Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Patent Lisans Sözleşmeleri 
Düzenlemelerinin Rekabet Hukuku
 Yönüyle Değerlendirilmesi

Evaluation of Patent License Agreements in Terms of Competition Law

Deniz TOPÇU

Patent hakkının kullanımının devrini düzenleyen patent lisans sözleşmeleri, Türk hukukunda Sınai Mülkiyet Kanunu dışında yasal düzenlemelere tabi kılınmayan sui generis sözleşmelerdir. Mevzuatımızda bu sözleşme tipine özel kısıtlayıcı düzenlemeler olmamakla birlikte uygulamada işletmelerce ticari sebeplerle konulan bazı hükümlerin haksız rekabete sebep olacak sonuçlar doğurduğu görülmektedir. Bu sebeple “tekel” oluşturmaya bir aracı olabilecek olan bu sözleşmelerin rekabet hukuku bakış açısıyla görülmesi önem taşımaktadır. Bu bakış açısıyla patent lisans sözleşmelerine konulan bazı hükümler; sözleşme taraflarının çıkarlarının ötesinde, rekabete olan etkileri yönüyle incelemeye tabi tutulacak ve rekabet hukuku yönünden geçerliliği tartışılacaktır.

Haksız Rekabet, Patent Lisans Sözleşmesi, Rekabet Hukuku.

Patent license agreements that regulate the transfer of the use of a patent right are sui generis contracts that are not subject to legal regulations other than the Industrial Property Act in Turkish law. In our legislation, it is seen that there are not restrictive regulations specific to this type of contract, but some of the provisions which were put into practice in business practice cause unfair competition. For this reason, it is important to see these contracts, which can be a tool to create “monopolies”, from the viewpoint of competition law. From this point of view, some provisions of the patent licensing agreements, beyond the interests of the contractual parties, the effects of the competition will be subject to examination and the validity of the competition law will be discussed. From this point of view, certain provisions of the patent licensing agreements will be subject to examination of the adverse effects beyond the interests of the contractual parties in the framework of the established principles, and may be subject to certain sanctions imposed by the competition law.

Unfair Competition, Patent Licence Agreement, Competition Law.

Giriş

Tüm dünyada, bir fikir ürünü olan buluşların yaygınlaştırılması ve teşviki için patent hakkı sahiplerinin korunmasına büyük önem verilmektedir. Bu korumanın sağlanması için, hem ulusal mevzuatlarla hem uluslararası sözleşmelerle ve üst hukuk normlarıyla sistemler oluşturulmuş; patent hakkı sahibinin tasarruf hakkına dahil olan lisans sözleşmesi yapma yetkisi de bu sistemlerle düzene bağlanmıştır.

Bu yetkinin dayanağı; hem patent hakkının sağladığı “tekel”1 hakkı hem “sözleşme serbestisi” ilkesidir. Ancak, “patent”in hızla artan mali ve prestij gücü ile büyük sermaye sahiplerinin, patent lisans sözleşmeleri aracılığıyla hak sahiplerinden patente ilişkin yetkileri toplayarak piyasada tek hâkim olma girişimleri, tüm dünyada Patent Trollerinin2 oluşması endişesine sebep olmuştur. Bu sebeple “patent” in kullanımının tekellerde toplanması tehlikesi görüldüğü; daha doğru ifadeyle patent lisans sözleşmesinin, taraflar arasındaki etkilerini aşarak tüm piyasayı (daha doğru ifadeyle kamuyu) etkilemeye başladığı noktada; sözleşmeye yönelik bazı sınırlamalar konulması ihtiyacı hissedilmiştir. Bu sınırlamanın nerede başlayıp nerede bittiği konusu ise, oldukça dikkatle yaklaşılmasını gerektiren ince bir çizgidir.

Bu ince çizginin başlangıç noktası; patent lisans sözleşmelerinin tümünün veya bir bölümünün; rekabeti3 bozmaya veya etkilemeye ya da yönünü değiştirmeye çalıştığı noktadır. Ancak “piyasa rekabeti” ile “fikri mülkiyet hakkı sahibinin tekel yetkisi” kavramları karşı karşıya geldiğinde, rekabet hukukunun doğurduğu müdahale sınırının, patent lisans sözleşmeleri açısından nerede biteceği tartışması gündeme gelmektedir4 . Tam da bu nedenle biz bu çalışmamızda, patent lisans sözleşmelerine konulacak hangi hükümlerin rekabet ortamına etki edebileceği üzerinde inceleme yaparak, rekabet hukukunun bu “tip” düzenlemelere müdahale edip etmeyeceği, edecekse hangi şartlar altında sınırlama veya yasak getireceğini inceleyeceğiz. Bu incelemede, özellikle rekabetin korunması-hak sahibinin korunması arasındaki denge, ön plana çıkacaktır. Bu değerlendirmeyi yaparken; hem rekabet hukukumuzun kuralları büyük ölçüde Avrupa Birliği rekabet kurallarından ve uygulamalarından etkilendiği için hem çokça tartışılıp değişen ve gelişen bir süreç olmakla birlikte uygulanabilir bir rehber içerdiği için, kanımızca öncelikle Avrupa Birliği hukukunda patent lisans sözleşmelerinin rekabet hukuku ile ilişkisine bakmak uygun olacaktır. Zira Avrupa Birliği hukukunda, rekabet hukukundan patent lisans sözleşmeleri özeline giden yol gösterici düzenlemeler mevcuttur. Bu yol gösterici düzenlemelerden yola çıkılarak, iç hukukumuzda rekabet hukukuna ilişkin genel düzenlemelerin de konuya uygulanabilirliği değerlendirilecektir.

I. Patent Lisans Sözleşmeleri ve Rekabet Alanındaki Etkileri

Patentten kaynaklanan hak, buluş sahibinin düşünsel emeğiyle ortaya çıkardığı buluş fikri ve varsa bu fikrin uygulamaya geçirilmesi ile ortaya çıkan ürünler (ve usuller) üzerindeki haktır. Mevzuatımızda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu5 (SMK)’nda, sınai mülkiyet hakları içerisinde yer verilen patent hakkı, en genel ifadeyle6 fikri mülkiyet haklarından biridir. Fikri mülkiyet hakları; hak sahibine hakkını kullanmak, kullandırtmak ve başkalarının kullanımını engellemek yetkilerini tanır. Lisans sözleşmesi de fikri mülkiyet hakkı sahibinin “kullandırtma” yetkisi kapsamında; haktan yararlanma yetkisini belirli süreyle ve şartlarla üçüncü kişilere tanımasını sağlayan hukuki işlemlerden biridir. Üçüncü kişilerin kullanım yetkisi; hak sahibinin hukuki işlemle izin vermesi ile sağlanabileceği gibi özel yasal düzenlemelerden doğan nedenlerle de elde edilebilir.

Patent lisans sözleşmeleri7 , mevzuatımızda patent hakkını düzenleyen mülga 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede yer almakta iken, SMK’nın yürürlüğe girmesiyle, içeriği hemen hemen hiç değişmeksizin bu Kanunda da temel özellikleriyle düzenlenmiştir8 . Ancak patent lisans sözleşmelerinin içeriğine Kanunda yer verilmemiş, ayrıntılı düzenlemelere gidilmeyerek konu, taraflar arasındaki sözleşme serbestisine bırakılmıştır9 . Bu serbesti, hem sözleşmenin “inhisari” veya “basit (inhisari olmayan)” türlerinden birini seçmeyi hem içeriğini serbestçe belirlemeyi içerir. İnhisari patent lisans sözleşmelerinde belirli bir coğrafi bölgede ya da sektörde, sadece tek bir kişiye lisans verilmesi ve aksi düzenlenmedikçe hak sahibinin dahi hakkını lisans süresi boyunca verilen yetki kapsamında kullanamaması söz konusu iken; basit lisans sözleşmelerinde hak sahibi birden çok kişiye aynı anda ve aynı yetkilerle lisans verebilmekte ve aksi düzenlenmedikçe kendisi de kullanım hakkını sürdürmektedir.

Yasal düzenlemelerin sağladığı serbesti nedeniyle, patent lisans sözleşmeleri, her ne kadar taraflar arasında bir hakkın kullanımını sağlayan ve sadece tarafları ilgilendiren bir sözleşme gibi görünse de; patent gibi ekonomik hayatta oldukça önemli yer tutan ve “patenti elinde bulunduranın gücü de elinde bulundurduğu” günümüzde, patent hakkının doğumu kadar kullanım hakkının da toplumsal etkiler oluşturmasına sebep olmaktadır. Özellikle teknoloji ihraç eden ülkelerde yatırımcılar ve üreticiler; ekonomik etkisi büyük sayılabilecek buluşların patent hakkı sahiplerinden lisans alarak buluş konularını piyasaya çıkarmak, hatta mümkünse inhisari lisans alarak piyasada o buluşla ilgili “tek yetkili” olmak için birbiriyle yarışır hale gelmiştir. Bu yarışın da, hem ekonomiye hem rekabet alanına etkileri önemli bir seviyeye ulaşmıştır. Bu nedenle “patent lisans sözleşmeleri”, en az buluşların korunması kadar dikkatleri üzerine çekmiş ve uygulama alanı çok genişlemiştir.

Uygulamada taraflar, patent hakkı sahibinin patent haklarının özünü koruyacak, lisans alanın ise piyasadaki gücünü sağlayacak bakış açısıyla bir araya gelmekte; sözleşme hükümlerini bu denge üzerine oturtmaktadır. Bununla birlikte, her iki taraf da piyasada varsa diğer rakiplerinin önüne geçmek, patentin piyasadaki hâkimiyetini artırmak, mümkünse piyasayı etkilemek, sözleşmeyle patent üretim sürecini başka üretim ve tüketim süreçlerine bağlamak gibi amaçları kendi çıkarına görür. Eğer sözleşmeye bu yönde hükümler konulursa; sözleşmenin nispi etkisi dolayısıyla sözleşmelere müdahaleden kaçınarak tarafların kendi kararlarına bırakılan sözleşme hükümleri tarafları aşacak ve diğer rakipleri, dikey veya yatay alanlardaki aktörleri ve sonuçta tüm piyasayı etkileyebilecek özelliklere dönüşecektir. Bu nedenle de, patent lisans sözleşmelerinin tarafların kendi kararlarına terk edilmesinin rekabet hukuku kurallarıyla sınırlanması gereği hissedilmiştir. Ancak bizim hukukumuzda patent lisans sözleşmelerinin rekabet hukukuyla ilişkisi, Rekabet Kurumunun bazı düzenleyici işlemleri dışında patent hukukuna ilişkin olan Sınai Mülkiyet Kanununda da, rekabete ilişkin genel düzenleyici mevzuatta da açıkça düzenlenmemiştir. Bu sebeple rekabet hukuku kurallarının bu sözleşmelere etkisinin, uygulamadaki yaygın düzenleme modelleri değerlendirilerek ele alınması gerekmektedir.

Bu değerlendirmede, iki farklı boyut vardır. Bu boyutlardan biri; pek çok ülke mevzuatıyla ve özellikle uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınan patent hakkı sahibinin “kendi haklarında tasarruf edebilme özgürlüğünün”, dolayısıyla da fikri mülkiyet haklarının korunmasıdır. Fikri mülkiyet hakları korumasına atfedilen önemin ve korumanın arkasında, hak sahibini teşvik etmek ve böylelikle buluşların (ya da diğer fikri mülkiyet hakkına konu ürünlerin ve usullerin) artmasını ve yaygınlaşmasını sağlayarak ekonomik ve sosyal gelişmeyi sağlamak düşüncesi yatmaktadır. Diğer boyutta ise, rekabetin katı bir şekilde korunması tutumuyla, söz konusu olan fikri mülkiyet haklarının korunması dahi olsa, piyasa koşullarının olumsuz etkilenmesi halinde sözleşmelere müdahale edilmesi gerektiği düşüncesi durmaktadır. Bu iki boyut arasındaki dengenin önemi, ekonomik hayata etkisi nedeniyle patent lisans sözleşmeleri açısından önem kazanmış ve “bir patent lisans sözleşmesi rekabete etki ediyorsa patent hakkı sahibinin tasarruf yetkisine mi, yoksa rekabetin korunmasına mı öncelik verilecektir?” sorusu, konunun ana eksenini oluşturmuştur. Örneğin; inhisari patent lisans sözleşmesi ile lisans alana, buluşa konu ürünleri üretirken üretim sürecindeki tüm hammaddeyi de patent sahibinden alma koşulu getirilmesi halinde, diğer hammadde üreticilerinin bu hükmün rekabete etki etmesi sebebiyle geçersiz kılınmasını istemek hakkı var mıdır, yoksa yalnızca tarafları ilgilendiren ve patent hakkı sahibini güçlendiren bir yetki olduğu için müdahaleden kaçınılmalı mıdır? İşte bu iki alanı dengelemeye çalışan hukuk sistemleri, zor bir ipin üstünde yürüyor gibi görünmektedir. Özellikle Avrupa Birliği hukuku, bu alanda hala denge üzerine kurmaya çalıştığı çok değişken bir süreçtedir.

II. Avrupa Birliği Hukukunda Patent Lisans Sözleşmeleri-Rekabet Hukuku İlişkisi

Avrupa Birliği hukukunda fikri mülkiyet haklarının korunmasına atfedilen önem kadar, Birliğin önemli ayaklarından olan Ortak Pazarın korunması çabaları doğrultusunda pazar rekabetinin korunmasına da önem verilmiştir. Bu sebeple bu iki alan arasında denge kurabilmek için fikri mülkiyet haklarının kullanımının rekabete zarar verici olduğu durumlarda bulunacak çözüme ilişkin düşünce ve uygulamalar üretilmiş; bunlar birincil ve ikincil hukukta düzenlenmiştir10 .