Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında
Arabuluculuk Kanunu’nun 15’inci Maddesi ile 
Arabulucunun Çözüm Önerisi Getirebilmesine
 Olanak Sağlayan Yeni Düzenlemenin
Değerlendirilmesi(*)

Assessment of the New Regulation With Article 15 of Law on Mediation in 
Civil Disputes No 6325 that Allows the Mediator to Provide a Solution Proposal

Leyla AKYOL ASLAN

Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda yapılan yeni değişiklik uyarınca, hukukumuzda artık arabulucu, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde bir çözüm önerisinde bulunabilecektir. Ancak arabulucunun çözüm önerisi sunabilmesi, öncelikle taraflar arasında bir çözümsüzlük halinin ortaya çıkması şartına bağlanmıştır. Ayrıca bu önerinin taraflarca kabul edilme zorunluluğu da bulunmamaktadır. Yapılan bu yeni düzenlemeye rağmen hukukumuzda ilk evrede geçerli olan arabuluculuk modelinin halen “kolaylaştırıcı arabuluculuk” modeli olduğu tespit edilmiştir. Ancak, tarafların çözüm üretememesi nedeniyle arabulucunun çözüm önerisinde bulunması halinde ise, hukukumuzda yeni yönetmelik hükmü karşısında, sadece menfaat temelli de olsa “değerlendirici arabuluculuk” modelinin uygulanması mümkün olabilecektir. Söz konusu kanun değişikliği, salt tarafların bir çözüm üretememeleri nedeniyle arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlıkla sona ermesine de engel olabilecek niteliktedir. Arabulucunun sunduğu önerinin taraflarca kabul edilmesi halinde, yani arabuluculuk faaliyetinin anlaşmayla sona ermesi halinde, artık üzerinde anlaşılan hususlarda dava da açılamayacağı için (HUAK m. 18/5) getirilen düzenlemenin usul ekonomisi ilkesine de uygun olduğu söylenebilir. Nihayet yapılan değişikliğin, arabuluculuk kurumunun daha işlevsel hale gelmesine ve yaygınlaşmasına da hizmet edebilecek nitelikte olduğu düşünülmektedir.

Arabuluculuk, Arabulucu, Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolları, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu, Arabulucunun Yetkileri.

According to new regulation in Law on Mediation in Civil Disputes (LMCD), the mediator thereafter can propose a solution if the parties cannot produce one. In other words, the ability of the mediator to present a solution proposal is primarily conditioned on the emergence of a non-settlement between the parties. In addition, this proposal is not required to be accepted by the parties. Despite this new regulation, it has been established that the mediation model that is valid in the first phase of our law is the model of “facilitating mediation”. However, if the mediator proposes a solution because the parties cannot produce a solution, with the new regulation of by-law, it will also be possible to implement the “evaluative mediation” model in our law. The said amendment to the law has the characteristic that it can prevent the mediation process from ending with disagreement due to just the fact that parties cannot produce a solution. In the event that the mediator’s proposal is accepted by the parties, in the other words the mediation activity is finalized with an agreement, it can be said that the new regulation is compatible with the judicial procedural economy since the subjects agreed upon are non-actionable (art. 18/5 of LMCD). Finally, it is thought that the new amendment has the characteristic of serving the mediation institution to be more functional and widespread.

Mediation, Mediator, Alternative Dispute Resolutions, Law on Mediation in Civil Disputes, Authorities of Mediator.

I. Giriş

Hukukumuzda, 7.6.2012 tarihinde kabul edilen ve 22.6.2012 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunuyla, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından1 birisi olan arabuluculuk kurumu, ilk kez pozitif bir düzenlemeye kavuşmuştur. Ancak daha sonra çıkarılan bazı düzenlemelerle, arabuluculuk kurumu hakkında önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu bağlamda 12.10.2017 tarihinde kabul edilen ve 25.10.2017 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 17’nci maddesiyle, HUAK’ın “Tanımlar” başlıklı ikinci maddesinin birinci fıkrasının “b” bendine, arabuluculuk kavramının tanımında yapılan değişiklikle “... tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde çözüm önerisi de getirebilen ...” ibaresi; aynı Kanunun 22’nci maddesiyle, HUAK’ın 15’inci maddesine, “Tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde arabulucu bir çözüm önerisinde bulunabilir” hükmünü içeren yedinci fıkra eklenmiştir2 . Yine 7036 sayılı Kanunla, iş hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda “dava şartı olarak arabuluculuk”3 kurumu kabul edilmiştir. 7036 sayılı Kanunla arabuluculuk kurumu hakkında getirilen bu önemli yenilik yanında, HUAK’da başka bazı önemli değişiklikler de yapılmıştır. Bunlardan en önemlileri; arabuluculukta adli yardımdan yararlanmanın mümkün olmasına4 , tarafların üzerinde anlaştıkları hususlarda artık dava açılamamasına ve taraflarla, avukatlarının ve arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesinin, icra edilebilirlik şerhi verilmesine gerek olmaksızın ilam niteliğinde belge sayılmasına ilişkin değişikliklerdir.

Biz de bu makalede, 7036 sayılı Kanunla, HUAK’ın 15’inci maddesine eklenen yedinci fıkrayla, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde, arabulucunun bir çözüm önerisi sunabilmesine olanak sağlayan düzenlemeyi değerlendirmeye çalışacağız. HUAK’da yapılan bütün değişikliklerin, sadece bir makaleye konu yapılmasının çalışmanın konusunu olması gerekenden fazla genişleteceği ve her bir değişikliğin ayrı bir çalışmanın konusunu teşkil edebileceği düşünüldüğünden, çalışmanın konusu, sadece arabulucunun çözüm önerisi getirebilmesi hususu ile sınırlandırılmıştır.

Kuşkusuz arabulucunun çözüm önerisi getirebilmesine ilişkin olarak yapılan değişiklik, arabuluculuk kurumuna bakış açısını, kurumun algılanış biçimini, arabuluculuk sürecinin sonucunu ve arabulucunun yetkilerini etkileyen önemli bir değişikliktir. Söz konusu değişikliği değerlendirmeye geçmeden önce, yapılacak açıklamalara temel teşkil etmesi ve mukayese yapılabilmesi açısından, kanun değişikliğinden önceki haline göre, arabuluculuk kavramı (arabuluculuk faaliyeti ve arabulucunun yetkileri) hakkında kısa da olsa bilgi verilmesi yararlı olacaktır.

II. Kanun Değişikliğinden Önceki Duruma Göre Arabuluculuk Kurumu Hakkında Genel Bilgi

Arabuluculuk kurumu hakkında yapılan kanun değişikliğinden önce doktrinde5 arabuluculuk, genel olarak, uyuşmazlık içine düşmüş olan tarafları, konuşmak ve müzakerelerde bulunmak amacıyla bir araya getiren, her iki tarafın üzerinde uzlaşma sağladığı tarafsız bir üçüncü kişinin desteğiyle aralarındaki uyuşmazlıkların çözümlenmesini hedefleyen, tamamıyla tarafların kendi iradeleriyle başvurdukları bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tanımlanmaktadır6 . Arabulucu, uyuşmazlık hakkında bir karar veremeyeceği gibi; taraflara üzerinde anlaşabilecekleri, tartışabilecekleri herhangi bir çözüm önerisi de sunamaz7 . O sadece, sistematik bir biçimde iletişim teknikleri uygulamak suretiyle, taraflar arasında iletişimin kurulmasını kolaylaştırır ve bir diyalog sürecinin işlerlik kazanmasına ve bunun canlı tutulmasına katkı sağlar; onlara rahat ve özgür bir müzakere ortamı yaratmak suretiyle, sorumlulukları tümüyle kendilerine ait olmak üzere, kendi çözümlerini kendilerinin bulmasına yardımcı olur8 . Diğer bir ifadeyle, arabulucu, uyuşmazlığı bir karar vermek suretiyle çözmeyi değil; ikna ve telkin ile tarafların yeniden müzakerelere girişmelerine ve bir anlaşma sağlamalarına imkân veren bir ortamı oluşturmayı hedefler; o haklıyı veya haksızı bulmaya yönelik olarak değil; tarafların her ikisinin de menfaatlerinin optimal bir şekilde dengelenmesini öngören bir anlaşma zemininin bulunmasına çaba göstererek, uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasına katkı sağlar. Arabulucu, taraflara hukuki tavsiyelerde bulunamaz9 , bir çözüm önerisi geliştirip bunu onlara empoze edemez ve geliştirilen çözüm önerisi üzerinde anlaşmaya varmaları için onları zorlayamaz10 . Arabulucu, uyuşmazlığın çözümünde son sözü söyleyen ve uyuşmazlığı mutlak olarak çözüme kavuşturan bir role sahip değildir. Onun görevi yargısal yollara başvurmaya gerek kalmadan, uyuşmazlığı çözme konusunda taraflara yardım etmekten ibarettir11 . Arabulucunun uyuşmazlığın esası hakkında açıkladığı görüşler, sadece tavsiye niteliğindedir. Zira arabulucu, bir karar mercii olmadığı gibi, arabuluculuk da, hüküm verme esasına dayalı yargısal bir yol değil, sadece karşılıklı anlaşmaya dayalı bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoludur12 . Dolayısıyla, arabuluculuk sürecinin işleyişinde ve sonucun elde edilmesinde tümüyle taraflar egemendir.

Arabuluculuğun bu temel özelliklerine ve HUAK’ın değişiklikten önceki haline göre, arabulucunun, arabuluculuk faaliyeti esnasında, taraflara bir çözüm önerisi getirmesi mümkün değil iken, yapılan son değişiklikle, bu artık mümkün hale getirilmiştir. Öncelikle getirilen bu değişikliğin daha sağlıklı değerlendirilebilmesi için, arabuluculuk modelleri (türleri) bakımından konunun incelenmesinde yarar bulunmaktadır.

III. Arabulucunun Çözüm Önerisi Getirebilmesine İlişkin Değişikliğin Değerlendirilmesi

Doktrinde arabuluculuk yöntemi, tarihsel gelişimine, arabulucunun uyuşmazlığın çözümündeki yaklaşım tarzına, arabuluculuk yöntemine başvurma şekline ve arabuluculuk yönteminde izlenecek metot gibi kıstaslara göre çeşitli açılardan tasnife tabi tutulmuştur13 . Bütün arabuluculuk çeşitlerini burada incelemek çalışmanın amacıyla bağdaşmayacaktır. Bu nedenle, söz konusu arabuluculuk modellerinden14 (türlerinden) önemli olan ve ancak getirilen değişiklikle ilgili olanları ele alınacaktır. Konunun arabuluculuk modelleri bakımından burada incelenmesi, yapılan değişikliğin daha iyi anlaşılması ve değerlendirilmesine olanak sağlayacaktır. Örneğin, arabulucunun çözüm önerisinde bulunmasının, tam olarak değerlendirici arabuluculuk modelinin kabul edilip edilmediği, hak temelli bir çözüm önerisinin sunulup sunulamayacağı, arabulucunun aktif mi yoksa pasif bir rol mü oynayacağı noktalarında önem taşımaktadır. Bu bağlamda, arabulucunun çözüm önerisi getirebilmesine rağmen, bunun hangi aşamada mümkün olduğu, ne tür bir öneri getirilebileceği hususlarının doğru tespit edilmesi halinde, hukukumuzda hangi tür arabuluculuk modelinin kabul edilmiş olduğu da tespit edilebilecek, böylece arabulucunun haklarını ve yetkilerini ve bunların sınırlarını belirlemek daha kolay olacaktır.