Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Özel Hukuka Göre Paylı Mülkiyet ve 
Miras Payları Yönünden Ecrimisil
 Uygulamaları

Mesne Profit Applications in Common Ownership and Hereditary 
Shares According to the Private Law

Erkan KURAK

Paylı mülkiyet 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda düzenlenmiştir. Bu mülkiyet rejiminde her bir paydaşın taşınmaz üzerinde çeşitli hakları ve sorumlulukları bulunmaktadır. Her bir paydaşın taşınmazı kullanma hakkı olmakla birlikte kendi payından fazlasını kullanması halinde haksız kullanımlar için ecrimisil ödemesi söz konusu olabilmektedir. Ecrimisil bir hakka dayanmaksızın bir taşınmazın haksız işgali halinde söz konusu olmaktadır. Paylı mülkiyette ecrimisilin istenebilmesi bazı esaslara bağlıdır. Bu esaslar yüksek yargı içtihatlarında ve mevzuat düzenlemelerinde belirlenmiştir.

Ecrimisil, İşgal, Paydaş, Miras, Mülkiyet, Taşınmaz.

Common ownership is regulated under the Turkish Civil Code no 4721. In this ownership regime each of the shareholders have various rights and liabilities on the immovable. Each one of the shareholders have right to use the immovable, notwithstanding that in case one uses more than the shares owned, a need for mesne profit payment might arise. Mesne profit is in question when there is an unlawful detainer of a property without relying on a right. Mesne profit request in common ownership basis on some principles. These principles are determined in case laws of higher judicial bodies and legislations.

Mesne Profit, Occupancy, Shareholder, Inheritance, Ownership, Immovable.

I. Giriş

Özel hukukta ecrimisil mahkemeler marifetiyle takdir ve tahsil edilmektedir. Bu bakımdan kamu hukukundaki ecrimisil uygulamalarından farklılık arz etmektedir. Ancak uygulamada idare tarafından takdir edilerek tebliğ edilen ecrimisil ihbarnameleri idare mahkemelerinde dava konusu edilmekte, mahkemelerce de ecrimisilin yeniden belirlenmesi yoluna gidilebilmektedir.

Ecrimisil uygulamalarında, gerek mahkemelerce gerek idarelerce bazı sorunlarla ve tereddütlerle karşılaşılabilmektedir. Bu tereddütlerin başında paylı mülkiyette ecrimisilin nasıl takdir ve tahsil edileceği gelmektedir. Zira paylı mülkiyete tabi bir taşınmazın diğer paydaşlardan biri tarafından payından fazlasını kullanma gibi bir haksız işgali olabileceği gibi, paylı mülkiyete tabi bir taşınmazın paydaşlar dışında kişilerce işgali de söz konusu olabilmektedir.

Bu makalede de, paylı mülkiyet ve ecrimisil uygulamalarına ilişkin temel kavramlar irdelendikten sonra gerek mevzuatta gerekse yüksek yargı kararlarında konunun ele alınış biçimi anlatılmaya çalışılacaktır.

II. Ecrimisilin Tanımı

Ecrimisil, mülkiyet hakkı sınırlandırılan veya taşınmazı işgal edilen malik tarafından işgalciden alabilmesi için İslam hukukundan buyana uygulanagelen bir tazminattır. Ecrimisil İslam hukuku aracılığıyla Osmanlıda uygulanmış, sonrasında mecellede de kendisine yer bulmuştur. Ecrimisil kavramına hukukumuzda ilk defa Tatbikat Kanununun 43’üncü maddesiyle yürürlükten kaldırılan Mecellede yer verilmiştir. Mecelleden sonra yürürlüğe giren, gerek Medenî Kanunda gerek Borçlar Kanununda ecrimisil kavramına yer verilmemiştir.1 Günümüzde de ecrimisil, hem özel hukukta hem kamu hukukunda uygulanmaktadır. Ancak özel hukukta ecrimisile ilişkin bir düzenleme yapılmamış ve adli mahkemeler aracılığıyla takdir ve tahsil edilen bir uygulama halini almıştır.

Ecrimisili Mecelle “bi garaz ehl-i vukufun takdir ettikleri ücrettir” diye tarif etmiş ise de onu daha etraflı olarak “bir akde istinad etmeksizin yararlanılan veya sahibinin yararlanmasına engel olunan bir menfaat karşılığında ödenen değer kiradır” diye tarif etmek mümkündür. Ecrimisil, hem akit sorumluluğunda hem haksız fiil sorumluluğunda söz konusu olmaktadır.2

Türk Hukuk Lûgatı’nda ise ecrimisil, bir malın kullanılmasından doğan menfaatin para ölçüleriyle takdiri olarak tarif edilmiştir.3

Kamu malından yararlanan kişi daha önce usulüne uygun bir yararlanan statüsünde iken, yararlanmanın sona ermesine rağmen kamu malını terketmeyerek fiilen yararlanmaya devam etmek suretiyle; ya da baştan itibaren herhangi bir yararlanma hakkı olmamasına rağmen, kamu malını kullanan bu kişilere Türk hukukunda fuzuli şagil denilmektedir.4

Ecrimisil Yargıtay içtihatlarında da tanımlanmıştır:

Yargıtay içtihatlarında ecrimisil farklı şekillerde tanımlanmıştır. Söz gelimi hak sahibi zilyedin, kötü niyetli zilyetten (bir başka anlatımla; zilyet olmayan malikin, malik olmayan zilyedden) isteyebileceği tazminat (YHGK, E. 2009/3-278, K. 2009/317; YHGK, E. 2000/3-1341, K. 2000/1584), taşınmazı haksız olarak kullanan kişinin (fuzuli şagilin) taşınmaz malikine ödemekle mükellef olduğu en az kira bedeli en fazla gelir kaybı niteliğinde haksız işgal tazminatı (Y. 1. HD, E. 2009/11712, K. 2010/1539) olarak tanımlandığı görülmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.11.1985 tarihli ve E. 1984/3-154, K. 913 sayılı kararında ecrimisilin tanımı, 8.3.1950 tarihli 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararına da dayanılarak yapılmıştır. Kararda Yüksek Mahkeme, ecrimisilin haksahibinin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olduğu, fuzili işgalin kiraya benzetilemeyeceği; haksız bir eylem sayılması gerektiği, bir zarar meydana gelirse bunun tazmin ettirileceği, Medenî Kanunun (eski) 908’inci maddesi anlamında zilyedin faydalanmasından doğan bir istem olduğu, ecrimisilin haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarar olduğu vurgulanmıştır. Anılan kararda, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklindeki olumlu zarar, kullanmadan doğan olumlu zarar ve malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda olan olumsuz zararın ecrimisilin kapsamını belirleyeceği belirtilmiştir.

III. Genel Olarak Paylı Mülkiyet

Bir taşınmaz üzerinde sahibine kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma haklarını en geniş anlamda tanıyan mülkiyet hakkı tek bir kişiye ait olabileceği gibi birden fazla kişi tarafından da bu hak paylaşılabilmektedir. Mülkiyet hakkı hak sahibinin adedi bakımından da tek kişi mülkiyeti (ferdi mülkiyet) ve birlikte mülkiyet tarzında bir ayrıma tabi tutulur.5

Medenî Kanun, birlikte mülkiyet olarak iki tarz mülkiyeti düzenlemektedir: birden çok kişi, bir maldaki mülkiyet hakkında pay (hisse) sahibi bulunduğu takdirde paylı mülkiyet, birden çok kimse aralarındaki ortaklık ilişkisi dolayısıyla bir mala ortaklaşa malik bulunuyorsa elbirliği mülkiyeti söz konusu olur. Birden çok kişinin bu şekillerde bir mala birlikte malik olması ile birden çok kişiden kurulu bir tüzel kişinin bir mala malik olması karıştırılmamalıdır. Şayet birden çok kişi bir tüzel kişi meydana getirmişler ise, bu tüzel kişiye ait mallar sözü geçen üyeleri ekonomik yönden ne derece ilgilendirirse ilgilendirsin, onların mal üzerinde mülkiyet hakları söz konusu değildir. Tüzel kişi üyelerinden bağımsız başlı naşına bir varlık olarak malların malikidir ve sonuç itibariyle birlikte mülkiyet değil tek kişi mülkiyeti söz konusu olur.6