumun gelişmişliği, o toplumdaki kadın ve erkeklerin eşit haklara ve imkânlara sahip olmasıyla ölçülmektedir. İşte bu sebeplerle ülkemizde cumhuriyetin ilanından sonra yapılan ve kadın-erkek eşitliğinin zeminini oluşturan hukuk reformları ile bir yandan modern devletin temelleri atılmış, diğer yandan da Türk toplumunun yeniden yapılandırılması yolunda büyük bir toplumsal değişim gerçekleştirilmiştir2 .

17 Şubat 1926 tarihinde kabul edilerek, 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe giren 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi toplumumuzun çağdaş uygarlık kapısından içeri girmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bilhassa Türk hukukundaki kadın hakları açısından devrim, Medeni Kanunun yürürlüğe girmesi ile başlamış ve 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu3 ile de pekiştirilmiştir. Türk Medeni Kanunu, Türk Kanunu Medenisi’nde yer almayan “edinilmiş mallara katılma” rejimini yasal mal rejimi olarak kabul etmiştir (TMK. 202/I). Türk Kanunu Medenisinin yürürlükte olduğu dönemde evlenmiş eşler arasında 31.12.2001 tarihine kadar geçerli yasal mal rejimi mal ayrılığı, 1.1.2002’den sonra geçerli olan yasal mal rejimi ise edinilmiş mallara katılma rejimidir. Bunun dışında eşler, aralarında yapacakları mal rejimi sözleşmesi ile seçimlik mal rejimi olarak mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimlerinden birini seçebilirler4

Diğer taraftan eşler, Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejiminin evlenme tarihinden geçerli olacağını kabul edebilirler (4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunu m. 10/3)5 .

Her ne kadar, yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi, eski yasal mal rejimi olan mal ayrılığına oranla kadın hakları açısından daha makul görünse de, uygulama açısından bazı problemleri de beraberinde getirmiştir. Çalışmamızda, öncelikle kısaca yasal mal rejimine ilişkin temel ilkelere yer verip, sonrasında bazı eleştiriler getirerek konuyu kadın hakları açısından değerlendirmeye çalışacağız.

I. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimine Hâkim Olan İlkeler

Edinilmiş mallara katılma rejiminde bir evlilik malvarlığı mevcut değildir6 . Zira bu rejimde eşler kendi malvarlığı değerleri üzerinde kural olarak7 sınırsız hak sahibi olup, bu hak sahipliğinden doğan yetkilerini yine kural olarak bir tasarruf sınırlamasına tabi olmaksızın kullanabilirler8 . Gerçekten de TMK 223’e göre, “Her eş yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir.” Böylece bireysel mülkiyet ve bireysel yönetim ve yararlanma imkânları malik olan eşe aittir.

TMK 219/I, edinilmiş malları “her eşin mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleri” olarak tanımlamaktadır. Gerçekten de edinilmiş mallara katılma sadece mal rejiminin devamı süresince (ne öncesinde ne de sonrasında!) elde edilmiş mallar için söz konusudur. Edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerin bu yönde yapacağı mal rejimi sözleşmesi gereği ya da herhangi bir mal rejimi seçilmediği takdirde yasal mal rejimi olarak, evlenmenin kurulmasıyla başlar ve TMK 225 gereği sona erer. Bu düzenlemeye göre, edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerden birinin ölümü, başka bir mal rejimine geçmeleri (TMK. 225/I); evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona ermesi veya hâkimin mal ayrılığına geçilmesine karar vermesiyle sona erer (TMK. 225/II). Eşlerden birinin ölmesiyle doğal olarak mal rejimi kendiliğinden sona erecektir. Yine eşler her zaman aralarında sözleşmesel bir mal rejimi akdedebilirler. Dolayısıyla eşler farklı bir mal rejimini kabul ettikleri anda edinilmiş mallara katılma rejimi kendiliğinden son bulur. Diğer taraftan, evliliğin boşanma veya iptal sebebiyle sona ermesi halinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer (TMK. 225/II). Edinilmiş mallara katılma rejiminin hâkim kararıyla mal ayrılığına dönüştürülmesi halinde de edinilmiş mallara katılma rejimi sona erer.