Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Tazir Suçları Bakımından Klasik Dönem Osmanlı Ceza Hukuku’nda Kanunîlik İlkesi

The Principle of Law in Ottoman Criminal Law in the Classical Period in Terms of Tazir Crimes

Müge VATANSEVER ÖZTÜRK

“Kanunsuz suç ve ceza olmaz” şeklinde ifade edilen, suçtan önce onu tanımlayıp, karşılığında ceza yaptırımı öngören bir kanunun bulunmasını zorunlu kılan kanunîlik ilkesi, Osmanlı Ceza Hukuku’nun temel ilkelerinden birisi olmuştur. Osmanlı Hukuku açısından suçlama ve cezalandırmada keyfîlik yoktur. İslam Hukuku’na göre, belirli bir sayıyla sınırlı olmayan tazir suçlarında kanunîlik ilkesi geçerlidir; fakat had ve kısas suçlardaki kadar sıkı bir hâkimiyet bulunmamaktadır. Ancak Osmanlı Devleti, tazir suçlarının ve cezalarının bu alanda çıkarılan kanunlarla topluca düzenlenmesi ve cezalandırılacak haksız fiillerle cezalarının bu kanunlarda açıkça belirlenmesi yoluna gitmiştir. Osmanlı Devleti çıkardığı kanunnamelerle, tazir suç ve cezalarını ayrıntılı olarak düzenlemiş ve böylece kanunîlik ilkesini bu suçlarda da işletmiştir. Osmanlı Devleti’nde sadece tazir suç ve cezalarıyla ilgili küçük bir alan hâkimin takdirine bırakılmıştır. kanunîlik ilkesini uygularken tazir suçları bakımından kanunnamelere bakarak hüküm vermişlerdir.

Tazir, Ceza, Kanunîlik, İlke, Osmanlı Hukuku.

The principle of law, which required the existence of a law that defines it before the crime and provides for the punishment in return, was one of the basic principles of Ottoman Criminal Law. There is no arbitrariness in accusation and punishment in terms of Ottoman Law. According to the Islamic Law, the principle of law is valid in the case of tazir crimes, which are not limited to a certain number; but there is no such strict control as in had and kısas crimes. However, the Ottoman State has made it clear that the criminal offenses and punishments are collectively regulated by the laws enacted in this area and that the punishment of unjustified acts to be punished is clearly defined in these laws. With the laws issued by the Ottoman state, he detailed his criminal and punishments and thus established the principle of law in these crimes. In the Ottoman State, only a small area of tazir crimes and punishments was left to the discretion of the judge. When they applied the principle of law, they ruled by looking at the laws in terms of the crimes of tazir.

Tazir, Punishment, Legality, Principle, The Ottoman Law.

Temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınabilmesi için, hangi fiillerin suç oluşturduğunun kanunda açık bir biçimde belirtilmesi gerekmektedir. “Kanunsuz suç ve ceza olmaz” şeklinde ifade edilen, suçtan önce onu tanımlayıp, karşılığında cezaî müeyyide öngören bir kanunun bulunmasını zorunlu kılan kanunîlik ilkesi, Osmanlı Ceza Hukuku’nun temel ilkelerinden birisi olmuştur. Kanunî unsur, fiili tanımlayan bir kanun hükmünün bulunmasıdır. Aynı şekilde, suç işlenmesi karşılığında verilecek ceza ve tedbirlerle, bu yaptırımların süre ve miktarları da kanunla düzenlenmelidir. Kanunîlik ilkesi gereği, hiç kimse o suç için kanunun düzenlemediği bir cezayla veya düzenlenen cezadan daha ağır bir cezayla cezalandırılamaz. Bu ilkenin sonucu olarak, idarenin düzenleyici işlemleriyle yeni bir suç ve ceza belirlenememesi, ceza kanunlarının uygulanmasında kıyasa başvurulamaması ve kıyasa yol açacak şekilde genişletici yorum yapılamaması gerekmektedir. Suç oluşturan davranışların açıkça tanımlanması (belirlilik ilkesi) da kanunîlik ilkesinin diğer bir sonucudur.

Kanunîlik ilkesine göre, ancak kanunda belirtilen fiiller suç sayılmakta ve bu fillere ancak kanunda belirtilen cezalar verilmektedir. Adaletin sağlanmasında hukuk kurallarının belirgin ve biliniyor olmasının önemli bir yeri vardır. Bu ilkenin esas mantığı, kişilerin yasak fiilleri önceden bilmelerini sağlamak olduğundan; kişiler bu şekilde hareketlerini düzenleme fırsatı bulurlar. Bu yol, hem halkın uyması gereken kuralları hem de kendilerine kamu görevlilerince uygulanacak kuralları bilmelerine imkân sağlamaktadır. İlk ve Orta Çağ hukuk sistemlerinde böyle bir ilke hâkim değilken İslam, suç ve cezada kanunîlik ilkesini Kur’an hükümleriyle getirmiş; ceza normunun geçmişe etkili olmayacağını kabul etmiştir. İslam ve Osmanlı Hukuku açısından suçlama ve cezalandırmada keyfîlik yoktur1. İslam-Osmanlı Ceza Hukuku’nda suçları ve bu suçlara karşılık gelen cezaları tanımlayan ve önceden belirli olan cezaların aynen uygulanmasını zorunlu kılan açık hukukî hükümlerin olması, kanunîlik ilkesinin varlığını kanıtlamaktadır2.

İslam-Osmanlı Hukuku’na göre, kanun koyma ve belirli fiilleri suç sayma mercii öncelikle Şâri (hüküm koyucu) olan Allah’tır. Kur’an’da ve Sünnet’te kanunîlik ilkesine dair birçok ifade bulunmaktadır3. Bu deliller, İslam Hukuku’nun başlangıcından beri bu ilkenin var olduğunu göstermektedir. Bu delillerden hareketle bazı hukukçular, İslam Hukuku’nun suç ve cezada kanunîlik ilkesinin aranmasına asırlar önce öncülük ettiğini, Batı hukuklarında ancak Fransız İhtilâli ve İnsan Hakları Beyannamesi ile bu noktaya gelindiğini ileri sürmektedirler4.