Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Basın Özgürlüğü Çerçevesinde Haber Verme ve Haber Alma Hakları

The Rights to Announce and Receive News Within the Frame of
 Freedom of Press

Hande ULUTÜRK

Makalede öncelikle basına ait temel kavramlar olan basın, medya, kitle iletişimi gibi emel kavramların tanımlamaları yapılmıştır. Sonrasında, basın özgülüğünün temelini teşkil eden düşünce özgürlüğü ve ifade özgürlüğü kavramlarından, bunların yasal çerçevelerinden ve sınırlarından, uluslararası belgelerdeki kapsamlarından ve mahkeme yine ulusal ve uluslararası mahkeme kararları ile örneklendirilerek sınırlarından söz edilmiştir. Son olarak ise, ifade özgürlüğünün özel bir görünüm şekli olan basın özgürlüğünün içerdiği haklardan olan haber verme ve haber alma hakları açıklanarak, haber verme hakkının kullanılması bakımından hukuka uygunluk kriterleri olan, gerçeklik, güncellik, toplumsal ilgi ve konu ile ifade arasında düşünsel bağ hususları, örnekler ile açıklanmıştır.

Basın, Medya, Kitle İletişimi, Düşünce Özgürlüğü, İfade Özgürlüğü, Basın Özgürlüğü, Haber Alma Hakkı, Haber Verme Hakkı, Eleştiri Hakkı, Basın Kanunu, Gerçeklik, Güncellik, Toplumsal İlgi, Kamu Yararı, Konu ile İfade Arasında Düşünsel Bağ.

In this article, fundamental concept about the media like the press, media, mass media are identified. After that, freedom of thought and freedom of expression which constitute the basis of freedom of press are explained with their legal boundaries and examples from the national and international court decisions. Lastly, the rights which are in the frame of the freedom of press are discussed and defined. The rights to announce and receive news are explained in detail with examples from the court decisions. Also the criteria which are applied while using these rights are assessed: reality, actuality, social interest, conceptive relation between the subject and the expression.

Press, Media, Mass Media, Freedom of Thought, Freedom of Expression, Freedom of Press, The Right to Announce News, The Right to Receive News, The Right to Critique, Press Code, Reality, Actuality, Social Interest, Conceptive Relation Between the Subject and the Expression.

Giriş

Haber verme hakkı, bilgilerin, görüntülerin, seslerin ve genel anlamda toplumun bir bölümünü veya tamamını ilgilendirebilecek tüm hususların kamuoyuna sunulmasını kapsamaktadır. Haber verme hakkının, içerisinde üç ayrı hakkı barındırdığı kabul edilmektedir. Bunlar; haberi öğrenme ve toplama hakkı, haber verme ve yorumlama hakkı, haberi yazıya dökme ve yayma hakkıdır1 .

1. Basın Özgürlüğüne İlişkin Temel Kavramlar

Haber verme ve haber alma hakları basın tarafından hayata geçirildiği için öncelikle bu kavramı tanımlamakta fayda vardır: "Basın" kavramı; olay, duygu ve düşüncelerin teknik vasıtalarla yazı, resim şeklinde yani basılmış eserlerle kamuya iletilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşıldığı üzere "basın" kavramı genellikle basılmış eserleri ifade edecek şekilde algılanmakta ve kullanılmaktadır. Ancak radyo, televizyon, internet gibi araçlar üzerinden yapılan yayınları da kapsayacak şekilde sesli ve görsel basın da kullanılmaktadır. Günümüzde daha ziyade, bunların hepsini içine alan bir kavram olarak "medya" kavramının kullanımı tercih edilmektedir ve bu kavram şu şekilde tanımlanmaktadır: Kişilere ve topluluklara çeşitli türlerde bilgi aktarımı sağlayan; bilgilendirme, eğitme ve eğlendirme fonksiyonlarını da gören; görsel, işitsel ve hem görsel hem işitsel araçların tümü. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi, klasik yayın yöntemi olan basını da kapsayan ve fakat radyo, televizyon, sinema ve internet gibi modern yayın araçlarını da içine alan geniş bir kavram olarak kullanılmaktadır2 . Aynı şekilde, "basın özgürlüğü" kavramı da yerini "haberleşme ve iletişim özgürlüğü" kavramına bırakmaya başlamıştır. Zira radyo, televizyon, sinema, internet, gibi kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte, kitle iletişim alanında gereken özgürlüğün kapsamı ve niteliği de genişlemiştir3 . İletişim kavramından anlaşılması gereken, duygu, düşünce veya bilgilerin, her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır. İnsan, doğumundan ölümüne kadar, yaşamını, çeşitli gruplar içerisinde geçirir. Grup yaşamının sürekliliği, insanların duygu, düşünce, görüş ve izlenimlerini birbirlerine aktarmalarını yani iletişim halinde olmalarını zorunlu kılar. İletişimin var olmadığı bir toplum düşünülemeyeceği gibi, böyle bir toplumun sürekliliği de olamayacaktır. İnsanlar ve topluluklar, aralarındaki ilişkilerde duygu ve düşünceleri, olayları, haberleri, bilgileri ulaştırmada çeşitli araçlar kullanmakta ve bu karşılıklı ilişkilerin oluşturduğu süreç de iletişim olarak adlandırılmaktadır4 . İletişim özgürlüğü ise, kaynağını, aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak olan düşünceyi açıklama özgürlüğünden alır. Bu özgürlük, bireyin özgürce ve hiçbir engelle karşılaşmaksızın bilgi edinebilmesini, haber alabilmesini ve bu hususta tüm iletişim araçlarından yararlanabilmesini gerektirir. Böylece iletişim araçlarını, düşünceleri paylaşmak ve yaymakta özgürce kullanarak kişileri bilgilendirmek ve iletişim araçlarının verdikleri bilgileri edinmek imkanı, iletişim özgürlüğünün birer gereği olarak ortaya çıkar5 .

Kitle iletişimi ise, kitle iletişim araçları adı verilen gazete, dergi, kitap gibi basılı yayınlar; radyo ve televizyon gibi elektromanyetik olarak çalışan araçlar ile sinema filmleri, ses ve görüntü bantları; bilgisayar ve internet ile yapılan her türlü yayını kapsayan bir kavramdır. Kitle iletişimi şu şekilde tanımlanmaktadır: Kaynak kesimin, paylaşma amacı ile düşünce, duygu, tutum ve kanıları, alıcı kesim konumundaki büyük ve dağınık bir kitleye, kitle iletişimini gerçekleştirmek amacıyla geliştirilmiş araçlarla iletilmesi süreci. Kitle iletişim araçları yerine, daha kısa ve yaygın olan medya kavramının kullanıldığı da görülür6 .

Kişinin sahip olduğu düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü, yazının ve matbaanın icadı ile yepyeni bir araç ve imkan kazanmış ve bu aşamadan sonra farklılaşan yeni bir özgürlük türü halini almıştır. Matbaanın icadı ile birlikte, başlangıçta basit bir teknolojiye dayansa da, basın ortaya çıkmıştı. Ancak basın, günümüzde artık tek kitle iletişim aracı değildir. Basının yanı sıra, radyo, televizyon, internet gibi çok farklı ve her geçen gün değişip gelişen kitle iletişim mecraları oluşmaktadır ve bunlar da tıpkı basın gibi, teknik birtakım yayım yöntemleriyle kamuya seslenmektedirler. Fakat, basın hukuku yıllar içerisinde büyük bir gelişme göstermiş olmasına rağmen, radyo, televizyon ve internet konusunda aynı gelişmeyi gösteren müstakil bir hukuk dalının ortaya çıktığını söyleyebilmek maalesef mümkün değildir7 . Teknolojik gelişmenin ürünü olan yeni kitle iletişim araçlarının sahip olduğu düşünceyi açıklama özgürlüğü ile basın özgürlüğü kavramının birebir örtüştüğü söylemek de mümkün değildir. Bu sebeple, kitle iletişim araçlarının birçoğu, farklı hukuki rejimlere tabi tutulmuş ve basın özgürlüğünden ayrı olarak tanımlanmış ve düzenlenmiştir. Şunu da belirtmek gerekir ki, teknolojik gelişmeye paralel olarak ortaya çıkan yeni kitle iletişim araçlarının hepsinin "basın" kavramı altında isimlendirilmesi, basını ve basın özgürlüğünü zedeleyen ve belirsizleştiren bir durum olur ve bu özgürlüğüm ilkelerinin ortaya koyulmasını da zorlaştırır. Örneğin, AİHS 10/1, basın özgürlüğünün temel prensiplerinden biri olarak basımevi kurmanın izne ve mali teminat yatırma şartına bağlanamayacağını belirlerken, bunun radyo, televizyon ve sinema işletmeleri bakımından kabul edilmediğini açıkça belirtmiştir8 . Bu sebeple de, çoğunlukla basın özgürlüğü kavramını, yazılı eserlerle sınırlı olarak kullanma eğilimi yaygındır.

Bu iki tür kitle iletişim aracının da toplumdaki işlevi ve amacı aynıdır9 . Kitle iletişim faaliyetleri, toplumların bir arada yaşamalarının vazgeçilmez gereklerindendir. İnsan topluluklarını oluşturan bireylerin bir arada yaşamalarının doğal sonucu olarak karşılıklı iletişim kurmaları gerekmiş ve bireyler karşılıklı olarak bilgi birikimlerini diğerlerine aktararak sosyal yaşamı geliştirmişlerdir. Toplum olmanın gereği olan toplumsal bilgilenme, bilgiyi yayma, toplumla paylaşma gereksinimi kitle iletişim faaliyetlerinin gelişmesini sağlamıştır. Toplumun bir parçası olan bireylerin toplumla sağlıklı bir bağ oluşturabilmesi bakımından da kitle iletişimi önem taşır10 . Medya ile toplum arasındaki ilişkide de, teknolojik gelişmeler doğrultusunda kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasi değişim ve dönüşümler kaçınılmaz olarak ortaya çıkmıştır11 . Toplumsal ihtiyaçları karşılamaya yönelmiş bulunan basın yayın faaliyetlerinin, topluma yönelik haber verme, denetim ve eleştiri, kamuoyu oluşturma ve açıklama gibi görevleri vardır12 . Kamuoyunun oluşmasına katkısı13 , yani hem belirli bir düşünce ortamının oluşturulması hem de kamuda var olan ya da basın yoluyla oluşturulan düşüncelerin tekrar açıklanması, okuyucu, seyirci veya dinleyici kitlesinin eğitilmesi bakımından basın çok etkili bir kitle iletişim aracıdır14 . Kitle iletişim araçları, gerektiğinde siyasi iktidarı etkileme ve sınırlandırma işlevine sahip olan kamuoyunun oluşmasına ve dile getirilmesine yeni boyutlar kazandırmakta son derece önemli bir rol üstlenirler15 . Bu bakımdan da medyanın, demokratik rejimlerin güvencesi ve can damarlarından biri olduğunu söylemek mümkündür16 .

2. Haber Verme Hakkı ve Yasal Çerçevesi

Basının haber verme hakkı, çağdaş demokratik toplumlarda, toplumun demokratik olma vasfının ve çoğulculuğun sağlanması bakımından son derece önemlidir. Demokrasinin yaşayabilmesi, insan haklarının yaygınlaşıp zenginleşebilmesi ve hukuk devletinin kökleşmesi bakımından birçok denetim şekli mümkün olmakla birlikte en önemli denetim, kamuoyu denetimidir. Herhangi bir konuda duyarlılık oluşturmak ve toplumu harekete geçirmek bakımından medyanın hayati bir önemi vardır. Gerçekleşen olumlu eylem şekillerini bireylere aktarmanın yanı sıra medya, siyasal, toplumsal ve ekonomik alanlarda tespit ettiği yanlışlık, yetersizlik ve usulsüzlükleri de topluma yansıtarak kamuoyunu bilgilendirme ve toplumda ortak akıl, ortak düşünce gibi ortak hassasiyetlerin gelişmesine katkıda bulunur17 . Bu nedenle demokratik toplumlarda basının hak ve görevleri Anayasalarda18 düzenlenmekte, bunlar anayasal güvence ile korunmaktadır19 . Bizim Anayasamız, "basın" kavramını dar anlamıyla kullanmıştır. Basının, diğer kitle iletişim araçlarından farklı tutulduğu, Anayasa'nın birkaç farklı hükmünden anlaşılmaktadır. Bunlardan biri, AY 26'da, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanabileceğinin belirtilmiş olmasıdır. Böylelikle bu iletişim araçlarının basın özgürlüğünden değil ifade özgürlüğünden yararlanacağı fikri ortaya koyulmaktadır. Nitekim madde gerekçesinde de, radyonun, televizyonun ve sinemanın, kitle iletişim aracı olarak, diğer kitle iletişim araçlarından, örneğin basından çok farklı bir niteliğe sahip olduğu belirtilerek bu ayrım vurgulanmaya çalışılmıştır20 .

Ülkemizde de basının haber verme hakkı, gerek Anayasal düzlemde21 gerekse Basın Kanunu çerçevesinde korunmaya çalışılmaktadır. AY 28'de "Basın hürdür, sansür edilemez" şeklinde karşılığını bulan basın özgürlüğünün içeriği ise, Basın Kanunu 3'te "bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma hakları" olarak belirlenmiştir. Ayrıca AY 26'da "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğine de kapsar" şeklindeki hükmü ile basın özgürlüğüne de değinir. Zira düşünce açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasına imkân veren en önemli ve en etkili alan yazılı ve görsel basındır22 . Düşünceyi açıklama özgürlüğünün en etkili kullanım şekli olan basın özgürlüğü; haberlerin, düşünce ve kanaatlerin, izne veya sansüre tabi olmadan basın yoluyla serbestçe yayılabilmesi olarak da tanımlanmaktadır. Basın özgürlüğüne ilişkin olarak, yukarıda değinildiği gibi, Basın Kanunu'nda bir tanım getirilmiş olması, eleştiri konusu olmuştur. Zira yine yukarıda aktarıldığı gibi, basın özgürlüğü ve sınırları, AY'da öngörülmüştür. Bu görüşe göre, basın Kanunu'nun amacı, basın özgürlüğünü değil basın faaliyetlerini düzenlemek olmalıdır. AY'da basın özgürlüğüne ilişkin bir tanım öngörülmemişken Basın Kanunu'nda tanım getirmenin yanlış olduğu ifade edilmiştir. Bu durum, bu tanımın dışında kalan hallerde basın özgürlüğünden bahsedilememesi gibi sakıncalı durumlara sebebiyet verebilecektir23 .

Basın özgürlüğünün olmadığı, çeşitli düşünce ve görüşlerin basın yoluyla paylaşılmadığı bir ortamda bireyler, değişik fikirlerden ve onların sağlayacağı zenginliklerden yoksun kalacak, ortaya atılan bir düşüncenin farklı fikirler karşısında tartışılmasına fırsat tanınmamış olacaktır. Dolayısıyla basın özgürlüğünü sınırlandırmak, aynı zamanda düşünce ve ifade özgürlüğünü de sınırlandırmak anlamına gelir. Zira düşüncelerin başka düşüncelerle etkileşim halinde olması, yaşanan olaylara ilişkin daha esnek tutumlar gösterilmesini de sağlar24 . Basın özgürlüğü kapsamında yazılı, sesli ve görsel-işitsel kitle iletişim faaliyetlerinin tümü Anayasal güvence altına alınmıştır. Basın kavramı genellikle yazılı basın ve görsel-işitsel basın olmak üzere iki farklı başlık altında karşımıza çıkmaktadır25 . Zaman içerisinde düşüncelerin sadece basılı eserlerle değil, radyo, televizyon, internet gibi basın dışındaki kitle iletişim araçları ile de yaygınlaşır olmasından dolayı, bunların hepsini kapsayacak bir üst kavram olarak, yukarıda da belirtilmiş olduğu gibi, "iletişim özgürlüğü" kavramı da önerilmektedir. Bu kavramın önerilmesinde kapsamının genişliğinden başka bir sebep daha vardır: Genellikle basın özgürlüğünün, okuyucunun haber alma hakkını da içerdiği kabul edilmekle birlikte, daha ziyade haberi verene özgü bir özgürlük türü olduğu ve basın mensupları dışındaki bireyleri kapsamadığı görüşü de vardır. Bu bakımdan "iletişim özgürlüğü" kavramı kullanıldığında haberi hem alanı hem vereni kapsadığı şüphesiz olan bir tercih yapılmış olacaktır26 . Söz konusu özgürlüğün, haber alan tarafı da kapsayacak şekilde adlandırılması önemlidir zira haber alma hakkı ile ifade özgürlüğü, yayın aracı ile alıcının bütünleşmesi gibi birbirini tamamlar.