Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yargıtay Kararları Işığı Altında
 İş Sözleşmesinin Toplu Eylem 
Nedeniyle Feshi

Within the Light of Supreme Court Decisions Termination of 
Labor Contracts Because of Collective Action

Alper YILMAZ

Toplu eylem, grev ile ilgili kavramdır. Hukuka uygun toplu eylem olabileceği gibi hukuka aykırı toplu eylem de olabilir. Hukuka aykırı toplu eylem, kanun dışı grevde olduğu gibi işçilerin iş sözleşmelerinin haklı nedenle feshi ile sonuçlanabilir.

Toplu Eylem, Grev, İş Sözleşmesinin Feshi, Yargıtay Kararları.

Collective action is a concept that coupled with strike. A collective action might be illegal as well as being legal. An illegal collective action might result with rightful termination of labour contracts much the same with quick strike.

Collective Action, Strike, Termination of Labour Contract, Supreme Court Decisions.

I. Giriş

Toplu iş uyuşmazlıklarının barışçı yollar ile çözümlenememesi halinde, bundan sonra iş mücadelesine yönelik çözüm yolları uygulanır.1 İş mücadelesi, işçilerin grev yapmasını ifade etmektedir.2 İşçi ile işveren arasındaki en önemli iş mücadelesi araçlarından biri olan grev, zamana ve ülkelere göre farklı tanım ve içerik gösterebilmektedir.3 İşçi açısından en önemli iş mücadelesi aracı olan grevin kökeninde işçilerin işi bırakarak işvereni anlaşmaya zorlama düşüncesi yatmaktadır.4

Grev kavramı, hem sosyolojik hem hukuki olmak üzere iki farklı açıdan tanımlanabilir.5 Sosyolojik açıdan grev, belli bir mesleğe mensup olanların, karşı koymak istedikleri bir durum ya da karar karşısında toplu olarak işi bırakmak suretiyle direnmesi şeklinde tanımlanır.6 Bu tanım içerik olarak çok geniş ve belirsizdir.7 Hukuki anlamda grev ise bağımlı çalışanların yaptıkları bir eylemdir.8 Sosyolojik ile hukuki tanım arasındaki farkı ise grevi gerçekleştiren kişilerin bağımlı ya da bağımsız çalışmaları oluşturmaktadır.9

Grev ile bağlantılı olarak toplu eylem hakkından da söz etmek gerekir. Toplu eylem hakkı grevi de kapsayan bir üst kavramdır.10 Grev ile toplu eylem arasındaki farkı ifade etmek gerekirse; grev, toplu pazarlık aşamasında işçilerin isteklerini elde etmek için ekonomik ve mesleki çıkarlarını korumak amacıyla gerçekleştirdikleri toplu eylem iken11 ; toplu eylem hakkı ise grevi de içine alan ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma hakkını temel alan bir haktır.12 Toplu eylem hakkı, Türk iş hukuku mevzuatında yer almamasına karşılık hukuki dayanağını Avrupa Sosyal Şartı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, ILO Sözleşmeleri, AİHM kararları, Avrupa Sosyal Haklar Komitesi ve ILO denetim organlarının kararları oluşturmaktadır.13

Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 58’inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca işçiler, aralarında anlaşarak ya da bir kuruluşun kararına uyarak işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla topluca çalışmamak suretiyle işi bırakmaları grevdir. Grev tanımına uyan her davranış kanuni grev değildir.14 Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre, toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması üzerine STİSK hükümleri uyarınca yapılan grev kanuni grevdir. Yani bu Kanun hükümlerine aykırı olarak işçilerin işi bırakmaları grev olsa da bu eylemin kanuni grev sayılacağı anlamına gelmez. Ancak yasal mevzuatımıza göre kanuni grev unsurlarını taşımayan işçilerin eylemleri, son zamanlardaki içtihatla birlikte hukuka uygun toplu eylem kapsamında değerlendirilmeye başlanmıştır.

Bu çalışmada grev kavramı açıklanmaya çalışılacak, toplu eylem ile arasındaki benzerlikler ve farklılıklar üzerinde durulacaktır. Grev kavramı açıklanırken kanuni ve kanundışı grev irdelenecek olup kanundışı grev ile toplu eylem ilişkisi belirtilecektir. Özellikle Yargıtay kararları ile ülkemizdeki kanundışı grev kapsamındaki toplu eylemin işçilerin iş sözleşmelerine etkisi gösterilmeye çalışılacaktır.

II. Toplu Eylem Kapsamında Grev

Grev, köken olarak Fransızca olup adını Fransız Devriminden sonra işsiz kalan işçilerin toplandıkları “Place de la Gréve” yani “Greve Alanı” isimli meydandan almaktadır.15 Grevin sosyolojik ve hukuki olarak iki farklı tanımı yapılabilir.16 Hukuki olarak grevi, bağımlı olarak çalışanların gerçekleştirdikleri iş bırakma eylemi olarak tanımlayabiliriz.17 Sosyolojik anlamda grev ise, belli meslek sahibi kişilerin karşı çıktıkları bir karar veya durum sonucu işi bırakmaları olarak tanımlanabilir.18 Bu tanımdaki grevin kapsamına bağımlı çalışanların yanında bağımsız çalışanların gerçekleştirecekleri iş bırakma eylemleri de girmektedir.19

Grevin bir hak olarak kabulü, sendika ve toplu iş sözleşmesi hakkı gibi çalışma yaşamına ilişkin diğer haklara göre uzun zaman almıştır.20 Ancak günümüzde birçok ülkede grev sendikal hak olarak tanınmıştır.21

Grevin tarihini çok eski çağlara kadar götürebiliriz.22 Eski Mısır’da III. Ramses’in mezarının inşaatında çalışan işçilerin ücretlerinin düzenli ödenmesini sağlamak amacıyla tarihte bilinen ilk grev gerçekleştirilmiş olup; MÖ. 650 yılında eski Yunan’da maden işçilerinin, MÖ. 424 yılında eski Roma’da kamu hizmetlerinde çalışanların da ağır çalışma şartlarını protesto etmek amacıyla grev yaptıkları ifade edilir.23 Birleşik Krallık’ta, 18. yüzyılda kurulu düzene karşı ayaklanma ve ticaretin hukuka aykırı şekilde kısıtlanması olarak görülen grev eylemleri 1789 tarihli ve 1800 tarihli Combinations Act’lerle (Birleşme Kanunları) yasaklanmıştı.24 Liberal ekonomik düşüncenin hâkim olduğu dönemlerde grev, çalışma özgürlüğüne karşı işlenmiş bir suç olarak kabul edilmekteydi.25 Daha sonraları bu yasak, 1824’ten itibaren tedricen gevşetilmiş ve bu hukuk sisteminde 1871 tarihli Trade Union Act ile grev yasağından grev özgürlüğüne geçilmiştir.26 Grev hakkını tanıyan ilk anayasa 1917 tarihli Meksika Anayasasıdır.27

Ülkemizde ilk grevlere I. Meşrutiyet döneminde telgrafhane işçilerinin gerçekleştirmesi sonucu rastlanmıştır.28 Grevle ilgili hukuk tarihimizde ilk düzenleme 1909 tarihli Tatil-i Eşgal Kanunu ile getirilmiş bulunmaktadır.29 Bu Kanunda grev yasaklanmamış, ancak greve zorlama suç sayılmıştır.30 Bu süreç 1936 tarihine kadar grev özgürlüğü dönemi olarak kabul edilir.31 Cumhuriyetin ilanından sonra 1925’te çıkarılan Takriri Sükûn Kanunuyla grevlere ağır bir darbe indirilmiştir.32 1936 yılında çıkarılan 3008 sayılı ilk İş Kanunumuz her türlü grevi yasaklamış, grev yapanlar için yaptırımlar getirmiştir.33 Türkiye’de grev hakkı ilk kez 1961 Anayasası ile tanınmış, bu konuda Anayasa paralelindeki ilk kanuni düzenleme 1963 tarihli 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunuyla yapılmıştır.34 Yaklaşık yirmi yıl yürürlükte kalan bu Kanun 1983 yılında yerini 2822 sayılı Kanuna bırakmıştır.35